|
|||||
|
TARIMSAL GÖSTERGELER AÇISINDAN AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE KARŞILAŞTIRMASI |
ÖZET
Bu çalışmada 14 temel tarımsal gösterge çerçevesinde Avrupa Birliği ve Türkiye’nin karşılaştırmalı olarak analizi yapılmıştır. Karşılaştırmalar yapılırken AB’nin eski üyeleri AB-15 ve 1 Mayıs 2004’de AB’ye yeni üye olan 10 ülke ve 1 Ocak 2007’de üye olan 2 ülke AB-12 olarak tanımlanmıştır. Temel tarımsal göstergeler AB-27 bazında da değerlendirilmiştir. Çalışmanın verileri oluşturulurken 2011 ve önceki yıllara ait FAO (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü) ve Dünya Bankası raporlarından yararlanılmıştır.
Anahtar kelimler: Tarım, Tarım Ekonomisi, Avrupa Birliği, Türkiye
COMPARASION OF EUROPEAN UNION AND TURKEY IN TERMS OF AGRICULTURAL INDICATORS
ABSTRACT
In this study, European Union and Turkey comparatively analysed according to 14 fundamental agricultural indicators. During comparasions, EU’s old members are defined as “EU-15” and the countries which joined at May 1, 2004 and January 1, 2007 are “ EU-12”. Main agricultural indicators evaluated as “ EU-27”. During data gathering of the study, FAO (Food and Agriculture Organization) and World Bank Reports for 2011 and previous years are used.
Keywords: Agriculture, Agricultural Economics, European Union, Turkey
1. GİRİŞ
Türkiye’de tarım sektörünün ağırlığı uzun yıllar devam etmiş, ancak son yıllarda sanayi ve hizmetler sektörlerinin ön plana çıkması nedeniyle nispi önemi azalmıştır. 2002 yılında tarımsal katma değerin Gayri Safi Yurtiçi Hasıladaki payı % 13.1 ve tarımsal nüfus / toplam nüfus oranı % 34,0 düzeyinde iken (Food and Agriculture Organization [FAO], 2004) 2010 yılı itibarıyla tarımsal katma değerin Gayri Safi Yurtiçi Hasıladaki payı % 9,6 ve tarımsal nüfus / toplam nüfus oranı % 19,3 düzeyine düşmüştür (http://www.fao.org). Ancak sektörün nispi önemindeki azalmaya rağmen, ülkemizin değişen dünya koşullarının yarattığı çeşitli fırsatlardan yararlanabilmesi ve AB üyelik sürecinin etkinliği açılarından bu değerlerin oldukça yüksek olduğu ifade edilebilir.
Tarım sektörünün bu yapısı, geçmişte uygulanan tarımsal politikaların izlerini taşımakta ve gerek Gayri Safi Yurtiçi Hasılada gerekse toplam nüfus içinde tarımın payının oldukça yüksek düzeylerde olması diğer tarımsal göstergelere de yansımaktadır.
Dünyada artan nüfusun beslenme ihtiyacının karşılanması ve gıda güvenliği açısından stratejik konumda bulunan tarım sektörü, bütün ülkelerde desteklenen bir sektör niteliğindedir. 2009 yılında OECD bölgesinde üreticilere verilen destek tutarın 252,5 milyar $, AB-27’de 120,8 milyar $ ve Türkiye’de 22,6 milyar $ olduğu dikkate alındığında, tarımsal destek için ayrılan kaynağın büyüklüğü ortaya çıkmaktadır (Organization for Economic Co-operation and Development [OECD], 2010). Ancak girdi ve ürüne bağlı mevcut destekleme yapısından kaynaklanan; yurtiçi üretimin teşvik edilmesi, ticaret çarpıklıkları, tarımsal malların fiyatlarının dünya fiyatlarından kopması, vergi mükelleflerine yüklenen maliyetler ve çevre üzerinde yaratılan olumsuz etkiler nedeniyle rekabetçi satıcıların cezalandırılması gibi sonuçlar birçok ülkede tarıma verilen desteğin etkinliğinin sorgulanmasına yol açmakta ve bu alanda çeşitli reform projeleri gündeme getirilmektedir. Ayrıca Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kuralları (http:// www.wto.org) nedeniyle gelecekte tarıma verilen desteklerin yüksek boyutlarıyla devam edemeyeceği de öngörülebilir.
