YIL: 8

SAYI: 89

MAYIS 2005

 

 

önceki

yazdır

 

 

 

 Dr. Aytekin FIRAT

 

 Mustafa MORTAŞ

 

 

  

ÇOKULUSLU İŞLETMELERİN YABANCI ÜLKEYE GİRİŞ YOLLARINDAN BİRİ: ORTAK YATIRIM (JOINT VENTURE)


 ÖZET

İşletmelerin uluslararası pazarlara giriş konusundaki kararları, işletmenin başarısını önemli ölçüde etkileyen stratejik kararlardır. Bu aşamada karar alındıktan sonra bu girişin ne tür bir örgüt yapısı ile sağlanabileceği sorunu ortaya çıkmaktadır.  İşletmeler için Uluslararası pazarlara giriş yöntemlerinden biri olan ortak yatırım üzerinde önemle durulmalıdır.

 Anahtar Kelime: Çokuluslu İşletme, Uluslararası Pazarlara Giriş, Ortak Yatırım

ABSTRACT

Decisions of organizations on entering the international markets are of strategic decisions that significantly affect the success of organizations. After taking the decision, at this stage, there appears a problem of what structure of organization is needed to ensure this entrance. It is important to lay stress on the joint venture that is one of the ways firms enter international markets.

Key words: Multinational Firm, Entrance to International Markets, Joint Venture.

1. GİRİŞ

Çokuluslulaşma işletmeler açısından kritik derecede önem taşıyan bir karardır. Bir işletmenin yurt dışında üretim ve/veya hizmet düşünebilmesi için belirli ölçüde uluslararası işletme deneyimine sahip olması gerekmektedir. Çokuluslu veya henüz çokuluslulaşma aşamasında olan şirketin vermek zorunda kaldığı kritik bazı kararları vardır. Bu kararlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir; Girilmek veya hizmet verilmek istenen pazar için üretim nerede yapılmalıdır? Bu pazara hizmet hangi yoldan verilmelidir? İhracaat ile mi? Tüm mülkiyeti ana şirkete ait olan bir şube vasıtasıyla mı, yoksa ortak yatırım (joint-venture) yoluyla mı?

İşletmeler uluslar arası pazarlara iki yolla girebilirler. Bunlar; yönetim faaliyetini gerektirmeyen ve yönetim faaliyetini gerektiren giriş yollarıdır. Bu yönetim faaliyetini gerektirmeyen giriş yolları; ihracat-ithalat faaliyetleri, hisse senedi yatırımı, lisans anlaşması ve franchising türlerinden oluşmaktadır. Diğer bir giriş yolu olan yönetim faaliyetini gerektiren giriş yolları ise; işletme satın almak, şube açmak ve ortak yatırım seçeneklerinden oluşmaktadır. Yönetim faaliyeti gerektiren giriş yollarından en çok kullanılan seçenek ise ortak yatırımdır. Bu çalışmada ortak yatırım kavramı ve faydaları üzerinde durulmuştur.

 

 

2. ÇOKULUSLU İŞLETMELER

Mal ve hizmetlerin uluslararası ticaretinin yapılmasının yeni bir olay olduğu söylenemez. Mal ve hizmetlerin ulusal sınırları arasında transferi binlerce yıldır süregelmektedir. Ne var ki, özellikle 2. Dünya Savaşı'nın sona ermesi ile uluslararası ticaret devrimi geçirmiş ve bu devrimin sonunda belki de 20. yy.'ın son yarısının en büyük ekonomik mucizesi doğmuştur: Çokuluslu İşletme[i].

Çokuluslu işletme deyimi iki veya daha fazla ülkede faaliyet gösteren şirketleri tanımlamak için kullanılmaktadır[ii]. Çokuluslu işletme, bir ana merkez ve bu merkeze bağlı olarak değişik ülkelerde faaliyet gösteren şubelerden oluşan bir bütündür. Burada dış ülkelerde yatırım yapan/faaliyet gösteren asıl (çekirdek) işletme "ana işletme" (parent company), yabancı ülkede edinilen işletme ise "yavru işletme" (subsidary), "yabancı sermaye işletmesi" veya "şube" adı verilmektedir. Ana şirketler şubelerin yönetimini denetlemekte ve adeta bir sinir sisteminin beyni gibi rol oynamaktadır[iii].

