YIL: 10

SAYI: 112

NİSAN   2007

 

 

önceki

yazdır

 

 

  Yrd.Doç. Elif ÇAKAR

 

  

TÜRKİYE VE BAZI YABANCI ÜLKELERDE ÖZÜRLÜLERE SAĞLANAN AVANTAJLAR: VERGİ DÜZENLEMELERİ İLE EKONOMİK VE SOSYAL DÜZENLEMELER


ÖZET

Türkiye’de özürlülerin üretime ve istihdama katılımının artırılmasına yönelik çalışmalar özellikle son yıllarda önemli gelişmeler göstermiştir. Bu çalışmaları iki grupta toplamak mümkündür. İlk grupta vergi sistemi aracılığıyla gerçekleştirilen düzenlemeler yer almakta, ikinci grupta ise ekonomik ve sosyal düzenlemeler bulunmaktadır.

Bu çalışmada, bazı yabancı ülkeler ile Türkiye bu bağlamda karşılaştırılmaya çalışılmıştır.

Türkiye’de, özürlülerin istihdamının artırılmasının vergi sistemi aracılığıyla gerçekleştirilirken, yabancı ülkelerin birçoğunda bunun daha çok ekonomik ve sosyal düzenlemeler aracılığıyla artırılmaya çalışıldığı görülmektedir.

Türkiye ile yabancı ülkeler arasında karşılaştırma yapıldıktan sonra, Türkiye’de özürlü istihdamının artırılması ile ilgili olarak öneriler getirilmeye çalışılmıştır.

 

 

RÉSUMÉ

Les efforts à fin d’améliorer l’embauchement et l’intégration des handicapées à la production en Turquie, sont accélerés au cours des dernières années. Il est possible de rassembler ces efforts en deux groupes. Le premier comprend les réglementations réalisées par le système fiscal; tandis que le second, celles réelisées par les réglementations économiques et socilales.

Dans ce travail, à ce sujet, la Turquie et quelques pays étrangers sont essayés d’être comparé.

En Turquie, l’amélioration de l’embauchement des handicapés est réalisée par l’intermédiaire du système fiscal, alors que, dans la plupart des pays étrangers, celle-ci est realisée par les réglementations économiques et sociales.

Une fois cette comparaison réalisée avec la Turquie et les pays étrangers, on a essayé de présenter quelques propositions, à fin d’améliorer l’embauchement des handicapés.

 

 

 

1. GENEL AÇIKLAMALAR

 

Türkiye’de, özürlülerin istihdamı ve üretime katılmalarının sağlanması ve artırılmasına yönelik çalışmalar yıllardan beri devam etmektedir. Son yıllarda, Avrupa Birliği’ne tam üyelik faaliyetlerinin yoğunlaşması ile birlikte, özürlülerin üretime katılımının artırılması çalışmalarına ağırlık verilmiştir. Bu bağlamda, Özürlüler Kanunu[1] çıkarılmış ve uygulama esasları yönetmelik ile belirlenmiş, özürlü kişi, özürlülük ve korumalı işyerleri[2] kavramları tanımlanmıştır. 

Kanunda, özürlü kişi: “Doğuştan veya sonradan, herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yeteneklerini, çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle, toplumsal yaşama uyum sağlama ve  günlük gereksinimlerini karşılama güçlükleri olan ve koruma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişi” olarak tanımlanmıştır[3].  Özürlülerle ilgili derecelendirmeler ve sınıflandırmalar ise, uluslar arası özürlülük sınıflandırması temel alınarak hazırlanan özürlülük ölçütlerine göre yapılmaktadır[4].

 

1.1. Türkiye’de özürlü nüfus

 

Türkiye’de, toplam nüfusun % 12.29’u özürlülerden oluşmaktadır. Özürlülük durumu süreğen (kronik) ve süreğen olmayan şeklinde iki durumda incelendiğinde ise, süreğen hastalığa sahip özürlülerin oranının (% 9.70) diğerlerine (% 2.58) göre daha yüksek olduğu görülmektedir.

Türkiye’de özürlü nüfusun toplam nüfusa oranı ve cinsiyet açısından sınıflandırması Tablo 1’de görülmektedir.

 

 

 

Tablo 1: Toplam Özürlü Nüfus ( 2002)

 

Toplam özürlü nüfus

 

Erkek

11.10

Kadın

13.45

GENEL TOPLAM (I + II)

12.29

Ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ve zihinsel özürlü nüfus

 

Erkek

3.05

Kadın

2.12

TOPLAM (I)

2.58

Süreğen (kronik) hastalığa sahip nüfus

 

Erkek

8.05

Kadın

11.33

 TOPLAM ( II)

9.70

 

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (www.tuik.gov.tr/veriBilgi.do)

 

 

1.2.  Türkiye’de özürlü nüfustaki işsizlik oranı

 

Türkiye’de özürlü nüfus ve  işsizlik oranı ise Tablo 2’de görülmektedir.  Türkiye’de, özürlü nüfusun büyük bir çoğunluğu işgücüne katılmamaktadır. Özürlü nüfusun işsizlik oranı ise (süreğen hastalığı olan ve diğer özürlüler)  2002 yılı için % 22.29 olarak gerçekleşmiştir. Özürlü nüfusun % 77.71’i ise işgücüne katılmamaktadır.

 

Tablo 2: Türkiye’de Özürlü Nüfustaki İşsizlik Oranı (2002)

 

Ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ve zihinsel özürlü nüfus (I)

 

İşgücüne katılma oranı (%)

İşsizlik oranı (%)

İşgününe dahil olmayan nüfus (%)

 

Erkek

32.22

14.57

67.78

 

Kadın

6.71

21.54

93.29

 

TOPLAM

21.71

15.46

78.29

Süreğen (kronik) hastalığa sahip nüfus (II)

 

 

 

 

 

Erkek

46.58

10.28

53.42

 

Kadın

7.21

12.84

92.79

 

TOPLAM

22.87

10.77

77.13

Genel toplam (I + II)

TOPLAM

22.29

13.11

77.71

 

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (www.tuik.gov.tr/veriBilgi.do)

 

1.3. Türkiye’de özürlülerin sosyal güvenlik kurumları karşısındaki durumu

 

Türkiye’de, özürlülerin sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmaları iki şekilde gerçekleşmektedir.

Birinci durumda, kendileri özürlü olan çalışanlar, kendi özürlülük durumlarından dolayı herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı bulunabilmekte; ikinci durumda ise,  özürlü kişi, kendisine bakmakla yükümlü bulunan bir çalışan dolayısıyla (bağımlı olarak) herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı bulunabilmektedir.

Türkiye’de sosyal güvenliğe sahip olma ve kayıtlı olma durumuna göre özürlü nüfus oranı Tablo 3’te görülmektedir.

 

Tablo 3: Türkiye’de özürlü nüfusun sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı olma durumu ( 2002)

 

 

Sosyal güvencesi olan (%)

Sosyal güvencesi olmayan (%)

Kendi adına kayıtlı (%)

Bağımlı (%)

Ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ve zihinsel özürlü nüfus (I)

47.55

52.45

45.21

54.79

Süreğen (kronik) hastalığa sahip nüfus (II)

63.67

36.33

44.36

55.64

GENEL TOPLAM (I + II)

55.61

44.49

44.78

55.21

 

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (www.tuik.gov.tr/veriBilgi.do)

 

Türkiye’de, özürlü nüfusun % 55.61’inin sosyal güvencesi bulunmaktadır. Bunlardan % 44.78’i kendisi özürlü olmakta ve çalışmakta, % 55.21’i ise kendisi özürlü olmakla birlikte çalışmamakta, ancak kendisine bakmakla yükümlü bulunan çalışan dolayısıyla herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı bulunmaktadır.

 

 

2. TÜRKİYE’DE ÖZÜRLÜLERE VERGİ DÜZENLEMELERİ İLE SAĞLANAN AVANTAJLAR

 

2.1.Gelir Vergisi

 

193 sayılı Gelir vergisi Kanununun 31. maddesinde[5] “sakatlık indirimi” ile ilgili hükümler bulunmaktadır[6].

4369 sayılı Kanun’la Gelir Vergisi Kanunu’nda yapılan değişiklik ile, sakatlık indiriminin kapsamı genişletilmiş ve 01.01.1999 tarihine kadar ücretlilerin (Hizmet erbabının) yararlanmakta olduğu vergi indiriminden, bu tarihten sonra;

- Özürlü hizmet erbabının yanı sıra,

- Hizmet erbabının bakmakla yükümlü olduğu özürlü kişiler (anne, baba, eş ve çocuklar),

- Özürlü serbest meslek erbabı,

- Özürlü olmayan serbest meslek erbabının bakmakla yükümlü olduğu özürlü kişiler,

-Özürlü olan ve kazancı basit usule göre tespit edilen ticari kazanç sahibi yararlanabilmektedir[7].

Sakatlık indiriminin sadece gerçek ücretlerin vergilendirilmesinde indirilmesi mümkündür. Hizmet erbabının kalkınmada öncelikli yörelerde çalışması durumunda, sakatlık indirimi, bu bölgeler için belirlenen özel indirim tutarlarının katları  şeklinde hesaplanacaktır[8].