Bu çerçevede değişen uluslar arası koşullar ve ticaret kuralları, ülkeleri tarım sektörleri açısından yeniden düşünmeye ve reformist yaklaşımlar geliştirmeye zorlamaktadır. Ülkemiz açısından bu genel eğilim yanında, 17 Aralık 2004 Brüksel kararları doğrultusunda AB’ne üyelik için müzakere tarihi alınması da tarım sektörü ile ilgili yaklaşım değişikliğini zorlayan diğer önemli faktördür. Tarım sektörü açısından bu yaklaşım değişikliği öncelikle yıllardır beklenen Tarım Kanunu’nun da içinde olduğu, Tarımda Yapısal Değişim ve Dönüşüm döneminin önünü açan 13 temel Kanunun yayımlanması ve 21 Kanun’da da değişiklik yapılması ile başlamış görünmektedir (http://www.tarım.gov.tr).
Bu çalışmada; bazı tarımsal göstergeler açısından AB üyesi ülkeler ile Türkiye karşılaştırmalı olarak ele alınacak, AB ile ülkemiz arasındaki temel tarımsal farklılıklar ortaya konacak ve bazı önerilerde bulunulacaktır. Karşılaştırmalar yapılırken AB’nin eski üyeleri AB-15 ve 1 Mayıs 2004’de AB’ye yeni üye olan 10 ülke ve 1 Ocak 2007’de üye olan 2 ülke AB-12 olarak dikkate alınacaktır. Tarımsal göstergeler AB-27 bazında da değerlendirilecektir (http://epp.eurostat.ec.europa.eu). Karşılaştırmaların aynı tarih ve tarımsal gösterge tanımları bazında yapılabilmesi amacıyla çalışmanın verileri oluşturulurken, FAO (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü ) ve Dünya Bankasının 2011 yılı ve öncesinde yayınladığı istatistiklerden yararlanılmıştır.
2. NÜFUS, TARIMSAL NÜFUS, AKTİF TARIMSAL NÜFUS VE TARIMSAL KATMA DEĞER
Türkiye ve AB’nin nüfus, tarımsal nüfus/toplam nüfus, tarımsal aktif nüfus ve tarımsal katma değer göstergeleri Tablo 1’de verilmiştir. 2011 verilerine göre; 398.4 milyon olan AB-15 nüfusu, AB-12 genişlemesi nedeniyle 103.4 milyon artışla toplam 501.8 milyon nüfus (AB-27) değerine ulaşmıştır. 2011 yılı Türkiye nüfusunun 73.6 milyon olduğu dikkate alınırsa, ülkemiz nüfusunun AB-27 nüfus değerinin yaklaşık % 14.6’sına karşılık geldiği görülebilir. Ayrıca 2030 yılında ülkemiz nüfusunun AB-27 toplam nüfus değerinin % 16,8’ine karşılık geleceği tahmin edilmektedir. Ülkemizin nüfus büyüklüğü olarak 2011 yılı için AB-27 içinde en yüksek nüfusa sahip Almanya’nın ardından ikinci sırada yer aldığı ifade edilebilir.2030 yılı nüfus tahminlerinde ise ülkemizin 86.7 milyon nüfusla AB-27 içinde ilk sırada yer alacağı öngörülmektedir.
AB ülkeleri ve Türkiye’nin 2030 yılı nüfus tahminleri dikkate alındığında, müzakere sürecinde nüfus olgusunun AB karar mekanizmalarını en çok zorlayacak konuların başında geleceğini söylemek mümkündür.
Bu konuda Tablo 1’de verilen diğer bir gösterge tarımsal nüfusun toplam nüfusa oranı ile ilgidir. Tarımsal Nüfus Değeri, ilgili ülkelerin idari olarak kent olarak tanımlanan yöreleri dışında yaşayan nüfusu yansıtmaktadır. Söz konusu oranın 2011 yılı AB-15 ortalaması % 3,6, AB-12 ortalaması % 6,7, AB-27 ortalaması % 5 ve Türkiye değeri ise % 19,3 düzeyindedir. Bu değerler ülkemizin tarımsal karakterli nüfusunun oransal olarak AB-27 ülkelerinin 3,8 kat üstünde yer aldığını göstermektedir.
Ortalama değerler açısından ortaya çıkan bu görünüm, tarımsal nüfusun toplam nüfusa oranı ülke bazında incelendiğinde aynı tabloyu yansıtmaktadır. Buna göre, ilgili oranın yüksekliği açısından Türkiye, AB-27 ülkeleri dikkate alındığında 1.sırada yer almaktadır. AB-27 içinde bu oranın en yüksek olduğu ülke % 14,4 ile Polonya iken en düşük orana sahip ülke de % 0,6 ile Slovenya’dır.