Çokuluslu işletmeler faaliyette bulunacakları ülkeyi seçmelerinde bazı kıstaslar olabilmektedir. Bu kıstaslardan bazıları; ekonomik ve teknolojik gelişimi, ekonomi ve maliye politikaları, altyapı yatırımlarının gelişmişliği, pazar büyüklüğü, doğal kaynaklar, serbest girişimciliğin teşvik edildiği dengeli ekonomik ve politik çevre, insan ve mülkiyet hakları, yasal düzenlemeler[iv] alınan kararları etkilemektedir.

 

3. ÇOKULUSLU İŞLETMELERİN YABANCI ÜLKEYE GİRİŞ YOLLARI

Çok uluslu işletmeler farklı ülkelere farklı stratejilerle girebilmektedirler. Bu stratejiler yabancı ülkelerdeki ürün talep durumu, Pazar potansiyeli veya farklı ülkelerde doğabileceği düşünülen yasal durumların ve risklerin farklılığına göre değişmektedir[v].  

Çokuluslu işletmelerin ülke dışı faaliyetlerinin bir kısmı yönetim faaliyetini gerektirirken bir kısmı da yönetim faaliyetini gerektirmeyebilir. Yönetim faaliyeti gerektirmeyen giriş yollarını dört başlık altında toplayabiliriz; İhracat-ithalat, hisse senedi yatırımı, lisans anlaşması ve franchising'dir. Yönetim faaliyetini gerektiren giriş yollarını ise üç başlık altında toplayabiliriz; Yabancı ülkede işletme satın almak, şube açmak ve ortak yatırım'dır. Bunları kısaca açıklayacak olursak:

a. Yönetim Faaliyetini Gerektirmeyen Giriş Yolları

§              İhracat-İthalat Faaliyetleri: Ülke dışında gösterilen faaliyet biçimlerinden en kolay ve basit olanı ihracat-ithalat faaliyetidir. Bu faaliyet şekli iki yönlü olmaktadır. İşletme kendi ülkesinde ürettiği ürünleri ülke dışında pazarlamakta ya da ülke dışında üretilen ürünleri ithal edip ülke içinde pazarlamaktadır.

İhracat ve ithalat faaliyetlerinde önemli olan iki özellik bulunmaktadır. Birincisi risklerin en az düzeyde olması, ikincisi işletmenin yönetim yapısında bir değişikliğe ihtiyaç duyulmamasıdır. Bunun yanı sıra bu faaliyetler yapılırken gümrük tarifeleri, kotalar gibi zorluklarla karşılaşabilmektedirler.

§              Hisse Senedi Yatırımı: Yönetim uygulaması gerektirmeyen bir diğer faaliyet şekli de hisse senedi yatırımıdır. Hukuki engellerin olmadığı ülkelerde bir işletmenin diğer bir ülkedeki işletme veya devlet kuruluşuna ait hisse senetlerini satın almasıdır. Bu faaliyet şekli işletmenin elinde bulunan sermaye fazlasını diğer ülkelerde, yüksek bir kar getirecek yerlere yatırarak sermaye karlılığını arttırmak için başvurduğu bir yoldur.

§              Lisans Anlaşması: Lisans anlaşmaları özellikle direkt yatırım mümkün olmadığı veya risklerin fazlalaştığı özellikle az gelişmiş ülkeler tarafından tercih edilmektedir. Çünkü lisans anlaşmaları teknoloji transferlerini kolaylaştıran bir araç olarak görülmektedir. Bunun yanı sıra yabancı işletmelerin ülkeye girişleri ve faaliyetlerini yasakladığı durumlarda lisans anlaşması yoluyla ülkeye girmek kolaylaşmaktadır.

§              Franchising: "Bir ticari işletmenin bir başka ticari işletmeye mallarını satma, mamulünü üretme, hizmetlerini sergileme veya ismini kullanma hakkını verdiği ticari ilişkiler içeren bir kavram"[vi] olarak karşımıza çıkmaktadır.