Ücretlinin kendisi sakatsa kendisi için bir defa, bakmakla yükümlü olduğu kişiler sakatsa, sakat kişilerin sayısı kadar, sakatlık derecelerine isabet eden sakatlık indirimi toplamı uygulanmaktadır. Yakınların sakatlık indirimi de gerçek ücretler için geçerli olmaktadır. Ücretlinin yakınlarının sakatlık düzeyinin tespiti, ücretlinin kendisi için sakatlık düzeyi hangi usul ve esaslara göre belirleniyorsa, o usul ve esaslara göre belirlenmektedir[9].

Çeşitli yerlerden ücret alan hizmet erbabı için, sakatlık indirimi sadece, en yüksek ücretin vergisine uygulanmaktadır. Dar mükellefiyete tabi olanlar sakatlık indiriminden faydalanamamaktadır[10].

Ticari kazancından dolayı basit usulde vergilendirilenlerin, yakınlarının sakat olması durumunda, yakınlar için sakatlık indiriminden yararlanılamamaktadır[11].

Çalışma gücünün kaybına bağlı olarak derecelere ayrılan sakatlık düzeyleri, bu konuda çıkartılmış yönetmelik hükümlerine göre belirlenmekte ve indirim tutarları derecelere göre farklılaştırılarak yıllık olarak uygulanmaktadır[12].

 

2.2. Gümrük Vergisi

 

4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 167/12. maddesinde malül ve sakatların kullanımına  mahsus eşyanın gümrük vergilerinden muaf olduğu hüküm altına alınmıştır[13].

Körler hariç olmak üzere, malül ve sakatların eğitimi, çalışması veya fiziksel veya ruhsal açıdan sosyal gelişimlerine yönelik olarak, özel üretilmiş olup, malül ve sakatların kendi kullanımları için getirdikleri veya onlara yardım sağlanması için kamu yararına faaliyette bulunan dernekler ve Sağlık Bakanlığı’nca yetki verilen kuruluşlarca ithal edilen eşyalar, ile malül ve sakatlar tarafından kullanılmak üzere özel surette imal edilmiş hareket ettirici tertibatı bulunan ve bunlar tarafından ithal edilen motorlu veya motorsuz koltuklar, motosiklet, bisitlet ve motor siyindir hacmi 1600 cc’ye (dahil) kadar olan binek otomobiller gümrük vergilerinden muaftır. Bunlarla birlikte getirilen parça, yedek parça, aksesuar ve bunların bakımı için getirilen aletler de gümrük vergisinden muaf tutulmuştur.

İlgili eşyayı tanımlamaya, bunların cins, nev’i ve miktarları ile muafiyet ve istisna uygulanacak tutarlarını belirlemeye, maktu hadleri sıfıra kadar indirmeye veya iki katına çıkarmaya, sürelerle ilgili alt ve üst sınırları belirlemeye, bu muafiyet ve istisnayı farklı eşyalar itibariyle  birlikte veya ayrı ayrı uygulatmaya Bakanlar Kurulu yetkili kılınmıştır.

Malül ve sakatların kendi kullanımları için getirdikleri veya onlara yardım sağlanması amacına yönelik olarak kamu yararına faaliyette bulunan dernekler ile Sağlık Bakanlığı’nca yetki verilmiş kurum ve kuruluşlarca ithal edilen eşyalar [14] ile eşya ile birlikte getirilen yedek parça, parça, aksesuar veya bu eşyanın bakım, kontrol, ayarlama ya da tamiri için gerekli olan aletler de muafiyet kapsamında yer almaktadır[15].

 

 

 

 

2.3. Özel Tüketim Vergisi (ÖTV)

 

4760 sayılı Özel tüketim Vergisi Kanunu’nda yapılan değişiklikle, engellilere motorlu taşıt araçlarının yurt içinden satın alınması veya ithal edilmesi sırasında sağlanan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) istisnasının kapsamı genişletilmiştir. ÖTV Kanunu’nun 7/2. maddesinde yapılan değişiklik[16] itibariyle, Sakatlık derecesi % 90 veya daha fazla olan malül ve engellilerin bazı taşıt araçlarını özel tertibat veya mekanik ilave yaptırmak şartı olmaksızın ÖTV ödemeden satın alabilmeleri imkanı getirilmiştir.

-Sakatlık derecesi % 90’ın altında olan özürlülerin, ÖTV istisnasından  yararlanabilmeleri için, satın alacakları araçlarda özel tertibat yapılması gereği bulunmaktadır ÖTV istisnası için gerekli olan “H tipi sürücü belgesi”, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca, özel tertibatlı olarak, imal, tadil ve teçhiz edilmiş motosiklet veya otomobil türünden araçlara verilmektedir.

-Sakatlık derecesinin % 90 ve üzerinde olan özürlülerin, bu durumları, Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği sağlık kuruluşlarından alınacak rapor ile belgelendirilmesi şartıyla, taşıt araçlarının engelliler tarafından ÖTV ödenmeden satın alınması veya ithal edilmesi mümkün bulunmaktadır. Bu şekilde, yurt dışından taşıt iktisap edecek veya ithal edecek olanların, motorlu taşıt kullanma ve ehliyet alma imkanları olmadığı için, bunlar adına alınan taşıtlar, başkaları tarafından kullanılacaktır[17]. Engel derecesi % 90 ve üzerinde olanların herhangi bir mekanik ilave veya tadilat yapılması şartı aranmaksızın yurt içinden veya yurt dışından iktisap ettikleri taşıt araçlarından ÖTV tahsil edilmemektedir.

İstisnadan yararlanarak yeni taşıt alımında ÖTV ödemeyen malül ve engelliler, sakatlık derecelerine bakılmaksızın 5 yıl süre ile ikinci bir defa bu istisnadan yararlanamayacaklardır. İstisnadan yararlanarak, adlarına bir taşıt aracı tescil edilenlerin, tescil tarihinden itibaren 5 yıl süresince, ÖTV ödemeden taşıt aracı satın almaları veya ithal etmeleri mümkün bulunmamaktadır.

 

2.4.Katma Değer Vergisi (KDV)

 

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nda, sakatlık dereceleri % 90 ve daha fazla olan malül ve engellilerin kendi adlarına kayıt ve tescil edilmiş olan taşıtlar yanında, sakatlık dereceleri % 90’dan az olan malül ve engellilerin adlarına kayıt ve tescilli olan ve engellilik haline uygun özel tertibatlı veya özel tertibatlı hale getirilmiş taşıtlar için, istisnai bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak, özürlülerin eğitimleri, meslekleri ve günlük yaşamları için özel üretilmiş her türlü araç gereç ve özel bilgisayar programları KDV’den istisna edilmiştir.

Malül ve engelliler tarafından yurt içinden iktisap edilen taşıtlar için genel KDV oranı (% 18) uygulanmaktadır. Ancak, özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel üretilmiş her türlü araç gereç ve özel bilgisayar programları KDV’den istisna edilmiştir[18].

 

 

2.5. Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV)

 

5035 sayılı Kanun’un 22. maddesi ile Motorlu taşıtları Vergisi Kanunu’nun istisnalara ilişkin 4. maddesinin c bendi değiştirilerek “Sakatlık dereceleri % 90 ve daha fazla olan malül ve engellilerin adlarına kayıtlı taşıtlar ile diğer malül ve engellilerin bu durularına uygun hale getirilmiş özel tertibatlı taşıtlar için Motorlu Taşıtlar Vergisi tahsil edilmemesi” hüküm altına alınmıştır.

Bu düzenleme ile, malül ifadesine ilaveten engelli ifadesi de eklenmiş ve bu istisnadan yararlanma şartı olan “bizzat kullanmak” zorunluluğu şartı kaldırılarak sakatlık dereceleri % 90 ve daha fazla olan malül ve engellilerin, adlarına kayıtlı taşıtlar ile diğer malül ve engellilerin adlarına kayıt olan özel tertibatlı taşıtlar MTV’den istisna edilmiştir.

 

2.6. Emlâk Vergisi

 

07.07.2005 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5738 sayılı Kanun[19]’un 22. maddesi ile Emlâk Vergisi Kanununun 8. maddesi’ne “özürlüler” ifadesi eklenmiştir.  Bakanlar Kurulu, özürlülerin, Türkiye sınırları içinde, brüt “200 m²’yi aşmayan tek konutları” olması durumunda, bu konutlarına ait vergi oranlarını “0” a kadar indirmeye yetkili bulunmaktadır.

2006 yılından itibaren de Bakanlar Kurulu Kararı[20] ile brüt 200 m²’yi aşmayan tek konutu olan özürlülerin Emlâk Vergisi oranı Bakanlar Kurulu tarafından “0”a indirilmiştir. Ancak, İl Özel İdaresi ve Belediye Gelirleri Kanun Tasarısının yasalaşması durumunda, 200 m²’yi aşmayan tek konuta sahip özürlülere sağlanan bu avantaj ortadan kaldırılacaktır.

 

3. TÜRKİYE’DE ÖZÜRLÜLERE  EKONOMİK VE SOSYAL DÜZENLEMELER İLE SAĞLANAN AVANTAJLAR

 

3.1. Erken emeklilik

 

SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı’nı birleştiren 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu[21] yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Bu düzenleme ile, sosyal güvenlik sisteminde, SSK Bağ-Kur ve Emekli Sandığı’nı kapsayan üç parafiskal kurumu “tek çatı” altında toplayan “Sosyal Güvenlik Kurum Başkanlığı” adı altında tek kurum oluşturulmuştur.

5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu[22]’na göre, “01.01.2007 tarihi ve sonrasında işe giren sigortalılar” ile ilgili olmak koşuluyla,  malülen emekliliğin temel şartı; sigortalının, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce çalışma gücünün en az % 60’ını kaybetmemiş olmasıdır.

