YIL: 1
SAYI: 1
OCAK 1998
 

önceki

yazdır

 
 Atilla İNAN
 
YILLARA YAYGIN İNŞAAT VE ONARIM İŞLERİNDE FAİZ GELİRLERİNİN VERGİLENDİRİLMESİ

            A-YASAL MEVZUAT: 
            Vergilendrimede dönemsellik ilkesi vergi sistemimizin temel özelliklerinden birini oluştutur. Dönem olarak yıl ya da takvim yılı esas alınır. Bu durum, hem gelir vergisi hem kurumlar vergisi açısından aynıdır. 

            G.V.K.'nun 1 inci maddesinde yıllık olma ilkesi "gelir bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği tasarruf veya harcamasına kaynak teşkil eden her türlü kazanç ve iratların safi tutarıdır" şeklinde ifade edilmiştir. Aynı şekilde Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 13 üncü maddesine göre; kurumlar vergisi bir hesap dönemi içinde elde edilen safi kurum kazancı üzerinden hesaplanır. Bu ilke V.U.K.nun 174 üncü maddesinde de yinelenmiş olup, vergi dönemin normal koşullarda takvim yılı olduğu gösterilmiştir. 

            Ancak yıllara sari inşaat ve onarım işlerinde bu ilkeye istisna getirilmiş bulunmaktadır. Bir başka deyişle birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarım işlerinde takvim yılı yerine işin bitimi esas alınmıştır. Buna göre söz konusu inşaat ve onarım işlerine ait gelirler ve giderler diğer işlerden ayrı bir hesapta izlenecek, ortak genel giderler G.V.K.'nda yer alan ilkelere göre dağıtılacak, kar veya zarar işin bittiği yıl kesin olarak tespit edilecektir. Dolayısıyla işin bittiği yılın geliri olarak o yıla ait beyannamede gösterilecektir. 

            B- İSTİHKAK GELİRLERİ NEDENİYLE ELDE EDİLEN FAİZİN BEYAN EDİLECEĞİ DÖNEM: 
            G.V.K.nun 42. maddesinde "Birden fazla takvim yılına sirayet esen inşaat ve onarma işlerinde kar veya zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılarak mezkur yıl beyannamesinde gösterilir. Mükellefler bu madde kapsamına giren hallerde her inşaat ve onarım işinin hasılat ve giderlerini ayrı defterlerde veya tutmakta oldukları defterlerin ayrı sayfalarında göstermeye ve düzenleyecekleri beyannameleri işlerin ikmal edildiği takvim yılını takip eden Mart ayı sonuna kadar vermeye mecburdurlar." hükmü yer almaktadır. Bu hüküm doğrultusunda yıllara yaygın inşaat ve onarım işleri dolayısı ile alınan istihkaklarının çeşitli şekillerde değerlendirilmesiyle elde edilen faiz gelirinin; yıllara yaygın inşaat ve onarım işinin bir parçası şeklinde nitelendirilerek işin bittiği yılın geliri olarak mı yoksa faizin elde edildiği yılın geliri olarak mı vergilendirileceği, mali literatürde tartışılan konulardan biri olmuştur. 

            Yasada yıllara yaygın inşaat ve onarım işinin hasılat ve giderlerini ayrı bir defterde tutma olanağı verilmişken bu her türlü hasılatı kapsamına alır mı? Yazımızda bu konuya açıklık getirilmeye çalışılacaktır. 

            YSİO işleri yapanlara istihkak bedellerinin ödenmesi ile istihkak sahibinin kasasında bir nakit fazlası oluşmaktadır. İstihkak sahipleri çoğunlukla bu paraları gerek değerini lorumak ve gerekse gelir elde etmek amacıyla çeşitli yatırım araçlarına (banka mevduatı, repo devlet tahvili, hazine bonosu vb.) değerlendirmektedirler. Bu şekilde elde edilen faiz gelirlerinin hangi yıl kazancı sayılıp vergilendirileceği konusunda iki ayrı görüş vardır. 

            1) Birinci Görüş: Faizin İşin Bitiminde Vergilendirilmesi Gerektiği; 
            Bu konuda ileri sürülen görüşlerin ilki bu şekilde elde edilen faiz gelirlerinin YSİO işinin bir parçası olduğu ve dolayısıyla iş bitiminde vergilendirilmesi gerektiği yönündedir. Danıştay'ın bu görüşü destekleyici 8.6.1994 tarih ve E.1994/581, K.1994/3495 sayılı kararı bulunmaktadır. 