Franchising yoluyla yabancı pazarlara girmek isteyen ana işletmeler, hiç bir maddi yatırım yapmadan kendi isimlerini taşıyan işyerlerini oluşturabilmektedirler. Dolayısıyla franchising sistemiyle yabancı pazarlarda faaliyet göstermek daha kolay ve risksiz görünmektedir.

b. Yönetim Faaliyetini Gerektiren Giriş Yolları

Ø           İşletme Satın Almak: Günümüzde ekonomik ve finansal yönden güçlü olan çokuluslu işletmeler kararlarını maksimize etmek ve büyüyebilmek için ülke dışında faaliyet gösteren daha küçük işletmeleri veya daha önce çeşitli anlaşmalarla ilişkide bulundukları işletmeleri satın alma yoluna gidebilmektedirler. Satın alma faaliyeti bir işletmenin diğer bir işletmeyi veya işletmeleri tüm varlık ve borçlarıyla birlikte satın alması ya da satın almak istediği işletmenin yönetiminde kontrolü sağlamaya yetecek kadar iştirak payını da ele geçirmesi şeklinde açıklanabilmektedir[vii].

Satın alma sonucu işletme mülkiyetinin çokuluslu işletmenin eline geçmesi, yönetim serbestliği oluşturmaktadır. Bu da çokuluslu işletmelerin yönetim faaliyetlerinde alacakları kararlarda etkinlik sağlamaktadır.

Ø           Şube Açmak: Çokuluslu işletmelerin ülke dışındaki faaliyetlerinden bir diğeri de şube açmaktır. Söz konusu faaliyetin gerçekleştirilmesinde çokuluslu işletmelerin önem vermesi gereken konu mülkiyet stratejisinin belirlenmesidir. Çokuluslu işletmenin belirleyeceği mülkiyet stratejisi ile yönetim arasında direkt bir ilişki bulunmaktadır. Çünkü mülkiyet payı hissedarlar grubunun işletme üzerinde alacağı kararlarda etkili olmakta ve yönetim üzerinde bir baskı unsuru olarak ortaya çıkabilmektedir.

Ø           Ortak Yatırım: Çokuluslu işletmeler ülke dışında faaliyet gösterirken mülkiyetleri kendi ellerinde olup şube açma yolunu tercih etmektedirler. Ancak işletmelerin bu isteği her zaman gerçekleşmeyebilmektedir. Özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler çokuluslu işletmelerin yatırımlarında %100 mülkiyetin yabancı işletmeye ait olmasını istememektedirler. Bu durumda iş ortaklığı biçiminde faaliyet göstererek yabancı ülkeye girmek çokuluslu işletme açısından uygun bir yol olabilmektedir[viii]. Aynı şekilde Demirbağ, Mirza ve Weir de çalışmalarında çok uluslu işletmelerin uluslararası pazarlara giriş yollarında tam mülkiyet ve ya kısmi mülkiyete dayalı organizasyonların önemli bir yere sahip olduğunu belirterek ortak yatırım stratejisinin bu organizasyon türleri arasında yaygın olarak kullandıklarını belirtmektedirler[ix].

Diğer taraftan uluslararası rekabetin çoğaldığı günümüzde çokuluslu işletmeler açısından yabancı ülke pazarında tek başına faaliyet göstermek bir takım güçlükleri de beraberinde getirmektedir. Söz konusu güçlükler özellikle çokuluslu işletmenin faaliyet gösterdiği yabancı ülke pazarında karşılaşabileceği dış çevre faktörlerinden; teknoloji, ekonomik, sosyo-kültürel, politik vb. gibi bir veya birkaçının yaratacağı engellerdir.