Diğer bir ifadeyle; sigortalı kişi, sigortalı olarak “ilk işe girdiği tarihten sonra”, çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60’ını kaybetmiş bulunuyorsa, “malülen emekliliğe”[23] hak kazanmaktadır[24]..

Ancak, sigortalı kişinin, çalışma gücünün % 60’ını, “sigortalı olarak ilk çalışmaya başladığı tarihten önce” kaybettiğinin tespit edilmesi durumunda, sigortalı, bu hastalık ve özrü sebebiyle malüllük aylığından yararlanamayacaktır.

Ancak, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce, bu hükme göre malül sayılmayı gerektirecek derecede hastalık veya özrü bulunan ve bu nedenle malül aylığından yararlanamayan sigortalılara, en az onbeş yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3960 gün malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirmiş olmak şartıyla, “yaşlılık aylığı” bağlanabilmektedir[25] .

Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucularının, sağlık kurullarınca usulüne uygun olarak düzenlenecek raporlar ve tıbbi belgelere göre Kurum Sağlık Kurulu’nca çalışma gücündeki kayıp oranının;

- % 50 ilâ % 59 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 16 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4320 gün,

-% 40 ilâ % 49 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 18 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4.680 gün, mallüllük, yaşlılık ve ölüm  sigortaları primi bildirmiş olmak koşuluyla, yaş şartları aranmaksızın yaşlılık aylığı almaya hak kazanacaklardır.

 

 

3.2. Soysal Güvencesi Olmayan Özürlülere Yönelik Düzenlemeler

 

2022 sayılı Kanun’[26]a göre; muhtaç olmak koşulu ile, 65 yaşını doldurmuş yaşlılar ile 18 yaşından büyük özürlüler ile 18 yaşını tamamlamamış özürlü yakını bulunan Türk Vatandaşlarına aylık bağlanmaktadır. 1550 gösterge rakamının memur maaşlarına uygulanacak katsayı ile çarpımında bulunacak tutarda ( 01.01.2007 itibariyle 72,83 YTL) aylık ortalama geliri bulunanlar muhtaç sayılmamakta ve kendilerine aylık bağlanmamaktadır.

-65 yaşını doldurmamış olmakla birlikte;

-Başkasının yardımını almaksızın hayatını devam ettiremeyecek şekilde özürlü olduklarını tam teşekküllü hastanelerden alacakları sağlık kurulu raporları ile kanıtlayan, 18 yaşını dolduran ve kanunen bakmakla  mükellef kimsesi bulunmayan özürlülerden; her ne ad adı altında olursa olsun, her türlü gelirleri toplamının aylık ortalamasına göre bu Kanunun 1. maddesinde belirtilen gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpama sonucu bulunacak rakamdan daha az geliri olanlara, bu kanunun 1. maddesine göre belirlenecek aylık tutarının % 300’ü oranında,

-18 yaşını dolduran, kanunen bakmakla mükellef kimsesi olmayan ve herhangi bir işe yerleştirilememiş olan özürlülerden; her ne ad adı altında olursa olsun, her türlü gelirleri toplamının aylık ortalamasına göre bu Kanunun 1. maddesinde belirtilen gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak tutardan az geliri olanlara, bu Kanun’un 1. maddesine göre belirlenecek aylık tutarının % 200’ü oranında,

-Her ne ad altında olursa olsun, her türlü gelirleri toplamının aylık ortalamasına göre bu Kanun’un 1. maddesinde belirtilen gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutardan daha az geliri olduğu halde, kanunen bakmakla yükümlü olduğu 18 yaşını tamamlamamış özürlü yakını bulunanlara, bakım ilişkisi fiilen gerçekleşmek kaydıyla, bu Kanun’un 1. maddesine göre belirlenecek aylık tutarının % 200’ü tutarında aylık bağlanacaktır[27].

Sosyal güvenlik kurumlarına tabi olmayan, bakıma muhtaç özürlülerden, ailesini kaybetmiş olanlar ile ailesi ekonomik veya sosyal  yoksunluk içerisinde bulunanlara bakım hizmetinin resmi veya özel bakım kurumlarında ya da ikâmetgahlarında sağlanması imkanı da getirilmiştir[28].

 

3.3.  Özürlülerin Devlet Memuru Olabilme İmkânları

 

Bir kamu kuruluşunun, çalıştırdığı memurların % 3’ü oranında engelli memur çalıştırma zorunluluğu bulunmaktadır[29]

Özürlülerin mesleklerine uygun kadrolara atanmaları ve Devlet memurluğuna atanma şartları ile hangi işlerde çalıştırılacakları…., zihinsel özürlülerin hangi görevlere atanmasında asgari eğitim şartlarından istisna edilecekleri, Maliye Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Özürlüler İdaresi Başkanlığı ve Devlet Personel Başkanlığı’nca müştereken hazırlanacak yönetmelikle belirlenmektedir[30].

Özürlüler, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 53. maddesine göre çıkarılan “Sakatların Devlet Memurluğuna Alınma Şartları ile Hangi İşlerde Çalıştırılacakları Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde devlet memuru olarak çalışabilmektedirler.

Özürlü çalıştırmayan işveren ise çalıştırmadığı her özürlü ve çalıştırmadığı her ay için idare para cezası uygulanacaktır[31]. Kamu kuruluşları da hiçbir şekilde bu cezadan muaf tutulamayacaklardır.

 

 

 

 

3.4. Özürlülerin Kamu Sektörü ve Özel Sektörde İşçi Olarak Çalışabilme İmkânları

 

Türkiye’de gerçekleştirilen yeni düzenlemeler[32] ile, özürlü olanlar ile özürlü olmayanların, işe alınmaları sırasında gerçekleştirilecek ayrımcılık engellenmiştir.

Ayrıca, özürlü istihdamının “korumalı işyerleri”[33] aracılığıyla artırılması amaçlanmıştır.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 30. maddesine göre, 50 veya 50’nin üzerinde işçi çalıştıran kamu ve özel işyerleri, % 3 oranında özürlü işçi çalıştırmak zorundadırlar. % 3 oranında özürlü işçi çalıştırmayan işyerleri, idari para cezası ödemek zorunda kalmaktadır[34].

Ayrıca, aynı il sınırları içerisinde 50 ve daha fazla işçi istihdam eden işverenin % 2 oranında “terör mağduru” çalıştırma zorunluluğu da bulunmaktadır[35]. 50 veya daha çok işçi çalıştırdıkları işyerlerinde % 2 oranında, şehit olan veya çalışamayacak derecede malül bulunan kamu görevlileri ile er ve erbaşların, varsa eşlerini yoksa, çocuklarından birisini, çocukları da yoksa, kardeşlerinden birisini veya malül olup da, çalışabilir durumda olanları, istekleri halinde çalıştırmakla yükümlüdürler.

 

Kamu ve özel işyerlerinde çalıştırılması zorunlu olan özürlü, eski hükümlü ve terör mağduru oranları Tablo 4’de gösterilmiştir.

 

Tablo 4: Kamu ve özel işyerlerinde çalıştırılması gereken özürlü, eski hükümlü ve terör mağduru oranları (2006)[36]

 

01.01.2006’dan itibaren

özürlü

Eski hükümlü

Terör mağduru

Kamu işyerleri

% 4

% 2

-

Özel işyerleri

% 3

% 1

% 2

 

Kaynak: www.alomaliyecom/50uzeri.htm

 

Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi durumunda, işverenler hakkında, çalıştırmadığı her kişi ve çalıştırmadığı her ay için, sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan “asgari ücretin aylık brüt tutarının 10 katı” oranında idari para cezası uygulanmaktadır.

 

 

4.  BAZI YABANCI ÜLKELERDE ÖZÜRLÜLERE SAĞLANAN  AVANTAJLAR

 

Türkiye’de ve yabancı ülkelerde, özürlülere yönelik olarak sağlanan avantajlar vergi sistemi ve ekonomik ve sosyal düzenlemeler aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Türkiye ile yabancı ülkeler arasında, özürlülere sağlanan avantajlar arasında benzerlik bulunmasına karşın, düzenlemelerin niteliği konusunda farklılıklar bulunmaktadır.

 

Bazı yabancı ülkelerde özürlülere işsizlik oranları Tablo 5’ta görülmektedir.

 

Tablo 5: OECD Ülkelerinde Özürlülere Ait İşsizlik Oranları (2002)

 

Ülkeler

İşsizlik oranları (%)

Avustralya

10.2

Avusturya

13.0

Belçika

22.8

Danimarka

15.7

Fransa

17.5

Almanya

20.5

İtalya

14.5

Kore

47.4

Meksika

1.8

Hollanda

26.8

Polonya

19.7

Portekiz

12.7

İspanya

27.0

İsveç

18.0

İsviçre

6.8

İngiltere

12.1

A.B.D

5.3

OECD

17.2

AB

18.2

 

Kaynak: fiscalonline.com/etude_prestation_handicape.htm

 

Buna göre, OECD ülkeleri genelinde değerlendirildiğinde, özürlülerin işsizlik oranının en yüksek olduğu ülke % 47.4 ile Kore olmaktadır. Kore’yi % 27.0 ile İspanya, İspanya’yı % 26.8 oranı ile Hollanda izlemektedir. Özürlü nüfusun işsizlik oranının en düşük olduğu ülke ise % 1.8 ile Meksika’dır. A:B:D ise. Meksika’dan sonra, % 5.3 oranı ile özürlülerin en çok istihdam edildiği ikinci ülke olarak ortaya çıkmaktadır.