Tablo 1’de ele alınan diğer bir gösterge ekonomik olarak aktif tarımsal nüfus ile ilgilidir. Ekonomik Olarak Aktif Tarımsal Nüfus; tarım, balıkçılık, ormancılık ve avcılık alanlarında çalışan veya iş arayan nüfusu temsil eden bir göstergedir. AB-15 açısından bu değer 5.3 milyon, AB-12 için 4.9 milyon ve AB-27 için de 10.3 milyon civarındadır. AB-27 içinde bu değerin en yüksek olduğu ülke 2.8 milyon ile Polonya iken en düşük değere sahip ülke de 2 bin kişi ile Malta’dır. Türkiye’nin ekonomik olarak aktif tarımsal nüfus değeri (7.9 milyon) AB-27 toplamının % 76,8’ine karşılık gelmektedir. Diğer bir ifade ile ülkemizde tarımsal alanda iş arayan ve çalışan ekonomik olarak aktif nüfus değeri tüm AB ülkelerinin %76,8’ine karşılık gelen bir değeri göstermektedir. Bu görünüm, ülkemizin halen bir “tarım” ülkesi olduğunu vurgular düzeyde olumsuz bir görünümdür. AB sürecinde ülkemizde tarımsal alanda yapılması gereken reformların bu alanda yoğunlaşması gerektiği ortadadır.
Tablo 1’deki son tarımsal gösterge, Tarımsal Katma Değer’in toplam GSYİH içindeki % payını ortaya koymak amacıyla düzenlenmiştir. Buna göre AB-15 ortalamasının % 1,5, AB-12 ortalamasının % 3,5, AB-27 ortalamasının % 2,4 ve Türkiye ortalamasının ise % 9,6 olduğu görülmektedir. Türkiye’de tarımsal katma değerin toplam GSYİH içindeki % payının AB-15 ortalamasının 6,4 katı, AB-12 ortalamasının 2,7 katı ve AB-27 ortalamasının 4 katı olduğunu ifade etmek mümkündür.
AB-27 tarımsal katma değerinin toplam GSYİH içindeki % payının içinde en düşük olduğu ülke % 0,3 ile Lüksemburg iken en yüksek orana sahip ülke % 7,1 ile Romanya’dır.
Tablo 1 :Nüfus, Tarımsal Nüfus, Aktif Tarımsal Nüfus ve Tarımsal Katma Değer
ÜLKELER
|
Toplam Nüfus (milyon) |
Tarımsal Nüfus (Toplamın % ‘si) |
Ekonomik Olarak Aktif Tarımsal Nüfus (1000) |
Tarımsal Katma Değer (Toplam GSYİH’nın % ‘si) |
|
2011 |
2030 (tahmin) |
2011 |
2011 |
2010 |
|
Almanya |
82.2 |
79.5 |
1,5 |
632 |
0,8 |
Avusturya |
8.4 |
8.6 |
3,2 |
139 |
1,5 |
Belçika |
10.8 |
11.2 |
1,2 |
57 |
0,7 |
Danimarka |
5.6 |
5.9 |
2,4 |
72 |
1,2 |
Fransa |
63.1 |
68.5 |
2,0 |
546 |
1,7 |
Finlandiya |
5.4 |
5.6 |
3,7 |
94 |
2,8 |
Hollanda |
16.7 |
17.3 |
2,3 |
208 |
1,9 |
İngiltere |
62.4 |
69.3 |
1,4 |
469 |
0,7 |
İrlanda |
4.5 |
5.4 |
6,3 |
146 |
0,9 |
İspanya |
46.5 |
50.0 |
4,2 |
975 |
2,6 |
İsveç |
9.4 |
10.4 |
2,4 |
112 |
1,8 |
İtalya |
60.8 |
60.9 |
3,1 |
809 |
1,9 |
Lüksemburg |
0.5 |
0.6 |
1,2 |
3 |
0,3 |
Portekiz |
10.7 |
10.3 |
10,0 |
507 |
2,4 |
Yunanistan |
11.4 |
11.6 |
9,2 |
617 |
1,5 |
AB-15 |
Toplam |
Toplam |
Ortalama |
Toplam |
Ortalama |
398,4 |
415,1 |
3,6 |
5.386 |
1,5 |
|
Çek Cum.* |
10.5 |
10.8 |
6,0 |
318 |
2,4 |
Estonya* |
1.3 |
1.3 |
8,9 |
60 |
2,8 |
G.Kıbrıs* |
1.1 |
1.3 |
5,1 |
29 |
2,0 |
Letonya* |
2.2 |
2.1 |
9,1 |
111 |
4,1 |
Litvanya* |
3.3 |
3.1 |
9,3 |
121 |
3,5 |
Macaristan* |
10.0 |
9.6 |
8,1 |
310 |
3,5 |
Malta* |
0.4 |
0.4 |
1,0 |
2 |
1,8 |
Polonya* |
38.3 |
37,8 |
14,4 |
2.884 |
3,5 |
Slovakya* |
5.5 |
5.5 |
6,8 |
193 |
3,8 |
Slovenya* |
2.0 |
2.1 |
0,6 |
6 |
2,4 |
Bulgaristan** |
7.4 |
6.5 |
3,7 |
115 |
5,3 |
Romanya** |
21.4 |
20.3 |
7,9 |
821 |
7,1 |
AB-12 |
Toplam |
Toplam |
Ortalama |
Toplam |
Ortalama |
103.4 |
100.8 |
6,7 |
4.970 |
3,5 |
|
AB-27 |
Toplam |
Toplam |
Ortalama |
Toplam |
Ortalama |
501.8 |
515.9 |
5,0 |
10.356 |
2,4 |
|
Türkiye |
73.6 |
86.7 |
19,3 |
7.962 |
9,6 |
*Üyelik tarihleri 1 Mayıs 2004 ** Üyelik tarihleri 1 Ocak 2007
Kaynak: (www.fao.org), (www.worldbank.org) ve (www.tuik.gov.tr)
3. TARIMSAL ALAN, GİRDİ KULLANIMI VE MAKİNALAŞMA
Tablo 2’de Türkiye ve AB ülkeleri açısından tarımsal alan ile ilgili çeşitli göstergelere yer verilmiştir. Tarımsal alan kavramı; ilgili ülkelerdeki bozulmuş ve potansiyel olarak tarım yapılabilecek alanlar dışında kalan ve tarımsal ürün ekilen ve nadasa bırakılan alanlarla otlakları kapsamaktadır.
