YIL: 8

SAYI: 86

ŞUBAT 2005

 

 

önceki

yazdır

 

 

 

 Av.Birant ESİNOĞLU

 

 

  

TANINMIŞ MARKALAR


Markaların korunmasını düzenleyen 556 sayılı kararname “tanınmış marka” kavramına özel bir ayrıcalık tanımaktadır. Aynı şekilde markaların uluslar arası korunmasını düzenleyen anlaşmalarda “tanınmış marka” kavramına özel statü tanırlar. Tanınmış markaların bu ayrıcalığı, son derece yerinde bir uygulamadır. Çünkü bir markanın gücü ve değeri onun tüketici nezdinde tanınmışlığına ve yaygınlığına bağlıdır. Onun ötesinde tanınmış markalara herhangi bir ayrıcalık tanınmadığında haksız rekabetin bir türü olan “marka sömürüsü”nün önüne geçilemez.

Tanınmış markalara hangi ayrıcalıklar verilmiştir?  Bir defa tanınmış markanın tescilli olduğu sınıfla sınırlı olmadan korumadan yararlanacağı kabul edilmiştir. Yani Coca-Cola içecekte tescilli olduğu halde başka sınıflardada başkaları tarafından kullanılamayacaktır. Halbuki bir marka tanınmış marka değilse sadece kendi sınıfında koruma sağlamaktadır. Tekstilde tescilli bir markayı gıda da almanın bir engeli yoktur. Oysa tekstilde tescilli marka, tanınmış bir marka ise onu hiçbir sınıfta tescil etmek mümkün değildir. Tanınmış markalara sağlanan diğer bir ayrıcalık, bir başka ülkede bu marka tescil edilse bile iptalinin istenebilmesidir. Örneğin Dünya’da tanınan bir marka Türkiye’de bir başkası tarafından alınmışsa Paris sözleşmesi gereğince asıl marka sahibi 5 yıl içinde dava açarak markasını geri alabilecektir. Tabii markasının “tanınmış marka” olduğunu kanıtlamak şartıyla. 

Tanınmış markalara ayrıcalık verilecektir, buna kimsenin bir itirazı olamaz. Fakat markanın tanınmışlığı nasıl belirlenecektir? İşte ana sorun budur. “Tanınmışlık” göreceli bir kavramdır.  Bir duruma göre tanınmış sayabilecek marka, bir başka duruma göre tanınmış sayılamayacaktır. Örneğin bir sektörde, bir bölgede, bir şehirde, bir ülkede yada tüm dünya’da tanınan markalar vardır. Bir bölgede tanınan markaya, yada bir şehirde tanınan, bilinen markaya bu özel ayrıcalıklardan yararlandırmak doğrumudur? Yada soruyu şöyle soralım hangi markalar tanınmış markadır? Bu sorunun yanıtı ne Türkiye’de nede Dünya’da kesin ve net bir şekilde verilebilmiş değildir. Tanınmış marka kriterleri ülkeden ülkeye, mahkemeden mahkemeye değişkenlik göstermektedir. Örneğin Amerikan Mahkemeleri reklam, ciro vs’nin yanında markanın tanınmış olup olmadığını tespit etmek için halk arasında anket bile yaptırmaktadır.  

Bu açıdan Türkiye’de durum nedir? 1995 yılında 556 sayılı kararnamenin yayınlanması ile birlikte bir çok firma mahkemeye gitti ve mahkeme kararı ile “tanınmış marka” haline geldi. Bu firmaların sayısı 200 civarında. Ne varki Yargıtay bu uygulamannın sağlıksız olduğuna karar verince mahkeme kararı ile tanınmış marka haline gelmenin önü kesilmiş oldu. Bu gelişme üzerine Türk Patent Enstitüsü tanınmış marka tespiti yapabilmek için bir kurul oluşturdu. Fakat bu kurulun çalışması mümkün olmadı. Çalışmasının mümkün olmamasının nedeni, tanınmış marka için sağlam ve kabul edilebilir kriterler belirleyememesinden kaynaklandı. Bilebildiğimiz kadarıyla bu çalışmalar ve enstitüye tanınmış marka olabilmek için müracaatlar devam ediyor. Kesin olan şey şu; Yargıtay önünü kesinceye kadar mahkemeden karar alan 200 firma tanınmış marka olarak işlem görmektedir. Bunun dışındaki firmalar için şimdilik bu olanaktan yararlanma imkanı bulunmuyor.

Bunun ötesinde yabancı firmaların markalarını geri alabilmek için Türk mahkemelerinde açılan onlarca dava bulunuyor. Bu firmalar açtıkları davalarda Paris Sözleşmesinden istifade ile markalarının Dünya’da ne kadar yaygın, ne kadar tanınmış olduğunu ispatlamaya çalışıyorlar. Bu konuda Yargıtay’ın uygulaması yerleşmiş gibi görünüyor ve şu kriterlere bakılıyor; Firmanın kuruluş tarihi, cirosu (büyüklüğü), reklam harcamaları, birden fazla ülkede faaliyet ve markanın tescil edilmiş bulunması vb. Yargıtay bir kararında tanınmış markayı şöyle tanımlıyor: ".......tanınmış markayı, bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı,müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından reflesk halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak tarif etmek mümkündür." (11.HD.13.3.1998 E.1997/5647, K.1998/1704)

Mahkemeler önlerine gelen işlerde bu incelemenin sonucuna göre Türkiye’de başkası adına tescilli markayı iptal edip asıl sahibi olan yabancı firmaya vermektedir.