|
|||||
|
TÜRKİYE’DE KAYIT DIŞI BİR SEKTÖR: SEYYAR SATICILIK VE İŞPORTACILIK
ÖZET
Türkiye ekonomisinin yarıya yakın kısmını oluşturan kayıt dışı sektörler Türkiye’de önemli bir ekonomik, toplumsal ve kültürel sorun olarak ortaya çıkmıştır. Kayıt dışı sektörler içerisinde seyyar satıcılık ve işportacılık en önemli yere sahip olanıdır. Bu sorunun ortaya çıkmasında en önemli etken kırsal kesimden kentlere akan işgücünün kentlerde emilememesidir. Bu sorununun azaltılmasında kırsal alanda tarıma dayalı sanayileri, kentlerde de istihdam yaratıcı sektörleri teşvik eden bir politika izlenmelidir. Ayrıca; seyyar satıcılara ve işportacılara ve bu sektöre geçme eğiliminde olanlara farklı sektörlerde geçimini sağlayacak mesleki ve teknik eğitim olanakları sağlanmalı; mikro kredi sistemi, seyyar satıcıları ve işportacıları da kapsayacak ve onları kayıtlı sisteme yönlendirecek bir biçimde yaygınlaştırılmalı ve kayıtlı sektörü kayıt dışı sektöre iten karmaşık bürokratik işlemler basitleştirilmelidir.
Anahtar Kelimeler: Türkiye, kayıt dışı sektörler, seyyar satıcılık ve işportacılık, seyyar satıcı ve işportacı.
ABSTRACT
Informal sectors, which form almost half of the Turkish economy, have appeared as a serious economic, social and cultural problem in Turkey. Street trading is the most important part of informal sectors. The main reason of that problem is the lack of capacity of urban areas to absorb the labor mowing from rural areas to urban areas. In order to lessen that problem, there should be a policy to support agro-based industries in rural areas and employment generating sectors in urban areas. Besides, vocational training opportunities should be provided for street vendors and for the potential street vendors to enable them to work in formal sectors; microcredit system should cover street vendors in the form of to direct them to the formal sectors and complicate bureaucratic processes which force formal sectors to informal sectors should be simplified.
Keywords: Turkey, informal sectors, street trading, street vendor, peddler.
1. GİRİŞ
Kayıt dışı sektörler tüm ekonomilerde, özellikle artan göç ve kentleşme sürecinde olan gelişmekte olan ülke ekonomilerinde önemli bir ekonomik, toplumsal ve kültürel sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Gelişmekte olan ekonomilerde kayıt dışı sektörlerin ekonomideki payı % 50 ile % 90 arasında değişen değerler almaktadır (Akgeyik vd., www.sosyalsiyaset.com). Benzer bir durum Türkiye için de söz konusudur.
Gelişmekte olan ekonomilerde hızla artan ve tarım sektöründe istihdam edilemeyen nüfus kentlere ve özellikle sanayi merkezlerine akmaktadırlar. Kentlerin ve sanayi sektörünün ememeyeceği ölçüdeki göç süreçleri önemli bir işsizlik sorunu yaratması yanında, başta seyyar satıcılık ve işportacılık olmak üzere, kayıt dışı sektörlere itilenler yoluyla ciddi ekonomik, toplumsal ve kültürel sorunlara da neden olmaktadır.
Kayıt dışı sektörler sadece kentlere yönelik göçlere bağlı olarak değil, kayıt dışı sektörlerin neden olduğu haksız rekabete bağlı olarak, kayıtlı sektörlerden kayıt dışı sektörlere geçiş yoluyla da büyümektedir. 1980’li yıllardan itibaren küreselleşme sürecinde daha da belirginleşen ülkesel, bölgesel ve küresel ölçekteki ekonomik krizler ve gelir dağılımında ortaya çıkan bozulmalar kayıtlı sektörlerden kayıt dışı sektörlere geçişi daha belirgin bir duruma getirmiştir. Ekonomik krizlere ve gelir dağılımındaki dengesizliklere bağlı olarak kayıt dışı sektörlere geçiş sadece gelişmekte olan ülke ekonomilerinde değil gelişmiş ülke ekonomilerinde de görülmektedir.