2009 verilerine göre; 135 726 600 hektar olan AB-15’in toplam tarımsal alanı, AB-12 genişlemesi nedeniyle 52 679 500 hektar artışla toplam 188 406 100 (AB-27) hektar değerine ulaşmıştır. 2009 yılında Türkiye’nin toplam tarımsal alanının 38 911 000 hektar olduğu dikkate alınırsa, ülkemizin toplam tarımsal alanının AB-27 değerinin yaklaşık % 20,6’sına karşılık geldiği görülebilir. Ayrıca ülkemizin toplam tarımsal alanının AB-12 ülkelerinin toplam tarımsal alanına yakın bir değeri olduğu ve AB-27 ülkeleri dikkate alındığında en yüksek toplam tarımsal alana sahip bulunduğu ortaya çıkmaktadır.
Tarım sektöründe girdi kullanımı ile ilgili bir gösterge birim tarımsal alan başına kullanılan suni gübre miktarıdır. Tablo 2’deki veriler incelendiğinde birim tarımsal alan başına kullanılan suni gübre miktarı açısından AB-15 ortalaması 203,5 kg. AB-12 ortalaması 123,1 kg. ve AB-27 ortalaması ise 164,9 kg. olarak görülmektedir. Türkiye açısından bu değer 89,5 kg.’dır. Birim alandan elde edilen tarımsal üretimi arttıran en önemli faktör olan gübre kullanımı yönüyle Türkiye AB’nin oldukça gerisindedir. AB-15 de hektar başına kullanılan gübre Türkiye ortalamasının 2,2 katı, AB-12 da 1,3 katı ve AB-27 de ise 1,8 katıdır.
Tarım sektöründe makineleşme düzeyi açısından önem taşıyan bir diğer gösterge ise 1000 hektar başına düşen traktör sayısıdır. Bu göstergenin AB-15 ortalaması 61,8 traktör, AB-12 ortalaması 56,6 traktör ve AB-27 ortalaması ise 59,5 traktör’dür. Türkiye açısından bu değer 26,2 düzeyindedir. Birim alandan elde edilen tarımsal üretimi arttıran diğer önemli bir faktör olan traktör kullanımı yönüyle Türkiye, tarımda makineleşme açısından oldukça mesafe almasına rağmen AB’nin gerisindedir. AB-15 de 1000 hektar başına kullanılan traktör, Türkiye ortalamasının 2,3 katı, AB-12 da 2,1 katı ve AB-27 de ise 2,2 katı düzeyindedir. 1000 hektar başına düşen kombine biçer-döver sayısının AB-15 ortalaması 4,4, AB-12 ortalaması 3,8 ve AB-27 ortalaması ise 4,1 olarak görülmektedir. Türkiye açısından bu değer 1000 hektar başına 0,3 kombine biçer-döver’dir. AB-27 de 1000 hektar başına kullanılan kombine biçer-döver ülkemiz ortalamasının 13,6 katıdır. Tablo 2’deki veriler açısından Türkiye AB ülkeleriyle karşılaştırıldığında tarımsal alan büyüklüğünde 1.sırada yer alan ancak verimliliği etkileyen girdi kullanımı ve makinalaşma göstergeleri dikkate alındığında oldukça geride yer alan bir konumdadır.