Türkiye’nin ise, % 13.11 olan özürlü nüfustaki işsizlik oranı ile ( Tablo 2), OECD ülkeleri arasında orta sıralarda yer aldığı görülmektedir.

 

 

 

4.1. Fransa

 

4.1.1. Vergi Düzenlemeleri ile Özürlülere Sağlanan Avantajlar

 

 

Fransa’da serbest meslek kazancı ve ücret geliri elde eden özürlüler için gelir vergisi matrahından  indirim yapmak mümkün olmaktadır. Bu indirim asgari ücretin net tutarına  bağlanmış bulunmaktadır. Bu indirim 2005 yılı için elde edilen gelirin;

-2.283 Euro’dan az olması durumunda % 40,

-2.283- 5.327 arası % 30,

-5.327- 8.371 arası % 20,

-8.371- 11.415 arası % 10 oranında yapılmaktadır[37].

-Ücret gelirlerinin asgari ücretin % 15’ine eşit veya daha az olması durumunda, yapılan vergi indirimi,  asgari ücretin % 100’ü oranında gerçekleşmektedir.

-Ücret gelirinin, asgari ücretin % 15’inden fazla olması durumunda ise, yapılacak olan indirim net asgari ücretin % 115’ i ile sınırlı olacaktır[38].

 

 

4.1.2. Ekonomik ve Sosyal Düzenlemeler İle Özürlülere Sağlanan Avantajlar

 

Fransa’da Özürlüler Kanunu 1975 yılından beri uygulanmaktadır. Bu Kanun’a göre, hem özürlü erişkinler, hem de bakmakla yükümlü olduğu özürlü çocuğu[39] bulunan kişiler ( kendileri özürlü olmayanlar) için her yıl belirli bir tarife çerçevesinde asgari bir gelir düzeyi garanti edilmektedir[40]. Fransa’da, bu yardıma “özürlülük yardımı” adı verilmektedir.

Bu yardımlardan yararlanmak için sakatlık derecesinin % 80 olması gerekmektedir. % 80 oranında özürlü olanlar Devlet tarafından yapılan özürlülük yardımından “60 yaşına kadar” koşulsuz olarak yararlanabilmektedirler. 60 yaşın üzerindeki özürlülere özürlülük yardımı yapılmamaktadır[41].

Sakatlık derecesi %50- % 79 oranında belirlenen özürlülerin ise özürlülük yardımı alabilmeleri için iki koşulun sağlanması gerekmektedir. Bu iki koşul; özürlünün işsiz olması ve özrü sebebiyle herhangi bir işte çalışmasının mümkün olmaması şartlarıdır. Bu kişiler, koşulların sağlanması durumunda her ay özürlülük yardımından faydalanabilmektedirler.

Özürlülük yardımı yıllık olarak belirlenmekte ve üst sınırı aşamamaktadır. Buna göre;

Fransa’da 60 yaşın üzerindeki özürlüler, erişkin özürlülere yönelik olan özürlülük yardımından ve bu yardıma ilave olarak yaşamını sürdürmesini kolaylaştıracak çeşitli ilave yardımlardan yararlanmaktadırlar.  Bu yardımlar;

-Erişkin özürlü yardımından tümüyle yararlanan ve bağımsız bir konutta tek başına yaşıyan özürlülere yönelik yardımlar,

- Bakmakla yükümlü bulunulan, bağımsız olarak yaşantısını sürdüremeyecek düzeyde olan ve özürlülük derecesi % 80’ın altında olan üçüncü kişiye yapılan yardımlar,

-Serbest meslek kazancı elde eden özürlülere yönelik olarak, ulaşım, barınma yardımları,

-Ücret geliri elde eden özürlülere yönelik yardımlar  olarak dört şekilde ortaya çıkmaktadır[42].

Fransa’da özürlülerin 2006 yılı itibariyle, Devlet’ten aldıkları özürlülük yardımı miktarı Tablo 6’da  belirtilmiştir.

 

Tablo 6: Fransa’da Özürlülere Yönelik Özürlülük Yardımı (2006)

 

Özürlülerin ailevi durumları

Özürlülük yardımı miktarı

Tek başına yaşayan özürlüler

7.323, 36 Euro

Evli olanlar

14.646,72 Euro

Bakmakla yükümlü bulunulan çocuk başına

3.661,68 Euro

 

Kaynak: http://cubitus.senat.fr/1c/1c106/1c1060.html

 

Başka hiçbir geliri bulunmayan yetişkin özürlülerin yararlanacakları en yüksek (% 100) özürlülük yardımı miktarı 1 Ocak 2007 itibariyle aylık 621,27 Euro olarak belirlenmiştir. Özürlülerin başka gelirlerinin bulunması durumunda, özürlülük yardımının tutarı belli oranlarda uygulanmaktadır.

Ancak, özürlünün yaşlılık aylığına hak kazanması veya malülen emekli olması durumunda, 2007 yılı için bu aylığın 621,27 Euro’yu geçmesi halinde özürlülük yardımından yararlanamayacaktır[43].

Fransa’da, özürlüler için ise erken emeklilik imkanı bulunmamaktadır. Her durumda özürlüler emeklilik yaşı olan 60 yaşını doldurmak zorundadırlar.

Fransa’da, kamu ve en az 19 işçi çalıştıran özel sektör kuruluşlarında özürlü çalıştırma zorunluluğu % 6 dır.  Çalıştırılmayan her özürlü için 2006 yılı itibariyle aylık 150 ila 250 Euro idari para cezası uygulanmaktadır[44].

 

4.2. İngiltere

 

4.2.1. Vergi Düzenlemeleri İle Özürlülere Sağlanan Avantajlar

 

İngiltere’de, düşük gelir elde eden ücretli ve serbest meslek erbabı özürlülere gelir vergisi matrahından indirim yapma imkanı tanınmıştır.

Bu yardımdan yararlanabilmek için  özürlü kişinin 16- 60 yaş arasında bulunması gerekmektedir.   Özürlülerin, bu indirimden faydalanabilmeleri için, haftalık en az 18 saat çalışıyor olmaları, bunun yanı sıra; özürlülük yardımı, ağır özürlülük yardımı, üçüncü kişilere yönelik yardımlar veya mallüllük ödemesinden en az birine hak kazanmış olmaları gerekmektedir[45].

Gelir vergisi matrahından düşülen miktarın tutarın yalnız yaşayan özürlüler için haftalık 73,50 Pound, çiftler için 94,50 Pound olarak belirlenmiştir. Özürlü kişinin eğer bir konutu varsa, konutunun değerinin 16.000 Pound’u geçmemesi gerekmektedir. 30 saatin üzerinde çalışan özürlüler için ilave haftalık 11.65 Pound öngörülmüştür[46]. Görme özürlüler için ayrıca, yıllık gelir vergisi matrahından 1.450 Pound’luk bir ilave indirim öngörülmüştür[47].

 

4.2.2. Ekonomik ve Sosyal Düzenlemeler İle Özürlülere Sağlanan Avantajlar

 

İngiltere’de özürlülere yönelik yapılan yardımlarda yaş sınırı 65 olarak belirlenmiştir. Ancak, bazı durumlarda bu sınırın aşılması söz konusu olabilmektedir. İngiltere’de özürlülere yönelik olarak yapılan yardımları başlıca dört grupta toplamak mümkündür.

1992 yılında yürürlüğe giren Özürlülük Kanunu ile özürlülere yapılan yardım sayısı artırılmıştır. Özürlülük yardımı, bakmakla yükümlü bulunulan kişinin özürlü olması durumunda faydalanılan yardımlar, ağır özürlülere yönelik yardımlar ve malüllük aylığı İngiltere’de Devlet tarafından özürlülere yapılan yardımları oluşturmaktadır[48].

Aynı Kanun, özürlüler için Devletin, gelir düzeyi düşük olanlar için  asgari bir gelir sağlanmasını hükme bağlamıştır.

Bu yardımlardan ilk üçü özürlünün belirli bir süre ve miktarda prim ödemesi şartına bağlanmamışken; dördüncüsü, prim ödeme şartına bağlı olmakla birlikte, hastalık ve sakatlık primi hiç ödememiş olanlara da yapılabilmektedir[49].

Özürlülük yardımı: 65 yaşına kadar yapılmakta ve bir başkasına  3 ay süresince bağımlı olarak yaşamak zorunda bulunan özürlülere yönelik olarak yapılmaktadır. Sağlık kurulları raporlarına bağlı olarak, bazı durumlarda, özürlünün 65 yaşın üzerinde olması durumunda da bu yardım yapılabilmektedir. Günlük yaşamını sürdürmesindeki zorluğun ve özürlünün hareket kabiliyetinin gecikmesi durumlarının devam etmesi durumunda, bu süre sağlık kurullarından alınacak raporlara bağlı olarak 6 aya kadar uzatılabilmektedir. Bu yardım 2006 yılı için; en düşük derecede özürlüler için aylık 14,90 Pound, en ağır derecede özürlüler için ise aylık 39,30 Pound olarak belirlenmiştir[50].

Üçüncü kişilere yönelik yardımlar: Kişinin kendisi özürlü olmamakla birlikte, bakmakla yükümlü bulunduğu kişinin özürlü olması durumunda yapılan yardımlar, 1 Nisan 2001 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak, eskiden beri bu yardımlardan faydalananlar için uygulama halen devam etmektedir.