 

4. ORTAK YATIRIM (JOINT VENTURE)

4.1. Ortak Yatırım Kavramı

Çokuluslu işletmelerin yabancı ülke pazarına girerken tercih ettikleri stratejik seçeneklerden biri olan ortak yatırım konusunda literatürde pek çok tanıma rastlamak mümkündür. Yalnız ortak yatırım ile stratejik ittifak kavramları birbirleri ile karıştırılmaktadır. Bu sebeple ortak yatırım tanımından önce stratejik ittifak tanımını yapmakta yarar vardır. İşletmeler arası stratejik ittifak, iki veya daha fazla işletmenin fiziksel ve insani kaynaklarını ortak amaçlar için bir araya getirmesi olarak tanımlanabilir. Stratejik ittifakları tanımlamaya yönelik diğer bir yaklaşım ise bir stratejik ittifakın eş anlı olarak şu karakterleri taşıması gerektiğini söylemektedir. Bunlar[x];

1.İki veya daha fazla işletme üzerinde anlaştıkları bir grup amacı gerçekleştirmek üzere bir araya gelecek, ancak birliğin oluşturulmasının akabinde bu işletmeler bağımsız kalacak,

2. Ortaklar ittifaka ilişkin verilmiş olan görevleri başarma ve bu başarımdan elde edilen faydalar üzerindeki kontrolü paylaşıyor olacak,

3. Ortaklar sürekli olarak ittifaka katkıda bulunuyor olacak.

Ortak yatırımı ise şu şekilde tanımlanmaktadır; Ortak yatırım ve ya girişim, bir çokuluslu şirket ile yerel şirket arasında üretim, finans, pazarlama ve faaliyetlerin yönetimi konularında yapılan bir ortaklık anlaşmasıdır[xi].

Ortak yatırım, bir ya da daha fazla değişik ülkeden işletmenin mülkiyetini birlikte üstlendiği bir işletmedir. Söz konusu tanımda ortak yatırım sonucunda oluşturulan işletme yeni kurulan bir işletme olabileceği gibi daha önceden kurulmuş bir kaç işletmenin mevcut bölümlerinin birleştirilmesi ile de kurulmuş olabilir.

“İki veya daha fazla şirketin bir araya gelerek belirli bir mamul/pazar alanında işbirliği yapmalarıyla ortaya çıkan bir oluşum”[xii] şeklinde tanımlanmaktadır.

Clutterbuck'a göre ise ortak yatırımı iki temel yapıda ele alınarak açıklanmıştır. Söz konusu yapılar; sözleşmeli ortak yatırım ile sermaye paylaşımlı ortak yatırımdır[xiii].

Sözleşmeli Ortak Yatırım (Contructual Joint Venture), iki ya da daha fazla özel işletmenin (veya özel işletme ile kamu işletmesinin) uzun dönem karıyla birlikte yatırım maliyetini de paylaştığı tipik bir ortaklık anlaşmasıdır.

Sermaye Katılımlı Ortak Yatırım (Equity Joint Venture), ise birden fazla organizasyon sahip olduğu bir işletmedir. İki ya da daha fazla özel işletme veya bir özel bir de kamu işletmesi tarafından bağlı işletme gibi kurulan genellikle ayrı bir işletmedir. Her ortağın, bağlı işletmede sahip olduğu pay ile orantılı olarak kar ve zararı paylaştığı hisse senedi bulunmaktadır.

Günümüz ekonomik ya da politik nedenlerle hayli yaygın olarak başvurulan ortak mülkiyetli yatırım ve iş kurma, bir dış ülkede yerel işletmeye ortak olarak katılma, yerel işletmenin esas işletmeden hisse alması veya yepyeni bir firma oluşturma gibi şekillerde gerçekleşebilir[xiv].

4.2. Ortak Yatırımı Etkileyen Çevresel Faktörler

Çokuluslu işletmelerin joint venture kararı verirken önemli üzerinde durması gereken konuların başında gidilecek ülkenin çevre faktörlerinin analiz edilmesi gelmektedir.

Söz konusu çevre faktörlerinden özellikle ekonomik, politik ve sosyo-kültürel faktörlerin analizi alınacak kararda etkili bir rol oynamaktadır. Bu faktörlerin yarattığı etki özellikle ortak yatırım uygulanmasında ve yönetiminde önemli olabilmektedir.

4.3. Ortak Yatırıma Gidilmesinde Çokuluslu İşletme, Yerel Ortak ve Yerel           Hükümet Açısından Temel Amaçları

Çokuluslu işletme açısından joint venture anlaşmasıyla hedeflenen amaçlar yerel ülke hükümeti ile ve yerel ortak açısından bazı farklılıklar göstermektedir[xv].

