![]() |
|||||
|
İ. Hamit HANCI1, c Murat B. ALKANAT2 , c E. Özgür
AKTAŞ3
1-Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nda Doçent
Doktor Anketi yapan tüzel kişilik “Çocuk Platformu” ‘nun “Çocuk Suçluluğu Grubu”. ÖZET 1997 yılı içinde Çocuk Platformu Çocuk Suçluluğu Grubu'nun İzmir ilindeki ilk ve orta dereceli okullarda eğitmen olarak çalışanlarla yaptıkları toplantılar sırasında çocuk suçluluğu hakkındaki görüşlerini öğrenmek amacıyla hazırlanan 11 sorudan oluşan anket formları verilerek yanıtlamaları istenmiştir. Ankete katılan toplam 241 eğitmenin 88'i (%36.5) çeşitli branş eğitmeni, 113'ü (%46.9) sınıf eğitmeni, 25'i (%10.4) rehberlik eğitmeni 15'I (%6.2) diğer alanlarda çalışan veya çalıştığı yeri anket formunda belirtmeyen eğitmenlerdir. Ankete katılan gruptan 61 (%25.3) kişi çocuk tanımının 15 yaşına kadar kabulünü, 174'ü (%72.2) suç işleyen çocuğun ileride de suç işleme eğiliminde olmayacağı yanıtını vererek suça iten nedenlerin başında parçalanmış veya dağılmış aile yapısı, eğitim yetersizliği ve kötü arkadaş çevresinin geldiğini belirtmişlerdir. Eğitmenlerin çocuk suçluluğu alanında yeterli bilgi sahibi olmadıkları, gerek eğitimleri gerekse meslek içi seminerler ile bilgilendirmelerinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır.
GİRİŞ VE AMAÇ Suç toplumların yüzyıllardan beri korku ile karışık ilgilerini yönelttikleri, nedenlerini araştırıp karşı önlemler almaya çalıştıkları toplumsal bir sorundur. Çocuk suçluluğu ise suç işleyen çocukların kendilerine, ailelerine, suçu işledikleri kişilere, yöreye ve topluma zarar veren çok önemli bir toplumsal sorundur. Yasaların cezalandırdığı her eylem suç olarak tanımlanmasına rağmen çocuklar tarafından işlenen suçların tür ve neden olarak erişkinlerden farklılık göstermesi nedeniyle çocuk suçluluğu bu kadar basit olarak değerlendirilemez (1,2,3,4,5,6,7,8). Zihinsel, fiziksel ve ruhsal yönden tam bir olgunluğa erişmemiş toplumsal rol ve görevlerini öğrenmekte olan çocuk gelişim süreci içinde toplumsallaşır ve çevreye uyum sağlar. Bu gelişim sürecinde hemen hemen tüm çocuklar küçük suçlar işlerler. Çocuk suçluluğunun erişkin suçluluğundan önemli bir farkı da hızlı bedensel ve psikolojik gelişmelerin ve impuls kontrolünün yetersiz olduğu ergenlik dönemine rastlamasıdır (1,2,6,7,8). Çocukları suça iten nedenler arasında kalıtsal etkenler arasında kalıtsal etkenler ve beden kusurları gibi faktörler sayılsa da daha çok çevre faktörlerinin etkili olduğu belirtilmektedir. Sevgi yoksunluğu, yanlış ve eksik eğitim, baskıcı disiplin yöntemleri, istismar, iç ve dış göçler sonucu oluşan kültür çatışmaları, gelenek ve görenekler, ekonomik bunalımlar, parçalanmış aile yapısı, ailede suçlu birey örneği olması, kitle iletişim araçlarındaki şiddet ve suçlarla dolu programlar çocuğu suça iten nedenler arasında sayılabilir (1,2,3,4,5,6,7,8,9,10,11,12,13,14, 15,16,1718). Çalışmamızda İzmir'de değişik eğitim kurumlarında görevli eğitmenlerin çocuk suçluluğu hakkındaki görüşlerini araştırmak amaçlanmıştır. MATERYAL VE METOD Çocuk Platformu Çocuk Suçluluğu Grubu'nun 1997 yılı içinde İzmir'de ilk ve orta dereceli okullarda görev yapan eğitmenlerle yaptığı toplantılar sırasında eğitmenlere toplan 11 sorudan oluşan bir anket formu verilmiş ve cevaplamaları istenmiştir. 5 bölümden oluşan anket formunda çocuğun tanımı, suç nedenleri, önleme yolları, eğitmenlerin çevrelerinde rastladıkları suç türleri, yargılama ve cezalandırma ile ilgili sorular yer almıştır. Bazı sorulara birden fazla (en önemli 3 tanesi gibi) cevap verilebilmektedir. Ankete katılan 241 eğitmenin yanıtladığı anket formları kodlanarak IBM uyumlu bir bilgisayara yüklenip alınan sonuçlar değerlendirilmiştir. BULGULAR Ankete katılan eğitmenlerin 119'u erkek (%49.4), 119'u kadındır (%49.4). 