Ağır özürlülük yardımı: Bu yardım, malüllük ödemesi yararlanamayan özürlülerin, çalışmalarını engelleyecek derecede ağır fiziksel veya zihinsel engellerinin bulunması durumunda verilmekte iken, bu yardım 2001 yılında yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak, eskiden beri bu yardımdan faydalananlar için uygulama halen devam etmektedir.

Malüllük ödemesi : Asgari prim ödeme ve gün sayısı dikkate alınmakla birlikte,  özürlü kişinin sağlık durumu dikkate alınmak suretiyle hiç çalışmamış veya yeterli prim gün ve sayısını doldurmamış özürlüler de bu yardımdan faydalanabilmektedirler. Bu yardımda asgari kişinin çalışamayacak durumda olması gerekmektedir. 2006 yılı için;

-İlk sekiz hafta 53,50 Pound

-29-52. hafta arası 63.25 Pound

-52 hafta ve üstü için 70,95 Pound olarak belirlenmiştir. Bu ödeme, özürlünün emeklilik yaşını doldurmasından bir yıl sonra başlamaktadır.

Asgari gelir yardımı: Özürlülerin asgari bir gelir düzeyinde bulunmalarının sağlanmasına yönelik olarak Devlet tarafından yapılan bir yardımda ise,  yaş sınırı 16’dır. Yapılacak yardım miktarı her yıl Parlamentoda belirlenmektedir. Buna göre, özürlü kişinin veya eşinin aylık gelir düzeyinin belli bir tutarı aşmaması gerekmektedir. Bu tutarı aşan özürlüler sakatlık yardımından yararlanamayacaklardır. Bu yardım, özürlü kişinin bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bulunması durumunda farklı oranda uygulanmaktadır.

Gelir miktarı 2006 yılı için 60 yaşın üzerindeki özürlüler için 8.000 Pound, 60 yaş ve altındaki özürlüler için 12.000 Pound olarak belirlenmiştir. Bu yardım emekliliğe kadar yapılmaktadır. Daha sonra, özürlü kişiler, yaşlılara asgari bir gelir sağlamaya yönelik olan yaşlılık yardımından yararlanabilmektedirler[51].

İngiltere’de ayrıca, bir defaya mahsus olmak üzere (protez alımı veya taşınma sırasında ortaya çıkan giderlerin karşılanması gibi) istisnai yardımların yanı sıra, süreklilik taşıyan (diyaliz makinesine bağlanma) gibi yardımlar da yapılmaktadır[52].

 İngiltere’de erken emeklilik imkanı bulunmamaktadır. Ancak isteği bağlı emeklilik imkanı ile özürlüler farklı bir emeklilik yaşına tabi olabilmektedirler.

İngiltere’de 20 ve üzeri işçi çalıştıranlara yönelik olarak uygulanan % 3 oranındaki özürlü çalıştırma zorunluluğu 1996 yılında kaldırılmıştır[53].

 

4.3. Almanya

 

4.3.1. Vergi Düzenlemeleri İle Özürlülere Sağlanan Avantajlar

 

Tüm vergi mükellefleri, olağanüstü giderler başlığı altında, belli bir sınırı aşmaksızın, bazı zorunlu harcamalarını gelir vergisi matrahından indirebilmektedirler.

Almanya’da özürlüler de özürleri ile ilgili olağanüstü giderlerini gerçek usule göre vergi matrahından indirebilmekte veya kendileri için özel olarak belirlenmiş bir tarifeye göre, götürü olarak vergi indirimi imkanını seçebilmektedirler[54].

Özürlülerin, gelir vergisi matrahından gerçekleştirecekleri indirim miktarı, özürlülük oranlarına göre farklılık göstermektedir[55].

Almanya’da özürlülerin gelir vergisi matrahları üzerinden gerçekleştirecekleri götürü indirim miktarları Tablo 7’de görülmektedir.

 

Tablo 7: Almanya’da Özürlülerin Gelir Vergisi Matrahları Üzerinden Gerçekleştirecekleri Götürü İndirim Miktarları ( 2006)

 

Özürlülük oranı (%)

Götürü indirim miktarı

25-30

310 Euro

35-40

430 Euro

45-50

570 Euro

55-60

720 Euro

65-70

890 Euro

75-80

1.060 Euro

85-90

1.230 Euro

95-100

1.420 Euro

 

Kaynak: http:// cubitus.senat.fr/1c/1c106/1c1061.html

 

 Bu indirim miktarı, yaşamını sürdürmek için üçüncü bir kişiye ihtiyaç duyan ağır özürlüler için yıllık 3.700 Euro’yu bulabilmektedir.

 

 

4.3.2.  Ekonomik ve Sosyal Düzenlemeler İle Özürlülere Sağlanan Avantajlar

 

Almanya’da, özürlülere yönelik yardımları sağlık, iş hayatına uyumlaştırma, analık güvencesi ve sosyal uyum programları çerçevesinde gerçekleştirilmektedir.

Bu çerçevede gerçekleştirilen yardımlar, ücretlileri, emeklileri ve hiçbir gelire sahip bulunmayan özürlüleri kapsamaktadır[56].

 

- Geçici özürlülük yardımı: Devlet tarafından yapılan yardımlar, öncelikle, özürlü kişinin çalışamadığı ve gelir elde  etmediği dönemlerde “ geçici olarak” yapılmaktadır. Bu yardımlar, aynı zamanda ücretlilerin gelirinin düşük olduğu durumlarda da yapılabilmektedir. Geçici dönemin sonunda iyileşmeyen ve eski işine dönemeyecek durumda olan özürlüler için ise “geçiş dönemi” yardımı yapılmaktadır. Özürlülerin, son üç yılda en az bir yıl prim ödemiş veya işsizlik yardımından faydalanıyor olmaları gerekmektedir. Bu yardımdan yararlanılabilmesi için sosyal güvenlik kuruluşları farklı gelir düzeyleri öngörmüş bulunmaktadırlar[57].Özürlüler, ayrıca, özürlü kişilerin bir üçüncü kişinin bakımına muhtaç bulunmaları durumunda “ bağımlılık yardımı” yapılmasını öngörmektedir. Bu yardım en fazla iki yıl süre ile yapılabilmektedir[58].

- Meslek edindirme yardımı: Bu yardım özürlü kişinin yaşına, ailevi durumuna ve konutunun kendisine ait olup olmaması durumuna göre, 2006 yılı için aylık 93 ila 323 Euro arasında değişmektedir. Özürlünün korumalı işyerinde çalışması durumunda, bu tutar ilk yıl 57 Euro, ikinci yıl 67 Euro olarak belirlenmiştir. Korumalı işyerinde çalışan ve aylık geliri 323 Euro’nun altında olan özürlüler için aylık gelirini 323 Euro’ya tamamlayacak miktarda ilave ödeme yapılmaktadır[59].

- Çalışamama yardımı: Bu yardım, ücretli ve serbest meslek kazancı elde eden özürlülere yönelik olarak, Bir meslek hastalığı veya iş kazası sonucunda malül olanlar için, bu durumun kalıcı hale geldiği andan itibaren yapılmaktadır. Özürlünün başkaca hiçbir gelirinin bulunmaması durumunda, bu yardım her yıl belirlenen tutarın % 100’ü oranında yapılmaktadır. Özürlünün başka gelirlerinin bulunması durumunda ise, bu yardım üçte bir, üçte iki veya yarım oranında azaltılarak yapılmaktadır. Ancak, özürlünün tüm gelirlerinin 2006 yılı için aylık 315 Euro’yu geçmemesi durumunda, bu yardımdan % 100 oranında faydalanılabilmektedir. Bu yardımın süresi en fazla üç yıldır[60].

- Bağımlılık yardımı: Herhangi bir yaş sınırlaması olmaksızın, fiziksel veya ruhsal hastalığı veya özrü bulunan kişi, en az altı ay boyunca, günlük yaşantısını sürdüremeyecek düzeyde özürlü durumunda ise, bu yardımdan faydalanabilmektedir. Buna göre, 2006 yılı itibariyle; üçüncü kişilere birinci derecede bağımlı olan özürlü aylık 205 Euro, ikinci derecede bağımlı 410 Euro, üçüncü derecede bağımlı ise 665 Euro yardım almaktadır[61].

Almanya’da, ağır özürlüler için 35 yıldır çalışıyor olma şartıyla, 5 yıl önce emekli olma imkanı bulunmaktadır.

Almanya’da, kamu sektörü ve en az 19 işçi çalıştıran özel işyerlerinde özürlü çalıştırma oranı % 5 olarak belirlenmiştir. 2006 yılı için, çalıştırılmayan her özürlü için aylık 100 ila 250 Euro (işyerinin büyüklüğüne göre) idari  para cezası öngörülmektedir[62].

 

 

4.4. İspanya

4.4.1.  Vergi Düzenlemeleri İle Özürlülere sağlanan Avantajlar

 

İspanya’da özürlülerin gelir vergisi matrahlarından yapacakları indirimlerin kapsamı, diğer gelir vergisi mükelleflerininkinden farklılık göstermemekte; ancak tutar olarak daha yüksek olmaktadır. Bunun için tek koşul sakatlık derecesinin en az % 33 olmasıdır.

Tablo 7’de İspanya’da uygulanan gelir vergisi tarifesi görülmektedir[63].