Şehirlerin nüfusunun göçle hızlı ve aşırı bir biçimde artması, belediyelerin yerine getirmiş olduğu zabıta hizmetlerinin yetersizliği (Bahçıvan, 1997, 37) seyyar satıcılığın ve işportacılığın yaygınlaşmasını sağlayan diğer bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır.
Gelir dağılımındaki dengesizliklere bağlı olarak düşük gelirli nüfusun genişlemesi, kayıt dışı sektörleri satıcılar yanında düşük gelirli alıcılar için de cazip duruma getirmiştir.
Kırsal kesimden sanayi ve hizmetler sektörünün egemen olduğu kentlere göç edenleri becerilerindeki ve sermaye kaynaklarındaki kısıtlıklar yeni bir “geçim kapısı” olarak başta seyyar satıcılık ve işportacılık olmak üzere kayıt dışı sektörleri öne çıkarmaktadır.
Kırsal toplumun üretim bilgileri, değerleri ve ilişkileri ile yetişmiş kişiler kentlerde vasıfsız emek olarak istihdam olanağı bulsa bile kentin sosyal ve kültürel yapısına uyumda önemli sorunlarla karşılaşılabilmektedir. Kente gelen kırsal nüfus bu sorunları çözmede yeterli bir destek bulamamakta ve kendi bulabildiği çözümlerini yasal olsa da olmasa da, topluma yararlı olsa da olmasa da veya kentin dokusuna uysa da uymasa da dayatmaktadırlar. Hatta bu özellikte olanlar, önemli bir nüfus varlığına ve belirli bir ekonomik büyüklüğü ulaşabilmekte ve kanıksanır bir nitelik kazanmaktadır. İşportacılık da bu çözüm yollarından biri olarak ortaya çıkmıştır ve önemli bir nüfus ve ekonomik büyüklüğe ulaşarak kanıksanmıştır.
İşportacılık fazla bir sermaye ve beceri de gerektirmemekte ve bu kesim yasa ve uygulamadaki yetersizliklerden de yararlanarak kendi işini kentin sokaklarında kolayca kurabilmektedir. Bu sektörde faaliyette bulunanların vergi, kira, elektrik, su, gibi giderleri de olmadığından, düşük gelirlilere kalitesiz, sağlıksız ve kaçak mal da olsa ucuz mal ve hizmet sunma olanağını bulmaktadırlar. Kentin düşük gelirli kesimleri mal ve hizmetlerin kalitesine, sağlığa uygunluğuna ve yasal olup olmadığına değil ucuzluğuna önem vermektedirler.
İşportacılar kentin, merkezi ve alışverişin yoğun olduğu sokaklarında, kentin dokusunu da bozarak, müşteriye erişim olanaklarını maksimize etmekte ve satışlarını artırabilmektedirler. İşportacılar kentin ekonomik yaşamı içinde artan alıcı kitlesi ve ticaret hacmiyle giderek daha da büyümekte ve yerini daha da güçlendirmektedir. Hatta kayıtlı sektör karşısında üstün duruma bile geçebilmektedirler. Bu süreç haksız rekabet olgusunu yaratmakta ve bu rekabete karşı koyamayan kentin kayıtlı sektörlerde faaliyette bulunanlar da seyyar satıcılık ve işportacılık sektörüne itilmektedirler.
Bu süreçte ortaya çıkan ekonomik, toplumsal ve kültürel sorunlar yerel ve ülkesel ölçekte çözümü her geçen gün zorlaşan yapısal sorunlara dönüşmektedir. Bu oluşum ekonominin geleceğini tehdit etmesi yanında, sağlıksız bir toplumun ve kentin oluşumunu da hızlandırmaktadır.