1. Çokuluslu İşletme Açısından Temel Amaçlar

Çokuluslu işletmeler ortak yatırım anlaşmasına girmekle bazı temel amaçlarını gerçekleştirmeyi isterler. Söz konusu bu amaçlar: yeni ve potansiyel olarak karlı pazarlara girmek, artan ekonomik riski yeni iş ortağıyla paylaşmak, yerel talepleri karşılamak ve kamulaştırma riskini azaltmak, yerel hükümetlerle iyi ilişkiler içinde bulunmak, örgütsel beceriyi birlikte kullanarak sinerjik faydalar sağlamaktır.

Çokuluslu işletmeler açısından bakıldığında Ortak Yatırım anlaşmaları (pazara diğer giriş yolları engellendiği durumlarda) sadece pazarlara girmek için kullanılan bir fırsat olmayıp aynı zamanda yabancı faaliyetler ile ilgili bazı ekonomik ve politik risklerin de azaltılmasında etkili olabilmektedir. Söz konusu bu riskler değişik faktörlere bağlı olabilmektedir. Bu faktörler arasında: İstikrarsız yerel hükümetler, para birimlerindeki dalgalanmalar, ev sahibi ülkede iletişim ve taşıma şartlarında sürekli olarak karşılaşılan zorluklardır.

Tüm bunların yanısıra, ev sahibi ülkelerin yabancı işletmelerin faaliyetleri için getirdiği sınırlamalar yerel ortak ile yapılan joint venture anlaşmaları ile en az düzeyde hissedebilmektedir. Örneğin, IBM şirketi, Brezilya'da lider durumda bulunan Gardau Grubu çelik şirketiyle ortak yatırım anlaşmasına giderek başarılı bir şekilde Brezilya veri işleme pazarına (data-processing market) girmeyi başarmıştır.

2. Yerel Ortak Açısından Temel Amaçlar

Ortak Yatırım anlaşmalarında konuya yerel ortağın amaçları açısından bakıldığında, yerel ortağın satın alması veya geliştirmesi son derece güç olan teknolojileri joint venture anlaşması sayesinde elde etmeyi amaçladığı görülmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkeleri ortak yatırım anlaşmasına götüren en önemli belki de tek sebep teknolojik açıdan üstün olan ülkeler ile yapılacak ortak yatırım anlaşmaları ile teknoloji transferini gerçekleştirmektir.

Bununla birlikte yerel ortak teknoloji transferi yanında, yabancı ortağın iyi tanınmış isim ve tescilli markaya sahip ürünlerini kullanma fırsatını da yakalayabilecektir. Tüm bunların yanısıra joint venture anlaşması sonucu üretilen ürünler sadece iç piyasada tüketilmekle kalmayacak aynı zamanda ihracat yapılmak suretiyle döviz kazancı da sağlayacaktır.

3. Yerel Ülke Hükümeti Açısından Temel Amaçlar

Konuya yerel hükümetin amaçları açısından bakıldığında başlıca amaçlarının: İstihdamı arttırmak, ithal ikamesi yaratmak, döviz tasarrufu sağlamak, teknoloji transferi gerçekleştirmek, yabancı sermaye kontrolünü sağlamak vb. olduğu görülmektedir. Yerel ülke hükümetince bu amaçlardan bazıları açık bir şekilde belirtilmediği halde bazıları yerel kanun ve düzenlemelerle açıkça belirtilmiştir.

Ortak yatırım anlaşmasıyla çokuluslu işletme, yerel ortak ve yerel ülke hükümetinin hedeflediği amaçları şekil 1'de görülmektedir.

 

 

Genel olarak joint venture anlaşmaları bu amaçlar çerçevesinde gerçekleştirilmek istenmektedir.

4.4. Ortak Yatırımda Stratejik Alternatifler

Çokuluslu işletmeler joint venture anlaşmasına giderken değişik stratejik alternatiflerden birini seçmek zorundadırlar. Çokuluslu işletmenin ortak yatırım anlaşmasına giderken seçeceği stratejik alternatif, sadece kendi amaçlarına ve çevre faktörlerinin etkisine bağlı olmayıp aynı zamanda ortağın amaçlarına da bağlıdır.