 

Tablo 7: İspanya’da Uygulanan Gelir Vergisi Tarifesi (2006)

 

Net gelir

Vergi indirimi miktarı

8.313,66 Euro

3.005,6 Euro

8.313,67-12.020,24

3.005,06 Euro – (Net gelir- 8.113,67) x 0,1923

12.020,24’ün üstü

2.253,80 Euro

 

 Kaynak:http:// cubitus.senat.fr/1c/1c106/1c1063.html

 

Özürlüler için bu tutarlar, sakatlık derecesi;

- % 33- % 65 ise; % 75 oranında,

- %33- % 65 ise ancak özürlü hareket kabiliyetinin daha da azaldığını kanıtlayabiliyorsa % 125,

-%65 ve üstü ise % 175 oranında artırılarak uygulanmaktadır. Bu indirim gerçekleştirildikten sonra, özürlü kişi ailevi durumuna göre ikinci bir vergi indirimi daha yapabilmektedir. Buna göre; İspanya’da yalnız yaşayan bir kişinin faydalanacağı asgari geçim indirimi miktarı 2006 yılı için yıllık 3.305, 57 Euro’dur. Yalnız yaşayan özürlü için bu tutar (%33-%65 sakatlık derecesinde) 5.108, 60 Euro olmaktadır. % 65 ve üstü özürlülük derecesi için ise yıllık 6.911,64 Euro olarak belirlenmiştir[64].

 

 

4.4.2. Ekonomik ve Sosyal Düzenlemeler İle Özürlülere Sağlanan Avantajlar

 

İspanya’da engellilere yönelik olarak gerçekleştirilen avantajları başlıca dört grupta toplamak mümkündür. Tüm özürlüleri kapsayan Devlet yardımı, engellilere asgari bir gelir düzeyi sağlamaya yönelik olarak gerçekleştirilen Devlet yardımı, üçüncü bir kişinin bakımına muhtaç olanlara yönelik olarak yapılan yardım ve özürlü kişinin hareket kabiliyetini sağlamaya yönelik olarak gerçekleştirilen araç gereç ve ulaşım yadımı  bulunmaktadır.

Bu avantajlardan, özürlülük durumu sürekli nitelik taşıyan bedensel ve zihinsel engelli tüm vatandaşlar yararlanabilmektedirler[65].

Bütün bu yardımların yanı sıra, özürlülük derecesine bağlı olarak, sosyal güvenlik kuruluşları, belediyeler veya ilgili bakanlıklarca da özürlülere, protez, tekerlekli sandalye, araç alımı, ehliyet alımı veya taşınma ile ilgili olarak da yardım yapılmaktadır. Ancak, ilave bu yardımlardan yararlanabilmek için sosyal güvenlik kuruluşlarına asgari bir süre ve miktarda prim ödemiş olma şartı aranmaktadır.

İspanya’da özürlüler, gelir vergisi açısından diğer vergi mükellefleri ile aynı indirim imkanına sahiptirler. Ancak, özürlülerin faydalanacakları gelir vergisi indirim tutarı diğer mükelleflere kıyasla daha yüksektir[66].

Devlet yardımı: 18-65 yaş arasında bulunan ve sakatlık derecesi % 65 olan tüm İspanyol vatandaşları, herhangi bir pirim ödeme şartı aranmaksızın Devlet yardımından herhangi bir süre sınırı olmaksızın yararlanabilmektedirler. Bu yardım 2006 yılı için yalnız yaşayan özürlüler için yıllık 3.621,52 Euro olarak belirlenmiştir. Her yıl, ilgili kuruluşların denetçileri, özürlü kişileri denetlemekte ve bu yardımın devam edip etmemesi konusunda karar vermektedir. 65 yaşın üzerinde olan ve sosyal güvencesi bulunmayan özürlüler ile yeterli prim gün ve sayısını doldurmamış özürlüler, “prim ödeme şartını gerektirmeyen emeklilik aylığından”[67] yararlanabilmektedirler[68].

Hareket kabiliyetini ve ulaşımı sağlamaya yönelik yardımlar: Bu yardım toplu taşıma araçlarını kullanmada zorluk çeken özürlülerin, giderlerini karşılamak amacıyla yapılmaktadır. Bu yardımdan üç yaşından itibaren faydalanılmakta ve sakatlık derecesinin % 33 olması gerekmektedir. Özürlülük durumu devam ettiği sürece kişiler bu yardımdan faydalanabilmektedirler[69].

Asgari gelir düzeyini sağlamaya yönelik yardım: Bu yardım özürlülerin yeme, giyinme, barınma gibi asgari giderlerini karşılamak amacıyla, 18 yaşından itibaren yapılmaktadır. Bu yardımdan faydalanabilmek için sakatlık derecesinin % 65 olması ve özürlünün özürlülük derecesinin yüksekliği nedeniyle bir işte çalışamıyor olması gerekmektedir. Bu yardımın miktarı 2006 yılı için yıllık 2.098,07 Euro’ya ulaşmakta ve özürlülük durumu devam ettiği sürece  bu yardımdan faydalanılabilmektedir[70].

Üçüncü bir kişinin bakımına muhtaç olanlara yönelik yardım: Yaşamını üçüncü bir kişinin yardımı olmaksızın sürdüremeyecek olan özürlüye yönelik olarak, 18 yaşından itibaren ve sakatlık derecesi % 75 olmak koşuluyla bu yardım yapılabilmektedir. Bu yardımın miktarı 2006 yılı için yıllık 818,28 Euro olarak belirlenmiştir[71].

İspanya’da, özürlülere 15 yıldır çalışıyor olma koşulu ile, normal süreden 5 yıl önce emekli olabilme imkanı tanınmıştır.

İspanya’da, kamu ve en az 50 işçi çalıştıran özel sektör işyerlerinde, özürlü çalıştırma oranı % 2’dir. Ancak, özürlü işçi çalıştırılmaması durumunda herhangi bir ceza uygulanmamaktadır. Ancak, işverenler ve kamu kuruluşları Çalışma Bakanlığı’na çalıştırdıkları özürlü miktarını bildirmekle yükümlüdürler. İspanya, Avrupa Birliği ve OECD ülkeleri arasında en düşük özürlü çalıştırma oranına sahip ülkelerden biri durumundadır[72].

OECD  ülkelerindeki özürlü çalıştırma oranları ise Tablo 8’de görülmektedir.

 

Tablo 8: OECD Ülkelerinde Özürlü Çalıştırma Oranları (2006)

 

Ülkeler

Özürlü çalıştırma Oranı                                    

Avustralya

Yok

Avusturya

Kamu ve en az 25 işçi çalıştıran özel sektör işyerlerinde % 4

Belçika

Kamu sektöründe % 2- 2,5; özel sektörde özürlü çalıştırma zorunluluğu bulunmamaktadır.

Kanada

Yok

Danimarka

Yok

İtalya

Kamu ve en az 50 işçi çalıştıran özel sektör  işyerlerinde % 7; 36-50 arası işçi çalıştıran özel sektör işyerlerinde % 2 ve 15- 35 işçi çalıştıran özel sektör işyerlerinde % 1

Kore

Kamu sektörü ve en az 300 işçi çalıştıran özel sektör işyerlerinde % 2

Meksika

Yok

Hollanda

Yok

Norveç

Yok

Polonya

Kamu sektöründe % 2; en az 25 işçi çalıştıran özel sektör işyerlerinde % 6

Portekiz

Kamu sektöründe yeni işe başlamış olan özürlülere yönelik olarak % 5

İsveç

Yok

İsviçre

Yok

A.B.D

Yok

 

Kaynak: Transformer le Handicap en Capacité (Promouvoir le Travail et la Securité des Revenus des Personnes Handicapées), OECD Publication, Paris 2006, s. 209 ve www. oecd.org/dataoecd/42/41/35337855.xls

 

5.  SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

 

Türkiye’de özellikle son yıllarda yapılan düzenlemeler ile, özürlülerin istihdamının artırılması ve çalışma hayatına uyumunun sağlanmasına yönelik olarak önemli gelişmeler  kaydedilmiştir.

Türkiye ve bazı yabancı ülkeler, özürlülere yönelik vergi avantajları açısından kıyaslandığında, Türkiye’de, gelir vergisinin yanı sıra, gümrük vergisi, katma değer vergisi, motorlu taşıtlar vergisi, özel tüketim vergisi ve emlâk vergilerinde, özürlülere yönelik düzenlemeler bulunurken, yabancı ülkelerin birçoğunda bu düzenlemelerin gelir vergisi ile sınırlı kaldığı görülmektedir.

Yabancı  ülkelerde, özürlülere sağlanan avantajların, vergi düzenlemelerinden ziyade, ekonomik ve sosyal düzenlemeler aracılığıyla gerçekleştirildiği görülmektedir. Yabancı ülkelerde, özürlülerin, sosyal ve ekonomik hayata uyumlarının gerçekleştirilmesine yönelik olarak (tekerlekli sandalye, ilaç alımı, ulaşım…) Devlet tarafından gerçekleştirilen özürlülük yardımı ve benzer nitelikteki yardımların ön plana çıktığı; vergi düzenlemeleri ile özürlülere sağlanan avantajların ise sınırlı kaldığı görülmektedir.

Türkiye’de ise, özürlülere yönelik olarak gerçekleştirilen avantajlar, ekonomik ve sosyal konulardan çok vergi sistemi aracılığıyla gerçekleştirilmektedir.