Tablo 2 : Tarımsal Alan, Girdi Kullanımı ve Makinalaşma
ÜLKELER
|
Toplam Alan (1000 hek.) (2009) |
Tarımsal Alan (1000 hek.) (2009) |
Suni gübre (kg) / Toplam Tarımsal Alan (2005) |
Traktör (sayı) / Toplam Tarımsal Alan (2005) |
Kombine Biçerdöver (sayı) / Toplam Tarımsal Alan (2005) |
Almanya |
35 712.0 |
16 886.0 |
307,2 |
49,3 |
5,5 |
Avusturya |
8 387.9 |
3 168.0 |
117,8 |
104,6 |
3,8 |
Belçika |
3 053.0 |
1 364.0 |
--- |
69,6 |
3,6 |
Danimarka |
4 309.0 |
2 634.0 |
225,4 |
43,0 |
7,9 |
Fransa |
54 919.0 |
29 266.0 |
271,1 |
40,1 |
2,7 |
Finlandiya |
33 842.0 |
2 296.0 |
225,2 |
76,3 |
15,9 |
Hollanda |
4 154.0 |
19 17.40 |
350,4 |
75,4 |
3,4 |
İngiltere |
24 361.0 |
17 325.0 |
186,2 |
87,0 |
2,7 |
İrlanda |
7 028.0 |
4 189.0 |
249,2 |
41,7 |
1,1 |
İspanya |
50 537.0 |
27 680.0 |
156,0 |
35,4 |
1,8 |
İsveç |
45 030.0 |
3 079.0 |
160,4 |
51,8 |
8,9 |
İtalya |
30 134.0 |
13 908.0 |
204,0 |
122,2 |
3,9 |
Lüksemburg |
259.0 |
131.0 |
--- |
52,6 |
4,5 |
Portekiz |
9 209.0 |
3 684.0 |
99,3 |
47,8 |
0,9 |
Yunanistan |
13 196.0 |
8 199.2 |
93,3 |
31,6 |
0,6 |
AB-15 |
Toplam |
Toplam |
Ortalama |
Ortalama |
Ortalama |
324 130.9 |
135 726.6 |
203,5 |
61,8 |
4,4 |
|
Çek Cumhuriyeti |
7 887.0 |
4 239.0 |
174,1 |
20,5 |
2,7 |
Estonya |
4 523.0 |
931.0 |
29,0 |
34,6 |
4,5 |
G,Kıbrıs |
925.0 |
125.2 |
247,5 |
136,9 |
3,6 |
Letonya |
6 456.0 |
1 833.0 |
54,5 |
30,6 |
3,6 |
Litvanya |
6 530.0 |
2 689.0 |
72,1 |
40,9 |
6,4 |
Macaristan |
9 303.0 |
5 783.0 |
173,3 |
20,8 |
2,1 |
Malta |
32.0 |
9.3 |
150,5 |
53,7 |
3,0 |
Polonya |
31 268.0 |
16 119.0 |
93,7 |
89,1 |
9,1 |
Slovakya |
4 904.0 |
1 930.0 |
128,8 |
11,3 |
1,8 |
Slovenya |
2 027.0 |
468.0 |
264,9 |
221,7 |
5,7 |
Bulgaristan |
11 100.0 |
5 030.0 |
65,8 |
7,2 |
1,5 |
Romanya |
23 839.0 |
13 523.0 |
24,1 |
12,7 |
1,9 |
AB-12 |
Toplam |
Toplam |
Ortalama |
Ortalama |
Ortalama |
108 794.0 |
52 679.5 |
123,1 |
56,6 |
3,8 |
|
AB-27 |
Toplam |
Toplam |
Ortalama |
Ortalama |
Ortalama |
432 924.9 |
188 406.1 |
164,9 |
59,5 |
4,1 |
|
Türkiye |
78 356.0 |
38 911.0 |
89,5 |
26,2 |
0,3 |
Kaynak: (www.fao.org) ve (www.tuik.gov.tr)
4. TARIMSAL ÜRÜN İHRACATI VE İTHALATI
Tablo 3, AB ülkeleri ve Türkiye’nin tarımsal ürünler alanındaki dış ticaret büyüklükleri ile ilgili olarak düzenlenmiştir. Bu açıdan bakıldığında 2009 verilerine göre AB-15’in tarımsal ürün ihracatı 372,9 milyar $, AB-12’un 41,5 milyar $ ve AB-27’in 414,4 milyar $ düzeyindedir. Aynı yıl ülkemizin tarımsal ürün ihracatı ise 10,4 milyar $ olarak gerçekleşmiştir. Bu değer AB-27 toplam ihracat değerinin yaklaşık % 2,5’ine karşılık gelmektedir. Türkiye AB-27 ile birlikte değerlendirildiğinde en yüksek tarımsal ürün ihraç eden 11.ülke durumundadır.