Killing bu konuda "katılım payı ve kontrol temeline göre üç tür stratejik alternatiften söz etmektedir". Sözkonusu alternatifler[xvi]:

­     Çokuluslu işletmenin yönetim hâkimiyetine sahip olduğu strateji biçimi,

­     Yönetim faaliyetlerinin ortaklaşa paylaşıldığı strateji biçimi,

­     Bağımsız ortak yatırım stratejisidir.

 

a. Çokuluslu İşletmenin Yönetim Hakimiyetine Sahip Olduğu Strateji Biçimi

Bu strateji büyük işletmelerde görev yapan fonksiyonel yöneticilerden birçoğunun seçtiği bir yöntem olup mülkiyetin baskın olan çokuluslu işletmenin elinde bulunduğu bağlı işletme fikrine dayanmaktadır. Bu tür stratejinin seçildiği ortak yatırım anlaşmalarında yönetim kurulu her iki işletmenin yöneticilerinden oluşmasına karşın joint venture ile ilgili alınan stratejik ve yönetsel kararların tümü baskın olan ortağın yönetim kurulu üyeleri tarafından verilmektedir. Çokuluslu işletme açısından bakıldığında bu strateji sadece yerel ülke hükümetinden gelen baskı sonucu yerel ortağın zorunlu olarak kabullendiği ya da etkin olmayan ortağın oldukça düşük bir finansal yatırım ve kabul edilebilir bir getiri oranı ile katılım ve paylaşımının söz konusu olduğu durumlarda uygulanan bir stratejidir.

b. Yönetim Faaliyetlerinin Ortaklaşa Paylaşıldığı Strateji Biçimi

Ortak yatırım stratejileri içerisinde en çok tercih edilenlerden biri olan bu tür stratejide ortaklar uzman oldukları konularda yönetime katılırlar. Örneğin bir işletme joint venture anlaşmasına sahip olduğu teknolojik beceriyle katılırken diğeri yerel pazar bilgisi ile katılmaktadır.

c. Bağımsız Ortak Yatırım Stratejisi

Ortak yatırımı oluşturan işletmelerin birbirlerine müdahale etme hakkının kısmen serbest olduğu strateji biçimidir. Teoride genellikle oluşturulan ortak yatırımlar bağımsız ve özerk olarak nitelense de, ortak yatırım ile ana işletme (çokuluslu işletme) arasında çok sayıda kaçınılmaz bağımlılıklar mevcuttur. Bunun dışında ana işletme ortak yatırıma özerklik ve serbestlik vererek, tamamen bağımsız bir işletme gibi geliştirilmesi konusunda da isteksiz davranmaktadırlar.

Ortak yatırım anlaşmasında katılım payı ve kontrol temeli esas alınarak yapılan stratejik alternatifler incelendikten sonra, ortak yatırım oluşturulmasında söz konusu olabilecek ortakların seçimi ile ilgili alternatiflerin incelenmesi gerekmektedir.

§                       Aynı ülkeden iki işletmenin birleşerek yabancı pazarda faaliyet göstermesi,

§                       Yabancı bir ülkeye ait işletme ile yerel bir işletmenin yerel ülke pazarında faaliyet göstermesi,

§                       Bir ülkeye ait kamu işletmesinin, bir başka ülke pazarındaki işletme ile faaliyete girmesi.

4.5. Ortak Yatırımın Faydaları

Çokuluslu işletmeler ortak yatırım anlaşmasına gitmekle bazı faydalar sağlamaktadır. Bu faydaların içinde en önemli olanları risk paylaşımı ile toplam yatırım miktarında görülen azalmalardır.

Sözkonusu faydaların yanı sıra aşağıda belirtilen faydaların varlığı da ortak yatırım anlaşmalarını cazip hale getirebilmektedir[xvii]:

·                      Üretim faktörlerinin maliyeti, taşıma maliyeti, vergiler, genel giderler gibi unsurların azaltılması gibi bir takım ekonomik faydalar söz konusu olabilmektedir.

·                      Ölçek ekonomilerinin yarattığı etkiden ötürü, üretim araştırma geliştirme faaliyetleri ile satış ve pazarlama-faaliyetlerinde artışlar görülebilmektedir.