            2) İkinci Görüş: Faizin elde Edildiği Yılın Geliri Sayılması Gerektiği; 
            İleri sürülen ikinci görüş ise bu şekilde elde edilen faiz gelirlerinin YSİO işinin bir parçası olmadığı ve bu gelirlerin elde edildiği yılın geliri olarak beyan edilip vergilendirilmesi gerektiğidir. Bizim de katıldığımız MAliye Bakanlığının 24.12.1984 tarih ve 22123 sayılı muktezası bu doğrultudadır. Söz konusu muktezada; "....inşaatını taahhüt eden şirketinizin bu işten elde ettiği istihkaklarını bankalarda mevduat hesaplarında tutması nedeniyle yıl sonunda şirketiniz adına tahakkuk ettirilen faizlerin o yılın kazancı olarak mı, yoksa inşaatın bittiği yılın kazancı olarak mı beyan edileceğinin bildirilmesi istenilmektedir. 

            1. 5422 sayılı kurumlar Vergisi Kanunun 13. Maddesinde vergiye tabi safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. gelir Vergisis Kanununun 38. Maddesinde "bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet fark" olarak tanımlanmıştır. 

            Bu durumda anılan inşaat işi dolayısıyla şirketinizce anılan istihkakların bankalara mevduat olarak yatırılması sonucu elde edilen faizler şirketinizin o yıla ilişkin öz sermayesini artıracağından inşaat işi ile ilişkilendirilmeksizin faizlerin elde edildiği yılın kar-zarar hesaplarına intikal ettirilmesi gerekir. 

            2. Dilekçenizde, faiz gelirlerinin ayrı bir organizasyon kurulmadan elde edildiği, dolayısıyla inşaat işinin bütününden ayrılmasınının mümkün olmadığı belirtilmektedir. 

            Bankalarda muhafaza edilen nakdi mevcudun karşılığı olarak şirketiniz adına tahakkuk ettirilen veya ödenen faizlerin, muhasebe tekniği açısından ayrı hesaplarda izlenmesi gerekmektedir. Banka dekontlarından da faiz gelirlerinin kesin olarak tespitinin mümkün olduğu, dolayısıyla ayrı bir organizasyona gerek bulunmadığı açıktır. Öte yandan sözkonusu faiz gelirlerinin kaynağı ne olursa olsun (kaynağı kredi olan nakit karşılığı elde edilen faiz geliri de dahil) aynı yıl kazancı olarak beyanı gerekmektedir. 

            3. İnşaat işi için alınan kredi faizlerinin yıllık zarar unsuru olarak beyanının sözkonusu olmadığı, aynı gerekçeyle faiz gelirlerinin de yıllık olarak beyanının düşülmemesi gerektiği konusuna gelince; 

            Bilindiği üzere, inşaat işi için alınan kredi faizleri inşaat maliyetinin bir unsurudur. Kaldı ki alınan krredi karşılığı ödenen faizler karşı kurumda o yılın geliri olarak beyan edilmekte ve vergilendirilmektedir. Şirketinizce alınan faiz gelirleri ise ödemeyi yapan banka tarafından aynı yılda gider yazılmakta, buna karşılık şirketinizce gelir yazılması inşaatın bitimine ertelenmektedir. Bu durum gelirin yıllık olması ilkesine aykırıdır. Çünkü faiz geliri özsermayenin bir unsurudur. 

            Nitekim, vergi kanunlarımıza göre; yıllara yaygın inşaat işi yapan bir kurum, inşaat için satın aldığı bazı malzemeyi veya inşaat işinde kullandığı bazı makinaları iş bitiminden önce satması halinde, bu satımdan elde ettiği karı (veya zararı) o yılın kazancı olarak beyan etmek zorundadır. 

            Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; şirketinizin adına tahakkuk ettirilen sözkonusu faiz gelirlerinin aynı yılın kazancı olarak beyanı gerekir. " denilmektedir. 

            C- SONUÇ: 
            Görüldüğü gibi, vergi idaresinin bu konudaki görüşü, faiz gelirlerinin elde edildiği yılın kazancı olarak vergilendirilmesi gerektiği şeklindedir. 

                                                                                                            Atilla İNAN 
                                                                                              Sayıştay Uzman Denetçisi 
                                                                                                                (YMM)