Tarımsal ürün ihracatının toplam ihracat içindeki % payı açısından bakıldığında ise AB-15 ortalamasının % 9,9, AB-12 ortalamasının % 10,2 ve AB-27 ortalamasının da % 10 düzeyinde olduğu görülür. Türkiye açısından bu değer % 10,2 dir ve AB-15 ile AB-27 ortalamalarının üzerindedir. AB-27 içinde Tarımsal ürün ihracatının toplam ihracat içindeki % payı en yüksek ülke % 20,2 ile G.Kıbrıs iken bu oranın en düşük olduğu ülke ise % 2,9 ile Finlandiya’dır.
Karşılaştırmaya ithalat değerleri açısından bakıldığında ise 2009 yılında AB-15’in tarımsal ürün ithalatı 377,6 milyar $, AB-12’nin 43,6 milyar $ ve AB-27’in 421,8 milyar $ düzeyindedir. Aynı yıl ülkemizin tarımsal ürün ithalatı ise 7,5 milyar $ olarak gerçekleşmiştir. Bu değer AB-27 toplam ithalat değerinin yaklaşık % 1,7’sine karşılık gelmektedir. Türkiye AB-27 ile birlikte değerlendirildiğinde en yüksek tarımsal ürün ithal eden 14.ülke durumundadır.
Tarımsal ürün ithalatının toplam ithalat içindeki % payında ,AB-15 ortalaması % 9,5, AB-12 ortalaması % 10,2 ve AB-27 ortalaması da % 9,8 düzeyindedir. Türkiye açısından bu değer % 5.3’dür ve AB ortalamalarının altında yer almaktadır. AB-27 içinde Tarımsal ürün ithalatının toplam ithalat içindeki % payı en yüksek ülke % 16,3 ile Letonya iken bu oranın en düşük olduğu ülke ise % 5 ile Macaristan’dır.
AB-27 içinde Almanya, Avusturya, Finlandiya, İngiltere, İsveç, İtalya, Lüksemburg, Portekiz, Yunanistan, Çek Cumhuriyeti, Estonya, G.Kıbrıs, Letonya, Malta, Slovenya, Slovakya ve Romanya tarımsal ürünler dış ticaretinde açık vermekte iken Belçika, Danimarka, Fransa, Hollanda, İrlanda, İspanya, Litvanya, Macaristan, Polonya ve Bulgaristan fazla vermektedir. AB-27 içinde tarımsal ürünler dış ticaretinde en büyük açığı 28,8 milyar $ ile İngiltere verirken en yüksek fazlayı veren ülke de 29,9 milyar $ ile Hollanda’dır. Tarımsal ürünler dış ticaretinde AB-15 4,7 milyar $, AB-12 2 milyar $ olmak üzere AB-27 toplam 7,3 milyar $ açık vermektedir. Türkiye için bu değer 2,9 milyar $ fazlayı göstermektedir.
Tablo 3 :Tarımsal Ürün İhracatı ve İthalatı (2009)
ÜLKELER
|
Tarımsal Ürün ihracatı (1000 $) |
Tarımsal Ürün ihracatı/ Toplam ihracat (%)
|
Tarımsal Ürün ithalatı (1000 $) |
Tarımsal Ürün ithalatı/ Toplam ithalat (%)
|
Tarımsal ticaret dengesi (ihracat-ithalat) |
Almanya |
63.567.067 |
5,6 |
73.782.105 |
7,9 |
-10.215.038 |
Avusturya |
10.647.978 |
7,7 |
11.715.129 |
8,1 |
-1.067.151 |
Belçika |
36.087.155 |
9,7 |
32.343.335 |
9,1 |
3.743.820 |
Danimarka |
16.373.276 |
17,4 |
9.597.426 |
11,6 |
6.775.850 |
Fransa |
57.549.230 |
11,8 |
47.986.733 |
8,5 |
9.562.497 |
Finlandiya |
1.834.539 |
2,9 |
4.529.083 |
7,4 |
-2.694.544 |
Hollanda |
74.314.056 |
14,9 |
45.070.567 |
10,1 |
29.243.489 |
İngiltere |
22.005.353 |
6,2 |
50.869.250 |
10,5 |
-28.863.897 |
İrlanda |
9.691.146 |
8,3 |
7.479.929 |
11,9 |
2.211.217 |
İspanya |
32.537.954 |
14,3 |
27.219.626 |
9,2 |
5.318.328 |
İsveç |
4.559.344 |
3,4 |
9.685.160 |
8,0 |
-5.125.816 |
İtalya |
33.362.856 |
8,1 |
39.392.651 |
9,4 |
-6.029.795 |
Lüksemburg |
1.110.147 |
5,2 |
2.281.431 |
9,3 |
-1.171.284 |
Portekiz |
4.400.835 |
9,9 |
7.842.152 |
10,9 |
-3.441.317 |
Yunanistan |
4.875.688 |
23,7 |
7.881.657 |
11,6 |
-3.005.969 |
AB-15 |
Toplam |
Ortalama |