·                      Ortakların sağlayacağı beceri ve uzmanlıklar sayesinde sinerjik faydalar sağlanabilmektedir.

·                      Değişik politik risklere karşı, yerel ortak ve hükümet tarafından sermaye, teminat altına alınabilmektedir.

·                      Yerel ortak, yabancı ülkeden gelen ortağa yerel hükümet yetkilileri ve kuruluşlarla olan ilişkilerinde faydalı olması için pazar ile ilgili önemli bilgileri vererek yardımcı olabilmektedir.

·                      Yerel kaynakların elde edilmesinde yabancı ortağa özel bir ayrıcalık sağlanabilmektedir.

4.6. Ortak Yatırımda Karşılaşılan Zorluklar

Ortak yatırımın yönetiminde ve uygulanmasında bazı zorluklarla karşılaşılabilinmektedir. Bu zorluklar genellikle söz konusu ortakların sahip oldukları yönetim ve organizasyon yapılarının farklılığından kaynaklanmaktadır. Ortaklar açısından zorluklara temel teşkil eden bu farklılıklar şekil 2'de gösterildiği gibi iki grup altında incelemek olasıdır.

 

 

 

 

 

Yukarıda ifade edilen farklılıklar oluşturan ortak yatırımın başarısını olumsuz yönde etkileyebilecektir. Ortak yatırımın başarısı ortak işletmelerin yönetsel ve organizasyonel farklılıklarını giderdikleri ölçüde artabilecektir.

 

5. GENEL DEĞERLENDİRME

Globalleşme sürecinde ticarette meydana gelen gelişmeler işletmelerin faaliyetleri sınırlarının ötesine kaydırmasına neden olmuştur. Bu da işletmelerin yabancı pazarlara girebilmek için çeşitli seçenekler kullanma zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır. Yabancı pazarlara giren her işletmenin çok uluslu işletme sayılamayacağı aşikârdır. Yüksel, ihracat yapan ve yabancı şube açma stratejilerini seçmiş olan işletmelerin her ne kadar çokuluslu işletme sayılabileceğini söylese de, eserinde bir işletmenin yavru şirket ve ortak yatırımda bulunmadıkça tam olarak çokuluslu şirket sayılamayacağını özellikle belirtmektedir[xviii].

Çokuluslu işletmelerin yabancı pazarlara girişte kullandığı seçeneklerden birini ortak yatırım oluşturmaktadır. Ortak yatırım ile yatırım yapan çokuluslu işletmeler ile yatırım yapılan yerel ülkeler teknoloji transferi, yeni pazarların elde edilmesi, büyüme, çeşitlendirme gibi kazançlar sağlamaktadırlar. Bunun yanısıra işletmeler ortaklığı oluştururken yönetimde ve organizasyon yapısında meydana çıkabilecek sorunlara dikkat etmeleri gerekmektedir. Bu sorunları iyi bir şekilde analiz ederek ortak yatırımın başarısı perçinlemelidir.

 


KAYNAKÇA

ARSLAN, İ.Kahraman (1996); “İşletme ve Pazarlama Yönetiminde Yeni Bir Sistem: Franchising”, Verimlilik Dergisi, Cilt: 25, Sayı 1.

DEMİRBAĞ, Mehmet, Hafiz MİRZA, David T. H. Wheir, (1995), “The Dynamics Of Joint Ventures In Turkey And The Role Of The Industrial Groups”, Management International Review, Special Issue, 1995.

KARATAŞ, Süleyman, (1996), Pazarlama Yönetimi Prensipleri, Veli Yayınları, İstanbul, s.218.

KILLING, J.P. (1992); “How To Make A Global Joint Venture Work”, Harward Business Review, Cilt: LX, Sayı: 3, May-June.

ÖREN, Resmigül (1993); “Çokuluslu İşletmeler ve Stratejileri”, Finans Dünyası Dergisi, Eylül.

ÖZALP, İnan (1987); “Çokuluslu İşletmelerin Az Gelişmiş Ülkelerdeki Joint Venture Stratejileri”, A.Ü., İ.İ.B.F.Dergisi, Cilt: V, Sayı: 1, Eskişehir.