Özürlü çalıştırma zorunluluğu açısından değerlendirildiğinde ise; Türkiye’deki kamu sektöründeki %4 ve özel sektördeki % 3 oranının, özürlü çalıştırma oranını uygulayan OECD ülkeleri geneline kıyasla çok yüksek olmadığı görülmektedir. Türkiye’de işgücü maliyetlerinin yüksekliği de düşünüldüğünde, özürlü işçi çalıştıran özel sektör işyerlerinde, işverene yönelik olarak da, işverenleri, özürlü istihdam etmeye teşvik edecek vergi düzenlemeleri, özürlü istihdamının artmasına katkıda bulunabilecektir.

İşverenlere yönelik olarak da, örneğin, özürlü çalıştıran işverenlere ve işyerlerine, gelir veya kurumlar vergisi matrahlarından özürlü istihdamı ile ilgili bazı giderlerin indirilmesi imkanının tanınması, özürlü çalıştırılmaması durumunda idari para cezası uygulamaktan çok daha yapıcı bir  uygulama olabilecektir.

İdari para cezası bir ceza niteliğinde iken; vergi indirimi işveren açısından bir teşvik niteliği taşıyacaktır.

Özürlülerin ücretlerinin ve/ veya sigorta primlerinin, belirli bir süre Devletçe karşılanması da, işverenlerin özürlü istihdam etme istek ve imkanını artırıcı etki yaratabilecektir.

İşverenler içir özürlü çalıştırmanın bir zorunluluk olmakta çıkarılıp bir avantaj haline getirilmesi, özürlülerin ekonomik hayatta varlık gösterebilmeleri için büyük önem taşımaktadır.

Özellikle özel sektör işyerlerinde özürlülerin istihdamı ile ilgili yapılan yatırımların bir bölümünün Devletçe karşılanması da, işveren açısından istihdam maliyetini düşürücü ve özürlü istihdamını teşvik edici bir politika olarak karşımıza çıkacaktır. Korumalı işyerlerinin teşvik edilmesi ve bu işyerlerinden mal alımının gerçekleştirilmesi de özel sektör işyerlerinde özürlü istihdamını teşvik edebilecektir.

Özürlü istihdamı ile ilgili olarak Devletin belirleyeceği istihdam politikası, özürlüleri üretimin aşamalarına dahil etmek ve bunu gerçekleştirirken hem özürlü kişinin hem de işverenin mali yükünü artırmamak olmalıdır.

 

KAYNAKÇA

(1) Abdurrahman AKDOĞAN, Türk Vergi Sistemi ve Uygulaması, Gazi Kitabevi,  Gözden Geçirilmiş ve Genişletilmiş 3. Baskı, Ankara, 1999.

(2) Annie VALLÉE, Pourquoi L’Impôt ?, Voyage A Travers le Paysage Fiscal, Publi Union, Paris, 7. Edition 2005.

(3)  Doğan ŞENYÜZ, Türk Vergi Sistemi, Yaklaşım Yayıncılık, Genişletilmiş ve Gözden Geçirilmiş 11. Baskı, Ankara, 2005.

(4) Doğan ŞENYÜZ, Türk Vergi Sistemi  Dersleri, Ekin Kitabevi, Gözden Geçirilmiş 3. Baskı, Bursa, 2006.

(5) Fiscalité, Emploi et Chômage, OECD Publication, Paris 1995.

(6) La Politique Fiscale Dans Les Pays de L’OCDE: Evolutions et Réformes Récentes, OECD Publication No:9, Paris, 2005.

(7) L’Imposition des Familles Actives, OECD Publication No: 12, Paris, 2005.

(8) Les Impôts En Europe 2005, Edition Dalloz, 13. Edition, Paris, 2005.

(9) Nurettin BİLİCİ, Vergi Hukuku, Seçkin Kitabevi, Güncellenmiş 14. Baskı, Ankara, 2006.

(10) Pierre Di Malta, Droit Fiscal Européen Comparée, puf, Paris, 1995.

(11) Refonte de L’imposition de Revenus des Personnes Phisiques, OECD Publication No: 13, Paris. 2006.

(12) Transformer le Handicap en Capacité (Promouvoir le Travail et la Securité des Revenus des Personnes Handicapées), OECD Publication, Paris 2006.

(13) www.tuik.gov.tr/veriBilgi.do

(14) www. oecd.org/dataoecd/42/41/35337855.xls

(15) www.alomaliyecom/50uzeri.htm

(16) www.fiscalonline.com/etude_prestation_handicape.htm

(17) http:// cubitus.senat.fr/1c/1c106/1c1060.html

(18) http:// cubitus.senat.fr/1c/1c106/1c1061.html

(19) http:// cubitus.senat.fr/1c/1c106/1c1063.html

(20) http:// cubitus.senat.fr/1c/1c106/1c1065.html

 

 



[1] 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun. 07.07.2005 tarih ve 25868 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

[2] 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Md.3/f ‘de: “ Normal işgücü piyasasına kazandırılmaları güç olan özürlüler için mesleki rehabilitasyon ve istihdamı oluşturmak amacıyla, Devlet tarafından teknik ve mali yönden desteklendiği ve çalışma ortamının özel olarak düzenlendiği işyeri” olarak tanımlanmıştır.

[3] 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun md. 3/a.

[4] Özürlülük ölçütünün tespiti ve uygulama esasları ise, Maliye Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nca müştereken çıkarılan bir yönetmelikle belirlenmektedir[4].

 

[5] 4842 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle değiştirilmiş ve 01.01.2004 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir.

[6] Ayrıntılı bilgi için Bkz. Abdurrahman AKDOĞAN, Türk Vergi Sistemi ve Uygulaması, Gazi Kitabevi,  Gözden Geçirilmiş ve Genişletilmiş 3. Baskı, Ankara, 1999, s.172 vd.

[7] GVK md.89/3: “Serbest meslek faaliyetinde bulunan ve basit usulde vergilendirilen özürlülerin beyan gelirlerine, 31. maddede yer alan esaslara göre hesaplanan yıllık indirim (bu indirimden bakmakla yükümlü olduğu özürlü kişi bulunan serbest meslek erbabı ve hizmet erbabı da yararlanır” ifadesi yer almaktadır.

[8] Doğan ŞENYÜZ, Türk Vergi Sistemi, Yaklaşım Yayıncılık, Genişletilmiş ve Gözden Geçirilmiş 11. Baskı, Ankara, 2005, s. 153.

[9] Doğan ŞENYÜZ, Türk Vergi Sistemi  Dersleri, Ekin Kitabevi, Gözden Geçirilmiş 3. Baskı, Bursa,, 2006, s. 134.

[10] Doğan ŞENYÜZ, Türk Vergi Sistemi, a.g.e, s. 153.

[11] Doğan ŞENYÜZ, Türk Vergi Sistemi, a.g.e, s.227.

[12] Çalışma gücünün asgari % 80’ini kaybetmiş bulunan hizmet erbabı birinci derecede sakat, asgari % 60’ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ikinci derecede sakat, asgari % 40’ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı üçüncü derecede sakat sayılmaktadır ve aşağıdaki sakatlık dereceleri itibariyle belirlenen aylık tutarlar, hizmet erbabının ücretinden indirilmektedir. Sakatlık indirimi tutarları, 01.01.2007 tarihinden itibaren;  birinci derecede sakatlar için 570 YTL,  ikinci derecede sakatlar için 280 YTL , üçüncü derecede sakatlar için 140 YTL olarak belirlenmiştir.

[13] Ayrıntılı bilgi için Bkz. Nurettin BİLİCİ, Vergi Hukuku, Seçkin Kitabevi, Güncellenmiş 14. Baskı, Ankara, 2006, s. 261 ve 262.

[14] Ayrıntılı bilgi için bkz. Gümrük Vergilerinden Muafiyet ve İstisna Tanınacak haller Hakkında Karar md 116/2.

[15] Ayrıntılı bilgi için bkz. Gümrük Vergilerinden Muafiyet ve İstisna Tanınacak haller Hakkında Karar md.117.

[16] 31.07.2004 tarihinden itibaren geçerli olmak koşulu ile 16/07/2004 tarih ve 5228 sayılı kanun ile yapılan değişiklik.

[17] Bu kişilerde, “Gümrük Vergilerinden muafiyet ve İstisna Tanınacak Haller Hakkında Karar ve Karayolları Trafik Yönetmeliği’nde” tanımlandığı üzere, araç sahibinin, üçüncü dereceye kadar kan ve sıhri hısımlarından birisi veya noterce düzenlenmiş iş akdine bağlı olarak istihdam edilen bir sürücü olacaktır.

[18]5378 sayılı  Özürlüler ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun  ile 3065 sayılı KDV Kanununun 17. maddesine eklenen bent.

[19] Özürlüler ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun.

[20] 29.12.2005 tarihli ve 26038 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2005/9827 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı.

[21] 20.05.2006 tarih ve 26173  sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

[22] 12.06.2006 tarih ve 24178 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Yürürlüğe giriş tarihi Kanun’da 01.01.2007 olarak belirtilmiş olmasına rağmen, Anayasa Mahkemesi’nin Kanun’un bazı maddelerini iptal etmesi nedeniyle, Kanun’un uygulaması gecikmiştir.

[23] 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önceki düzemeler ise;

-SSK’ya bağlı sigortalılar için: 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 54. maddesine göre malülen emekli olabilmek için; a) 53. maddeye göre malül sayılmak b) toplam olarak 1.800 gün ve en az 5 yıldan beri sigortalılık süresinin her yılı için ortalama 180 gün malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödenmiş olması gerekmektedir.