Toplam |
Ortalama |
Toplam |
372.916.624 |
9,9 |
377.676.234 |
9,5 |
-4.759.610 |
|
Çek Cumhuriyeti |
5.271.324 |
4,6 |
6.989.464 |
6,6 |
-1.718.140 |
Estonya |
806.918 |
8,9 |
1.227.729 |
12,1 |
-420.811 |
G,Kıbrıs |
254.340 |
20,2 |
1.111.076 |
14,1 |
-865.736 |
Letonya |
1.213.856 |
15,7 |
1.602.525 |
16,3 |
-388.669 |
Litvanya |
2.832.009 |
17,1 |
2.386.245 |
13,0 |
445.764 |
Macaristan |
6.306.811 |
7,5 |
3.902.349 |
5,0 |
2.404.462 |
Malta |
90.327 |
4,0 |
581.441 |
14,0 |
-491.114 |
Polonya |
14.881.789 |
10,8 |
11.859.456 |
7,9 |
3.022.333 |
Slovakya |
2.624.378 |
4,6 |
3.981.065 |
7,1 |
-1.356.687 |
Slovenya |
1.476.919 |
5,6 |
2.609.855 |
7,8 |
-1.132.936 |
Bulgaristan |
2.746.036 |
16,8 |
2.330.613 |
9,9 |
415.423 |
Romanya |
3.050.009 |
7,5 |
5.026.167 |
9,2 |
-1.976.158 |
AB-12 |
Toplam |
Ortalama |
Toplam |
Ortalama |
Toplam |
41.554.716 |
10,2 |
43.607.985 |
10,2 |
-2.053.269 |
|
AB-27 |
Toplam |
Ortalama |
Toplam |
Ortalama |
Toplam |
414.471.340 |
10,0 |
421.842.219 |
9,8 |
-7.370.879 |
|
Türkiye |
10.468.571 |
10,2 |
7.517.865 |
5,3 |
2.950.706 |
Kaynak: (www.fao.org)
5. SONUÇ
Türkiye’nin AB’ne üyeliği ile ilgili müzakere sürecinde en sıkıntılı konuların başında gelen Tarım sektörü, çalışmamızda 14 temel tarımsal gösterge çerçevesinde AB verileri ile karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır. Avrupa Birliği ülkeleri AB-15, AB-12 ve AB-27 şeklinde sınıflandırılmış ve yolla AB’ye yeni katılan ülkelerin verileriyle de bir karşılaştırma yapılması mümkün olmuştur. Bu karşılaştırmalara göre;
Ülkemiz 2011 yılı nüfusu AB-27 nüfus değerinin yaklaşık % 14,6’sına karşılık gelmektedir. Ayrıca ülkemiz nüfusu birliğe yeni katılan AB-12 toplam nüfusuna yakın bir değere sahiptir ve 2011 yılında AB-27 içinde en yüksek nüfusa sahip Almanya’nın ardından ikinci sırada yer almaktadır.
Ülkemizin tarımsal karakterli nüfusunun toplam nüfus içindeki payı (% 19,3) , AB-12 (% 6,7) ve AB-27 (% 5) ülkelerinin de üstünde yer almaktadır.
Türkiye’nin ekonomik olarak aktif tarımsal nüfus değeri (7.9 milyon) AB-27’in (10.3 milyon) %76.8’ine karşılık gelmektedir.. Diğer bir ifade ile ülkemizde tarımsal alanda iş arayan ve çalışan ekonomik olarak aktif nüfus değeri tüm AB ülkelerinin değerinin yaklaşık ¾’ü düzeyindedir. Bu durum, ülkemiz açısından olumsuz bir görünüme işaret etmektedir.
Tarımsal Katma Değerin toplam GSYİH içindeki % payı gösterge olarak alındığında, AB-15 ortalamasının % 1,5, AB-12 ortalamasının % 3,5, AB-27 ortalamasının % 2,4 ve Türkiye ortalamasının ise % 9.6 olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.
2009 yılında Türkiye’nin toplam tarımsal alanının 38 911 000 hektar olduğu dikkate alınırsa, ülkemizin toplam tarımsal alanının AB-27 değerinin yaklaşık % 20,6’sına karşılık geldiği görülebilir. Ayrıca ülkemizin toplam tarımsal alanının AB-12 ülkelerinin toplam tarımsal alanına yakın bir değeri olduğu ve AB-27 ülkeleri dikkate alındığında en yüksek toplam tarımsal alana sahip bulunduğu ortaya çıkmaktadır.
Tarımsal alandan elde edilen üretimi (verimi) arttıran en önemli faktör olan gübre kullanımında Türkiye AB’nin oldukça gerisindedir. AB-15 de hektar başına kullanılan gübre Türkiye ortalamasının 2,2 katı, AB-12 da 1,3 katı ve AB-27 de ise 1,8 katıdır.