Merkezi ve yerel otoriteler kısa vadeli siyasal tercihleri çerçevesinde bu süreci engelleyecek ekonomik, yasal ve kurumsal düzenlemeleri gerçekleştirmede yetersiz kalmaktadırlar. İşportacılık yasal engellerden uzaktır. Sadece yasalarda halk sağlığı ve kamuya açık mekanların fuzuli işgali konularında yasaklayıcı hükümler bulunmaktadır. Bu şekliyle seyyar satıcılık ve işportacılık gelişmekte olan ülkelerde ve ülkemizde önlenemez bir gerçeklik olarak ortaya çıkmaktadır (Baştaymaz, 2009).
2. KAYIT DIŞI SEKTÖR KAPSAMINDA SEYYAR SATICILIK VE İŞPORTACILIK
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nün tanımına göre, kayıt dışı sektör “başlıca amacı kişilere istihdam ve gelir sağlamak olan mal ve hizmet üretiminde bulunan örgütsel kimliği gelişmemiş küçük ölçekli birimler”dir (Uluslararası Çalışma Örgütü [ILO], 2001, s. 11).
ILO kayıt dışı sektörün küçük bir sermaye ile küçük çaplı bir birim olarak emek yoğun teknoloji ile kolayca kurulabileceğini, becerilerin resmi eğitim kurumları dışında kazanılabileceğini ve vergi vb. harcamaları da olmadığından rekabet gücünün yüksek olduğunu vurgulamaktadır.
Kayıt dışı sektör kavramı, resmi makamlara bildirilmeyen veya vergi sisteminin dışında kalan işleri kapsamakta ve değişik isimlerle anılmaktadır[1]. Kayıt dışı faaliyetler; tarım, imalat sanayi, ticaret, hizmetler gibi ekonominin belirli sektörlerinde ortaya çıkabileceği gibi, ekonominin tüm sektörlerini kapsayan bir nitelik kazanabilirler (Aktar, 1990, 39–40).
Kayıt dışı sektörde genellikle, ücret düzeyleri düşüktür; vergi, kira, elektrik, su vb. maliyetleri yoktur, yapılan işlerde yüksek beceri ve modern teknoloji gerekmemektedir ve sendikalaşmama ve sosyal güvence bulunmamaktadır (Marshall, 1999, 341).
Gelişmekte olan ülkelerde, yeni istihdam yaratma olanaklarının sınırlı olması, çoğunlukla düşük eğitim seviyesine sahip ve kayıtlı sektörde istihdam edilemeyen işgücünün piyasaya giriş ve çıkışın kolay olduğu, herhangi bir eğitim ya da uzmanlık gerektirmeyen, büyük miktarda sermayeye ihtiyaç duyulmayan, kurumsallaşmamış seyyar satıcılık ve işportacılık gibi işlerin yapıldığı kayıt dışı sektörde istihdamına neden olmaktadır (Devlet Planlama Teşkilatı [DPT], www.ekutup.dpt.gov.tr).
Kayıt dışı sektörün, kayıtlı ekonomik sektöre göre daha canlı, sürekli gelişen, gelişme potansiyeline sahip ve dinamik bir sektör olduğu, yapılan alan araştırmalarıyla kanıtlanmış (Aktar, 1990, 43–44; Erder, 2001, 17), hatta gelişmekte olan ülkelerde, kayıt dışı faaliyetlerin kayıtlı faaliyetlere göre daha fazla gelir getirebileceği belirlenmiştir (Aktar, 1990, 40–41).
Hızlı nüfus artışı yanında tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş, özellikle gelişmekte olan ülkelerde çarpık bir kentleşme olgusu yaratmaktadır. Çarpık kentleşmenin en öne çıkan özelliklerinden biri olarak kayıt dışı ekonomi kapsamında ortaya çıkan ve “marjinal sektör” veya “lümpen sektör” çerçevesinde en önemli yere sahip olan seyyar satıcılık ve işportacılıktır[2].