-Emekli Sandığı sigortalıları için:En az 10 yıl fiili hizmet süresinin bulunması gerekmektedir. İstisnai olarak, 5 yıl fiili hizmet süresi bulunan iştirakçilere, tedavisi imkânsız bir malüliyete uğramaları ve başkasının güç ve yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremez duruma düşmeleri halinde 15 yıl hizmeti bulunan malüller gibi aylık bağlanabilmektedir.

-Bağ-Kur sigortalıları için: 1479 sayılı Kanun’un 29. maddesine göre, a) Çalışma gücünün en az üçte ikisini kaybetmiş bulunmak b) en az 5 tam yıl boyunca prim ödemiş olmak c) Yazılı istekte bulunmak ve istek tarihi itibariyle her türlü prim ve borçlarını ödemiş olmak gerekmektedir.

[24] 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “malül sayılma” başlıklı 25. maddesinin ilk fıkrası, “Sigortalının veya işverenin talebi üzerine, kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının, sağlık kurullarınca usulüne uygun olarak düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu, çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı  sonucu, meslekte kazanma gücünün en az % 60’ını kaybettiği, Kurum Sağlık Kurulu’nca tespit edilen sigortalı, malüllük sigortası bakımından malül sayılır” hükmü yer almaktadır.

[25] 5510 sayılı “Sosyal Sigortalar ve Genel sağlık Sigortası Kanunu” nun yürürlüğe girmesinden önce ise SSK, Emekli sandığı ve Bağ-Kur Sigortalılarının erken emekliliğine ilişkin düzenlemeler ise ;

-SSK’ya bağlı sigortalılar için: 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 59/c maddesine göre, a) Sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce, bu kanunun 53. maddesine göre malül sayılmayı gerektirecek derecede hastalık veya arızası bulunan ve bu nedenle malül aylığından yararlanamayan veya b) Sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden ( sakatlık indirimi) yararlanmaya hak kazanmış olan sigortalılar, yaşları ne olursa olsun, en az 15 yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3.600 gün malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak koşuluyla yaşlılık aylığından yararlanacaklardır.

-Emekli Sandığı sigortalıları için:  5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nun 39/j. maddesine göre, Emekli Sandığı’na bağlı olan ve bedensel ve zihinsel yeteneklerindeki eksiklik nedeniyle % 40’ın üzerinde sakatlık raporu bulunan engelliler, 15 yıl fiili hizmetlerini tamamladıkları taktirde emeklilik hakkından yararlanabileceklerdir.

- Bağ-Kur sigortalıları için: Bağ-Kur, engellilere yönelik olarak özel bir emeklilik uygulanmasında bulunmamaktadır.

[26] 01.07.1976 tarihinde kabul edilen ve 10.07.1976 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “ 65 Yaşını Doldurmuş ve Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Vatandaşlara Aylık Bağlanması” Hakkındaki Kanun.

[27] 2022 sayılı Kanun’a 5378 sayılı kanunun 25. maddesi ile getirilen Ek Md.1’e göre.

[28] 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı kanun Hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması Hakkındaki Kanun’un 30. maddesi ile 2828 sayılı  Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme kanunu’na ek yapılmıştır.

[29] 30/5/1997 tarihli ve 572 sayılı Kanun Hükmünde Kararname Md. 15

[30] 5378 sayılı ve 01.07.2005 tarihli “ Özürlüler ve Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun’un 20. maddesi ile 17.07.1965 tarih ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 53. maddesinin başlığı ve birinci fıkrası değiştirilmiştir.

[31] 4857 sayılı İş Kanun Md. 101’de 750 milyon lira olarak belirlenmiştir.

[32] 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı kanun Hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması Hakkındaki Kanun md. 14.

[33] 5378 sayılı kanun md.3/f. ‘de tanımlanmıştır. Buna göre; korumalı işyeri : “Normal işgücü piyasasına kazandırılmaları güç olan özürlüler için mesleki rehabilitasyon ve istihdam oluşturmak amacıyla Devlet tarafından teknik ve mali yönden desteklendiği ve çalışma ortamının özel olarak düzenlendiği işyeri”ni ifade etmektedir.

[34] İşverenler 50 veya daha fazla işçi çalıştırdıkları işyerlerinde, her yılın Ocak ayı başından itibaren yürürlüğe girecek şekilde, Bakanlar Kurulu’nca belirlenen oranlarda özürlü ve eski hükümlü ve terör mağduru çalıştırmak zorundadırlar. Çalıştırılacak işçilerin toplam oranı % 6’dır. Ancak, özürlüler için belirlenecek oran, toplam oranın yarısından az olamaz.

[35] 3713 sayılı Terörle  Mücadele Kanunu’na, 4131 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile eklenen Ek 1. madde ile, terör mağdurlarının istihdamına ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. Yapılan düzenlemelerin uygulama esas ve usulleri, Çalışma ve Soysa Güvenlik Bakanlığı’nca hazırlanan  “ Terör Eylemleri Nedeniyle Şehit Olan veya Çalışamayacak Derecede Malül Kalan Kamu Görevlileri, Er ve Erbaşların Malül Olup da Çalışabilir Durumda Olanların İstihdamı Hakkında Yönetmelik ( 29.03.1996 tarih ve 22585 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır). İle belirlenmiştir.

[36] 08.07.2005 Tarih ve 25869 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı.

[37] Les Impôts En Europe 2005, Edition Dalloz, 13. Edition, Paris 2005, s. 88.

[38] Transformer le Handicap en Capacité (Promouvoir le Travail et la Securité des Revenus des Personnes Handicapées), OECD Publication, Paris 2006, s.102.

[39] Özürlü çocukların yaşı en az 16 ve 20 olmak üzere iki farklı kategoride belirlenmekte ve özürlülük yardımı buna göre yapılmaktadır.

[40] A.A.H: Allocation Aux Adultes Handicapées ( 30 Haziran 1975 Sayılı Kanun).

[41] Transformer le Handicap en Capacité, a.g.e,  s. 67.

[42] Transformer le Handicap en Capacité, a.g.e,  s. 68.

[43] http:// cubitus.senat.fr/1c/1c106/1c1060.html

[44] Transformer le Handicap en Capacité, a.g.e, s. 71.

[45] Les Impôts En Europe 2005, a.g.e, s. 176.

[46] Bu tutarlar en son 2003 yılında belirlenmiş olup 2006 yılında da geçerli olan tutarlardır.

[47] Les Impôts En Europe 2005, a.g.e, s. 178.

[48] Transformer le Handicap en Capacité, a.g.e, s. 208-209.

[49] http:// cubitus.senat.fr/1c/1c106/1c1065.html

[50] http:// cubitus.senat.fr/1c/1c106/1c1065.html

[51] Bu yardım 2006 yılı için yalnız yaşayan yaşlılar için haftalık 98,15 Pound; çiftler için ise 149.80 Pound olarak belirlenmiştir.

[52] 2006 yılı için aylık 100 Pound diyaliz yardımı yapılmaktadır.

[53] http:// cubitus.senat.fr/1c/1c106/1c1065.html

[54] Annie VALLÉE, Pourquoi L’Impôt ?, Voyage A Travers le Paysage Fiscal, Publi Union, Paris, 7. Edition 2005, s.75.

[55] Pierre Di Malta, Droit Fiscal Européen Comparée, puf, Paris, 1995, s. 37 ve Transformer le Handicap en Capacité, a.g.e, s. 211.

[56] http:// cubitus.senat.fr/1c/1c106/1c1061.html

[57] Buna göre; yıllık gelirin 2006 yılı için 3.375 Euro’yu ( hastalık sigortası ile ilgili sosyal güvenlik kuruluşu açısından), 4.500 Euro’yu (Yaşlılık ve işsizlik ödemeleri ile ilgili sosyal güvenlik kuruluşu açısından) geçmemesi gerekmektedir.

[58] www.fiscalonline.com/etude_prestation_handicape.htm

[59] http:// cubitus.senat.fr/1c/1c106/1c1061.html ve Pierre Di Malta, a.g.e, s. 57.

[60] Fiscalité, Emploi et Chômage, OECD Publication, Paris 1995, s. 47. ve Pierre Di Malta, a.g.e, s. 59.

[61] Transformer le Handicap en Capacité, a.g.e, s. 220.

[62] Transformer le Handicap en Capacité, a.g.e, s. 221.

[63] Les Impôts En Europe 2005, a.g.e, s. 74.

[64] La Politique Fiscale Dans Les Pays de L’OCDE: Evolutions et Réformes Récentes, OECD Publication No:9, Paris, 2005, s. 65.

[65] La Politique Fiscale Dans Les Pays de L’OCDE, a.g.e, s. 67.

[66] Refonte de l’imposition de Revenus des Personnes Phisiques, OECD Publication No: 13, Paris. 2006, s. 54.

[67]Bu emeklilik aylığı İspanya sosyal güvenlik sisteminde “Pension de retraite non contributive” olarak adlandırılmaktadır.

[68] La Politique Fiscale Dans Les Pays de L’OCDE, a.g.e, s. 68.

[69] Refonte de l’imposition de Revenus des Personnes Phisiques, a.g.e, s. 55.

[70] Refonte de l’imposition de Revenus des Personnes Phisiques, a.g.e, s. 57.

[71] L’Imposition des Familles Actives, OECD Publication No: 12, Paris, 2005, s. 22 ve 23.

[72] L’Imposition des Familles Actives, a.g.e, s. 23.