Türkiye tarımda makineleşme açısından oldukça mesafe almasına rağmen AB’nin gerisindedir. AB-15 de 1000 hektar başına kullanılan traktör, Türkiye ortalamasının 2,3 katı, AB-12 da 2,1 katı ve AB-27 de ise 2,2 katı düzeyindedir. Yine AB-27 de 1000 hektar başına kullanılan kombine biçer-döver ülkemiz ortalamasının 13,6 katıdır.
Karşılaştırma tarımsal ürünlerin dış ticareti açısından yapıldığında Türkiye’nin tarımsal ürün ihracatı, AB-27 toplam ihracat değerinin yaklaşık % 2,5’i düzeyindedir. Türkiye AB-27 ülkeleri ile değerlendirildiğinde en çok tarımsal ürün ihraç eden 11.ülke durumundadır. Aynı değerlendirmeyi ithalat açısından yaptığımızda ise, Türkiye’nin tarımsal ürün ithalatının, AB-27 toplam ithalat değerinin yaklaşık % 1,7’sine karşılık geldiği ve AB-27 içinde en çok tarımsal ürün ithal eden 14.ülke durumunda olduğu görülmektedir.
Tarımsal ürün ihracatı ve ithalatı ile ilgili olarak AB-27 açık verirken, ülkemizin tarımsal ürünler dış ticaretinde fazla verdiği görülmektedir.
Bu temel saptamalar dikkate alındığında Tarımsal alanda Türkiye açısından en önemli sorun tarımsal nüfus ve ekonomik olarak aktif tarımsal nüfus değerlerinin azaltılması zorunluluğu ile ilgilidir. Tarımsal nüfus ve ekonomik olarak aktif tarımsal nüfus değerlerinin AB-27 düzeylerine çekilmesi kısa sürede gerçekleşmesi çok zor bir durum olarak görünmektedir. Ancak bu zor konuda ülkemizde gerçekçi hedefler konmalı ve tüm reform çabalarında bu hedefler temel parametre olarak dikkate alınmalıdır. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanan ve kamuoyuna açıklanan “2023 Tarım Vizyonu” tarım sektöründe hedeflerin belirlenmesi açısından önemli bir gelişmedir.
Nüfusun kırsal-kentsel dağılımında büyük bir değişimi gerektiren bu süreçte kırsal kesimden kentsel kesime sağlıklı bir nüfus transferi gerçekleştirebilmek için kentsel alanlardaki istihdam olanakları büyük önem taşır. Bu noktada ekonomide istihdam yaratacak bir büyüme sürecini garanti altına alacak tüm makro ve mikro politikaların dikkatli bir şekilde tasarlanması gerekecektir.
AB’nin bu alana yönelik destekleri ve yönlendirme programları da yakından izlenmeli AB’nin en eski ve kapsamlı ortak politikası olan Ortak Tarım Politikasının ülkemiz tarım sektörü açısından ne anlama geldiği tarım sektörü üreticilerine açıkça anlatılmalıdır.
Tarımda destek sisteminin verimi, ürün kalitesi, bölgesel özellikleri ve arazi toplulaşmasını teşvik eden bir temelde Dünya Ticaret Örgütü kurallarına göre yenilenmesi için her türlü önlem alınmalıdır. 2011 yılı itibarıyla Tarımsal desteklerin kalite, sağlık, verimlilik ve kırsal kalkınma esas alınarak yeniden düzenlenmesi ve özellikle Toprak Koruma ve Arazi Kanunu çerçevesinde “Bölünemez Parsel Büyüklüğü” uygulaması tarım sektöründe arazilerin daha küçük parçalara bölünmesinin önlenmesi, toplulaştırma sürecinin başlaması ve verim artışı açısından önemli bir adımdır (http://www.tarım.gov.tr). Türk tarım sektörü çalışmada ortaya konulan yapısıyla bazı olumsuz göstergelere rağmen AB ile tarımsal anlamda bir entegrasyondan çok uzak görünmemektedir.
KAYNAKÇA
EUROSTAT, http://epp.eurostat.ec.europa.eu, Erişim
Tarihi: 13.04.2012
FAO,(2004), Compendium of Food and Agriculture Indicators 2004 (FAO Statistics Division).
FAO, www.fao.org, Erişim Tarihi: 9.04.2012
OECD, (2010), Agricultural Policies in OECD Countries: At a Glance, OECD
T.C.Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, www.tarim.gov.tr, Erişim Tarihi: 18.04.2012
TÜİK, www.tuik.gov.tr, Erişim tarihi: 16.04.2012
WORLDBANK, World Development Indicator, 2011
WTO, www.wto.org, Erişim Tarihi: 12.04.2012