Marjinal kesim kentleşememiş, kentin yasal ve kurumsal sektörlerince emilemeyen, kentin genel, toplumsal, kültürel ekonomik değer ve özellikleri bütünleşmemiş, bir kesim olarak tanımlanmaktadır (Görmez, 1991, 70).
Merkezi yönetim ve yerel yönetimler; yasal olmayan, topluma kalitesiz ve sağlıksız mal ve hizmet sunan; haksız rekabete yol açan, kentin sokaklarında görüntü, ses ve çevre kirliliğini artıran, çarpık kentleşmenin en önemli unsurlarından biri olan kayıt dışı sektör faaliyetlerine son vermekten çok, bu kesimden nasıl vergi alınabileceğinin çarelerini aramaktadırlar.
Seyyar satıcı kavramı, herhangi bir mekana bağlı olmaksızın, mal veya hizmet sunan kişiler anlamında iken; işportacı, belediyeye kayıtlı olan ve vergi veren satıcılar anlamında kullanılmaktadır (Yıldız, 2008, s.344). Ancak, Türkiye’de işportacı olarak tanımlanabilecek büyük bir kesim belediyelere kayıtlı olmaksızın ve her hangi bir vergi ödemeksizin faaliyetlerini sürdürmektedirler. İşportacılar daha düşük kaliteli ve sağlıksız malları, daha az fiyata hiçbir denetim olmaksızın ödemeksizin satmaktadırlar (Kıray, 1998, 122).
Kırsal kesimden göç edenlerin seyyar satıcılık ve işportacılıkla şehirde elde ettikleri gelir, kent ölçeğinde düşük olsa bile kırsal kesimdeki gelire göre yüksek olmaktadır (Görmez, 1991, 31).
Kayıt dışı sektörün önemli bir kolu olan seyyar satıcılık ve işportacılık iş kolunda, sadece köyden göç etmiş insanların yoğun olduğunu söylemek zordur. Kentsel kesimde yaşayıp işsiz ya da düşük gelirli olanları da, bu alanda faaliyet göstermektedirler. Hatta örgütlü işte çalıştığı halde, bu alanda aktif olanlar da bulunmaktadır (Baştaymaz, 1999, 3).
Kentleşme genel anlamda sanayileşme ve gelişmeyi çağrıştırmakla beraber, Türkiye gibi az gelişmiş ülkelerde düzensiz, kontrolsüz ve kente kırsal özelliklerin belirginleştiği “sahte kentleşme” ya da “yalancı kentleşme” olarak tanımlanabilecek bir yapılanmayı çağrıştırmaktadır. İşportacılık böyle bir olgunun ortaya çıkmasında en önemli unsurlar arasında yer almaktadır.
3. TÜRKİYE’DE SEYYAR SATICILIK VE İŞPORTACILIK
Türkiye’de hızla artan nüfus ve yapısal dönüşüm sürecinde kırsal kesimden kentlere akan yoğun işgücü kayıt dışı sektörün gelişmesi için uygun bir ortam yaratmaktadır. Bunun yanında, yüksek vergi ve sosyal güvenlik primleri, kayıtlı sektörün karşılaştığı bürokratik engeller, kayıt dışılığı önleyici ve düzenleyici yasaların ve uygulamaların yetersizliği, özellikle yerel yönetimlerin kayıtsızlığından kaynaklanan sorunlar kayıt dışı sektörleri geliştiren diğer önemli unsurlardır.
Özellikle 1980’li yıllarda belirgin biçimde hızlanan çarpık kentleşme ve yoğun göç olgusu kayıt dışı ekonominin beslenmesine ve giderek kayıtlı ekonomiye paralel bir ekonomik büyüklük oluşturmasına yol açmaktadır. İşportacılık yaparak yaşamını kazanan milyonlarca işgücü adeta yeni bir çalışma kültürü yaratmaktadır.
Türkiye’de bürokratik ortam çalışmaya ve çalıştırmaya engel olmaktadır. Bir şirketin kurulması işlemleri 2,5 ayda tamamlanmakta; bir yatırımın sonuçlanması için ise 172 imza gerekmektedir (Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu [TİSK], 2001, s. 10).