3 eğitmen (%1.3) anket formuna cinsiyetini işaretlememiştir. Ankete katılan grubun ortalama yaşı 38.55'tir. Ortalama yaş erkeklerde 40.75, kadınlarda 36.26 olarak bulunmuştur. Ortalama hizmet süresi 15.57 yıldır. Öğretmenler çalşıştıkları branşlara göre değerlendirildiğinde, 88'i (%36.5) orta dereceli okullarda branş öğretmeni, 113'ü (%46.9) ilkokul sınıf öğretmeni, 25'i (%10.4) rehberlik ve danışmanlık öğretmeni, 15'i (%6.2) ise diğer dallardan olan veya anketi boş bırakan eğitmenlerdir. Bir birey kaç yaşına kadar çocuk kabul edilmelidir? sorusuna verilen yanıtlar değerlendirildiğinde 61 eğitmen (%25.3) 15 yaş yanıtını vermiştir. Eğitmenlerden sadece 70'i (%29.1) soruyu doğru yanıtlamışlardır (Birleşmiş Milletler Çocuklara Dair Sözleşme'ye göre birey 18 yaşa kadar çocuk kabul edilmektedir). Bu soruya verilen yanıtların dağılımı Tablo 1'de sunulmuştur. "Çocukken suç işleyen birey ileride suç işlemeye devam edecekmidir?" sorusuna eğitmenlerin 174'ü hayır (%72.7), 22'si evet (%9.1), 32'si (%13.3) bilmiyorum yanıtını verirken 13 form (%5.4) boş bırakılmıştır. Çocuğu suça iten nedenlerden en önemli 3 tanesini belirtmeleri istendiğinde eğitmenlerin 157'si (%65.2) parçalanmış veya dağılmış aile yapısını, 153'ü (%63.5) eğitim yetersizliğini, 126'sı (%52.3) kötü arkadaş çevresini neden olarak göstermiştir. Bu soruya verilen yanıtların dağılımları Tablo 2'de sunulmuştur. Eğitmenlere çocuğun suça yönelmesini önlemede etkili olabilecek yöntemler konusundaki görüşleri sorulduğunda 220 (%91.7) eğitmen aile ve toplumun eğitiminin arttırılması, 176 (%73.0) eğitmen zorunlu, parasız ve kesintisiz eğitim sağlanması, 152 (%63.0) eğitmen korunmaya muhtaç çocukların devlet korumasına alınması yanıtlarını vermişlerdir. Bu soruya verilen yanıtların dağılımları Tablo 3'te sunulmuştur. Eğitmenler son 1 yılda okullarında toplam 27 (%11.2) öğrencileri hakkında adli makamlarca koğuşturma açıldığını belirtmişlerdir. Bu olgulardan 17'sinin hırsızlık (%63.0), 4'ünün darp(%14.8), 4'ünün cinsel suçlar (%14.8), 1'inin de (%3.7) telefon veya mektupla rahatsızlık suçları nedeni ile koğuşturmaya uğradığı belirtilmiştir. "Bir çocuk kaç yaşından sonra yargılanmalıdır?" sorusuna verilen yanıtlar değerlendirildiğinde en çok 18 yaş yanıtı verilmiştir (107 kişi, %44.4). Bu soruya verilen yanıtların dağılımları Tablo 4'de sunulmuştur. Suçlu çocukların işledikleri suçların cezalarını nerede çekmeleri gerektiği sorulduğunda verilen yanıtların Tablo 5'te gösterilmiştir. Çocuklara verilecek cezalarda erişkinlere göre indirim uygulanmalı mıdır? sorusuna 224 eğitmen evet yanıtını verirken (%0.93), 13 (%5.4) eğitmen indirim yapılmamalı yanıtını vermiş, 4 form boş bırakılmıştır. "Çocuklar cezalarını çekerken topluma kazandırılmaları için nasıl bir hizmet sunulmalıdır?" sorusuna Eğitmenlerin 193'ü (%80.1) çocuk eğitimine devam etmeli, 196'sı (%81.3) psikolojik destek verilmeli, 129'u (%53.5) mesleki alanlara yöneltilmeli, 174'ü (%72.2) spor ve sanata yöneltilmeli yanıtını vermişlerdir. 1 eğitmen ailenin çocuk psikiatrisi konusunda bilgilendirilmesinin uygun olacağını belirtmiştir. Haklarında cezai yaptırım uygulanan çocukları cezadan sonra yeniden topluma kazandırılmaları konusunda ne yapmak gerektiği sorulduğunda eğitmenlerin 122'si (%50.6) yeteneklerine uygun spor veya sanat alanlarına yöneltilmeleri, 121'i (%50.2) eğitimine başka bir okulda devam etmesini, 34'ü (%14.1) işe yerleştirilmesini, 30'u da (%12.5) eğitimine kendi okulunda devam etmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Tablo 1: Bir birey kaç yaşına kadar çocuk kabul edilmelidir? sorusuna verilen yanıtların dağılımı.
Tablo 2: Çocuğu suça iten nedenler en önemli 3 tanesi nelerdir? sorusuna verilen cevapların dağılımı.