ÖZALP, İnan (1995); Uluslararası İşletmecilik II, Anadolu Üniversitesi Yayınları No: 849, Eskişehir.

SEYİDOĞLU, Halil (1996); Uluslararası İktisat Teorisi Politikası ve Uygulama, 11. Baskı, Gizem Yayınları, İstanbul.

ŞAFAK, İsmail (1997); Çokuluslu İşletmelerde Nakit Yönetimi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir.

ŞİMŞEK, Şerif (2003); İşletme Bilimine Giriş, Yelken Basım Yayım, Konya.

YÜKSEL, Öznur, (1999), Uluslararası İşletme Yönetimi ve Türkiye Uygulamaları, Gazi Büro Kitabevi, Ankara.


[i] SHAPIRO, Alan C. (1992); Multinational Financial Management, Second Edition, Allyn And Bacon Inc., s.1.

[ii] ŞAFAK, İsmail (1997); Çokuluslu İşletmelerde Nakit Yönetimi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir, s.16.

[iii] SEYİDOĞLU, Halil (1996); Uluslararası İktisat Teorisi Politikası ve Uygulama, 11. Baskı, Gizem Yayınları, İstanbul, s.645.

[iv] ÖREN, Resmigül (1993); “Çokuluslu İşletmeler ve Stratejileri”, Finans Dünyası Dergisi, Eylül, s.81.

[v] YÜKSEL, Öznur, (1999), Uluslararası İşletme Yönetimi ve Türkiye Uygulamaları, Gazi Büro Kitabevi, Ankara, s.143.

[vi] ARSLAN, İ.Kahraman (1996); “İşletme ve Pazarlama Yönetiminde Yeni Bir Sistem: Franchising”, Verimlilik Dergisi, Cilt: 25, Sayı 1, s.7

[vii] ÖREN, Resmigül (1993); “Çokuluslu İşletmeler ve Stratejileri”, Finans Dünyası Dergisi, Eylül, s.81.

[viii] ÖZALP, İnan (1987); “Çokuluslu İşletmelerin Az Gelişmiş Ülkelerdeki Joint Venture Stratejileri”, A.Ü., İ.İ.B.F.Dergisi, Cilt: V, Sayı: 1, Eskişehir, s.8.

[ix] DEMİRBAĞ, Mehmet, Hafiz MİRZA, David T. H. Wheir, (1995), The Dynamics Of Joint Ventures In Turkey And The Role Of The Industrial Groups”, Management International Review, Special Issue, 1995, s.35-40.

[x] SAYILIR, Ali, (1999), “Gelişmekte Olan Ülkelerde Kurulan Uluslararası Çok Ortaklı Girişimlerde Bilgi Edinimi Ve Yerel Ortağa Yansıması”, D.E.Ü. Sos. Bil. Ens Dergisi, Cilt:1, Sayı:1, s.

[xi] YÜKSEL, Öznur, (1999), Uluslararası İşletme Yönetimi ve Türkiye Uygulamaları, Gazi Büro Kitabevi, Ankara, s.142.

[xii] ŞİMŞEK, Şerif (2003); İşletme Bilimine Giriş, Yelken Basım Yayım, Konya, s.75.

[xiii] ÖZALP, İnan (1995); Uluslararası İşletmecilik II, Anadolu Üniversitesi Yayınları No: 849, Eskişehir, s.38.

[xiv] KARATAŞ, Süleyman, (1996), Pazarlama Yönetimi Prensipleri, Veli Yayınları, İstanbul, s.218.

[xv] ÖZALP, İnan (1995); Uluslararası İşletmecilik II, Anadolu Üniversitesi Yayınları No: 849, Eskişehir, s.40.

[xvi] KILLING, J.P. (1992); How To Make A Global Joint Venture Work”, Harward Business Review, Cilt: LX, Sayı: 3, May-June, s.121-122.

[xvii] ÖZALP, İnan (1995); Uluslararası İşletmecilik II, Anadolu Üniversitesi Yayınları No: 849, Eskişehir, s.45.

[xviii] YÜKSEL, Öznur, (1999), Uluslararası İşletme Yönetimi ve Türkiye Uygulamaları, Gazi Büro Kitabevi, Ankara, s.141-143.