Vergi yükü kayıt dışı ekonominin önemli bir unsurudur. Türk vergi sisteminin içerdiği istisna ve muafiyetlerin fazlalığı, yarattığı bürokrasi, vergi idaresinin yeterince etkinliğe kavuşmamış olması ve vergi denetiminin sınırlı kalması kayıt dışı ekonominin oluşumunda etkili olmaktadır.
İstihdama yönelik yasal yükümlülüklerin toplam işgücü maliyeti içinde önemli bir paya sahip olması kayıt dışı istihdamı artırmaktadır. Türkiye’de toplam işgücü maliyeti içinde işverenlerin ücret dışı (overhead) maliyetleri % 18 ile OECD ortalamasına (% 19) çok yakındır. AB ortalaması % 25’tir. Yeni sanayileşen dört Asya ülkesinde (Kore, Hong–Kong, Singapur, Tayvan) ve Meksika’da bu oran % 12’dir. Türkiye’de ücret dışı yükler gelişmiş ülkelere yakın düzeylerdedir. Ancak gelişmekte olan ve rekabet ettiğimiz ülkelerle kıyaslandığında Türkiye’de ücret dışı yüklerin yüksek olduğu görülmektedir (Hakan, 1998, s. 128).
Türkiye ekonomisinin yarısının kayıt dışı olduğu İstanbul gibi yüksek göç alan metropollerde çalışanların yarısından fazlasının kayıt dışı istihdam edildiği ve bu kapsamda işportacılığın yaygınlaşan bir nitelik aldığı görülmektedir (Ekin, 1995, s. 59).
Ekim 1994 dönemi Hane Halkı İşgücü Anketi sonuçlarına göre kentsel alanlardaki işyerlerinin % 38’i kayıt dışıdır. 1996 yılında DPT tarafından yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’de tarım dışı ekonomik büyüklüğün % 40’ı kayıt dışıdır.
1980’li yılların sonlarında yapılan bir araştırmada, Türkiye’de 3 milyondan fazla kişinin seyyar satıcı ve işportacı olarak çalıştığı ortaya çıkmıştır. Bu kişilerin kayıt altına alınması durumunda, toplam verginin %13 oranında artabileceği ifade edilmektedir. Günümüzde ise, Türkiye’deki seyyar satıcı ve işportacı sayısının 5 milyondan fazla olduğu ileri sürülmektedir (Akdağ, 2003, 27).
İstanbul’da, yaklaşık 500 binin üzerinde işportacı ve seyyar satıcı olmasına rağmen, İstanbul İşportacılar Odası’na kayıtlı bulunan işportacı sayısı sadece 1400’dür. Bunlardan da, sadece yaklaşık iki yüz üye odayla irtibat halindedir (Akdağ, 2003, 28).
İstanbul Ticaret Odası (İTO)’nın araştırmasına göre, İstanbul’da, seyyar satıcılar ve işportacıların günlük işlem hacmi 20 milyon TL’nin üzerindedir. Nisan 2002 fiyatlarıyla, seyyar satıcı ve işportacıların günlük kazançları 20–40 TL arasında değişmektedir. Yıllık işlem hacmi ise 4 milyar TL’ye ulaşmaktadır. Sadece Eminönü’nde 200 binden fazla işportacı ve seyyar satıcı bulunduğu dile getirilmektedir. İTO; seyyar satıcılık ve işportacılığın, vergi kaybında önemli bir yol olduğunu belirterek, bu iş kolunun yasa dışı ilan edilmesi için yasa tasarısı bile hazırlama yoluna gitmiştir. Bu sektörde, yurt dışından kaçak yollarla getirilen malların büyük bir kısmının satıldığı ifade edilmektedir. İşportacılık ve seyyar satıcılık yüzünden, fabrika sahiplerinin “belgeli ticaret” yapmaktan kurtuldukları ve bunun da bütçeye zararının büyük olduğu ifade edilmektedir.