Tablo 3: Çocuğun suça yönelmesini
önlemede etkili olabilecek yöntemler nelerdir?
Tablo 4: "Bir çocuk kaç yaşından sonra yargılanmalıdır?" sorusuna verilen yanıtların dağılımı
Tablo 5: Çocuların işledikleri suça
göre cezalarını nerede çekmeleri gerekir? sorusuna verilen cevapların dağılımı.
TARTIŞMA VE SONUÇ: Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'ye göre 18 yaşını doldurana kadar herkes çocuk kabul edilmektedir (1,19). Bu sözleşme Türkiye Cumhuriyeti tarafından 1990'da imzalanmış, 1994'te T.B.M.M. tarafından onaylanmıştır. Anayasanın 90/5. maddesine göre "Usulüne göre yürürlüğe konmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir". Bu maddeye göre imzalanan bu sözleşme iç hukuk düzenine dahil olmuştur (1,19). Ankete katılan eğitmenlerin sadece %29.1'inin 18 yaşa kadar herkesin çocuk kabul edildiğini bilmesi ve diğerlerinin (%70.9) bu konuyu tam olarak bilememeleri düşündürücüdür. Eğitmenlerin çoğunluğunun çocuğun suç işlemesinde en büyük etkenin kötü bir aile ve arkadaş çevresi ile eğitim yetersizliği konusunda hemfikir oldukları göze çarpmaktadır. Bu sırayı çarpık kentleşme, gecekondulaşma ve göçlerin neden olduğu kültür çatışması takip etmektedir. Bu, çevre faktörlerinin çocuk suçluğunda etkili olduğunu belirten yayınlarla uyumludur (1,2,3,4,5,6,7,8, 9,10,11,12,13,14,15,16,17,18) ve eğitmenlerin bu konunun farkında olduklarını göstermektedir. Ama yine de çocuğun kalıtımsal olarak suça yatkın olduğunun 51 kişi (%21.2) tarafından belirtilmesi bazı bilgilerin tam oturmadığını göstermektedir. Eğitmenler suçun önlenmesinde aile ve toplum eğitiminin arttırılması, zorunlu ve parasız eğitim sağlanması, korunmaya muhtaç çocukların devlet korumasına alınmasını önererek suça neden olan etkenler konusunda verdikleri yanıtlara uygun öneriler getirmişlerdir. Ankete katılan eğitmenlerin okullarında suçla karşılaşma oranı %11.2'dir. Bir çocuğun kaç yaşından sonra yargılanabileceği sorusuna eğitmenlerin sadece %3.7'si doğru yanıt vermiştir. Gerek T.C.K, gerekse Çocuk Mahkemeleri İle İlgili Yasa'ya göre 11 yaşını doldurmayan çocuklar hakkında koğuşturma yapılamaz ve ceza verilemez(1,2,19). Eğitmenlerin çocuklarla ilgili cezai yasal düzenlemeler hakkında yeterince aydınlatılmadıkları görülmüştür. Gerek mala, gerekse cana yönelik suçlara verilecek cezalar konusunda eğitmenlerin çoğunlukla ıslahevi'ni önerdikleri görülmüştür. Gerçekte suç işleyen çocukların %75'i kalıcı suçlu haline gelmemektedir (20). Ankete katılan eğitmenlerin de %72'si çocukken suç işleyen bireylerin ileride de suç işlemeye devam etmeyecekleri görüşündedirler. O halde en azından hırsızlık, mala zarar verme gibi basit suçlarda bu çocukları yeni ve daha organize suçlar öğrenebilecekleri Islahevi yerine devlet denetimindeki gözetim evlerine yerleştirilmesi ya da koruyucu aile kavramının halka anlatılarak çocukların bu aileler yanında denetlenmesi daha sağlıklı olacaktır. Çocukların cezalarını çekerken topluma kazandırılmaları için verilecek hizmetlere öneri olarak sırayla eğitim, psikolojik destek, mesleki alana yönlendirme ile spor ve sanata yönlendirme gelmiştir. Ceza sonrası rehabilitasyonda da yeteneklerine uygun spor ve sanat alanlarına yönlendirilmeleri ve eğitimlerine başka bir okulda devam etmeleri önerileri ile karşılaşılmıştır. Eğitmenlerin %14'ü çocukların işe yerleştirilmelerini önermiştir, ancak bu çocukların genç yaşta işe girmeleri yeni sorunlar doğurabilecektir. Sonuç olarak eğitmenlerin çocuk suçluluğu alanında yasal düzenleme, çocuk psikolojisi, suç işleyen çocuğun rehabilitasyonu ve suça neden olan etkenler konusunda yeterli bilgi sahibi olmadıkları, gerek eğitimleri sırasında, gerekse meslek içi eğitim programları ile bilgilendirilmelerinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır. İ.
Hamit Hancı KAYNAKLAR 1- Hancı İH. Çocuk Suçluluğu, Adli
Psikiatri içinde, İntertıp, 1997, İzmir. |