Kriz dönemlerinde, büyük işletmeler ve mağazalar, seyyar satıcı ve işportacıları taşeron olarak kullanabilmekte ve bu sayede krizi en az zararla kapatmaya çalışabilmektedirler. Bu işletmeler, ya kâr ortaklığı ya da toptan mal verme gibi usulleri kullanarak mallarını satabilmektedirler. İşportacı ve seyyar satıcı olarak çalışanlara göz atıldığında, bu sektörde son dönemlerde üniversite mezunlarının arttığı dikkat çekmektedir. Ayrıca, kapı kapı dolaşarak pazarlama yapanlar da bu kapsamda ele alındığında, rakam daha da yükselmektedir.
Ankara Ticaret Odası tarafından hazırlanan bir raporda; seyyar satıcılığın ve işportacılığın kayıt dışı ekonominin önemli bir bölümünü oluşturduğu, Türkiye'de çalışan her 7 kişiden birinin seyyar satıcı ve işportacı olduğu, seyyar satıcı ve işportacıların günlük kazancının 5-100 TL lira arasında değiştiği, günlük ortalama kazancın 50 TL olduğu varsayıldığında Türkiye çapında yıllık cironun 50 milyar TL’yi aştığı ve yaklaşık 10 milyar TL dolayında bir vergi kaçağına yol açtığı belirtilmektedir. Aynı raporda ayrıca, seyyar satıcılık ve işportacılığın vergi, kira, elektrik, su vb. harcamaları olmadığından haksız rekabete neden olduğu, kayıtlı ekonomide faaliyette bulunanlarda kayıt dışı ekonomiye itildiği, bu kesimde Türk vatandaşları yanında, Türkiye’de kaçak olarak çalışan yabancıların da önemli ölçüde yer aldığı belirtilmektedir (Ankara Ticaret Odası, [ATO], www.atonet.org.tr).
4. SONUÇ VE ÖNERİLER
Kayıt dışı sektörler tüm ekonomilerde, özellikle gelişmekte olan ülke ekonomilerinde (1) kırsal kesimden kentlere akan yoğun işgücü; (2) ekonomik krizlere ve gelir dağılımındaki bozulmalara bağlı olarak kayıt dışı sektörlerin alıcılar ve satıcılar için cazip duruma gelmesi; (3) kayıt dışı sektörün haksız rekabetine dayanamayarak kayıtlı sektörden kayıt dışı sektöre geçenler ve (4) merkezi ve yerel yönetimlerin yasal ve kurumsal yapılarındaki ve uygulamalarındaki yetersizlikler nedeniyle önemli bir ekonomik, toplumsal ve kültürel sorun olarak varlığını sürdürmektedir.
Kırsal kesimde varlığını sürdüremeyen ve kentlerde kayıtlı sektörlerde istihdam olanağını bulamayan nüfus, yaşamlarını sürdürebilmek amacıyla kendi çözümlerini yaratmakta ve başta seyyar satıcılık ve işportacılık olmak üzere kayıt dışı sektörlere kaymaktadırlar. Bu nüfus bir taraftan kendi olumsuzluklarını yaşarken diğer taraftan kentin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısına aykırı olabilecek yapılanmaları gerçekleştirmekte, hatta önemli bir nüfus varlığına ve ekonomik büyüklüğe ulaşarak kentin çarpık ve belirgin bir özelliği olarak ortaya çıkabilmektedirler.
İşportacılar belirli bir sermaye ve beceriye gerek olmaksızın kentin en işlek sokaklarında bile kolayca etkinlikte bulunabilmekte ve kalitesiz, sağlıksız ve kaçak mal ve hizmetleri gelir düzeyi düşük geniş bir tüketici kitlesine ucuza sunabilmektedirler. Hatta kayıtlı sektörde çalışanlar karşısında üstün duruma bile geçebilmektedirler. Bu oluşum vergi gelirlerinin azalması, vergi adaletinin kaybolması, haksız rekabetin doğması ve sosyal güvenlik sisteminin bozulması gibi olumsuz etkiler yaratarak (Candan, 2007, 76-82) ekonominin geleceğini tehdit etmesi yanında, sağlıksız bir toplumun ve kentin oluşumunu da hızlandırmaktadır.
Merkezi ve yerel otoriteler kısıtlı olanakları yanında kısa vadeli siyasal tercihleri çerçevesinde bu sürece kayıtsız kalabilmektedirler.
Türkiye’de kırsal kesimden kentlere akan yoğun işgücü yanında, (1) yüksek vergi ve sosyal güvenlik primleri, (2) kayıtlı sektörün karşılaştığı bürokratik engeller, (3) kayıt dışılığı önleyici ve düzenleyici yasaların ve uygulamaların yetersizliği ve özellikle (4) yerel yönetimlerin kayıtsızlığından kaynaklanan sorunlar kayıt dışı sektörlerin gelişmesine olumlu bir ortam hazırlamış ve başta seyyar satıcılık ve işportacılık olmak üzere kayıt dışı ekonomi kayıtlı ekonominin büyüklüğüne ulaşmıştır.
Türkiye’nin bir gerçeği ve önemli bir sorunu olan ve daha da büyüme eğiliminde bulunan bu koşulların hafifletilmesi için aşağıdaki önlemlerin alınması yararlı görülmektedir:
· Kırsal alanda tarıma dayalı sanayiler, kentlerde de istihdam yaratıcı sektörler teşvik edilmelidir;
· İşportacılık sektörünün haksız rekabet uygulamaları Rekabet Hukuku çerçevesinde ele alınmalı, seyyar satıcılığa ve işportacılığa müdahalede mevcut mevzuatın etkili bir biçimde uygulanması yanında, yeni düzenlemelerle yasal ve kurumsal boşluklar ortadan kaldırılmalıdır;
· Yerel yönetimler seyyar satıcılığa ve işportacılığa müdahalede yeterli yasal, kurumsal ve teknik olanaklara, özellikle eğitilmiş ve yeterli sayıda zabıta gücüne kavuşturulmalıdır;
· Kayıtlı sektörün gelişmesini önleyici ve kayıtlı sektörü kayıt dışı sektöre iten nitelikteki bürokratik işlemler basitleştirilmeli ve hızlandırılmalıdır;
· Kayıtlı sektörün, özellikle KOBİ’lerin vergi ve sosyal güvenlik primleri daha makul düzeylere çekilmelidir;
· İşportacılık sektörünün neden olduğu ve kentin dokusunu bozan görüntü, gürültü ve çevre kirliğine yerel yönetimler daha duyarlı olmalıdır;
· Sağlığa zararlı seyyar satıcılık ve işportacılık mallarının kullanımı gıda sağlığı kuralları çerçevesinde etkili bir biçimde ele alınmalıdır;
· Kayıtlı sektörün temsilcileri (ticaret odaları, sanayi odalar, ilgili dernek ve vakıflar) kayıtlı sektörün korunması ve geliştirilmesi için etkili lobi faaliyetleri yürütmelidir;
· Merkezi yönetim ve yerel yönetimler kısa vadeli seçim tercihleri çerçevesinde değil, seyyar satıcılık ve işportacılık sektörünün ciddi bir ekonomik, toplumsal ve kültürel sorun olduğunu görerek hem makroekonomik hem mikro ekonomik politika araçlarıyla ve uzun vadeli yaklaşımlarla konuyu ele almalı, bu kapsamda mikro kredi sistemi, seyyar satıcıları ve işportacıları da kapsayacak ve onları kayıtlı sisteme katacak bir biçimde uygulanmalıdır;
· İşportacılıkla farklı sektörlerde geçimini sağlayacak mesleki ve teknik eğitim olanakları sağlanmalıdır;
· 2003 tarihli 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu kanunu çerçevesinde oluşturulan İl İstihdam Kurullarında işportacılık ile ilgili veri tabanları oluşturulmalı ve tedbirler bu veri tabanları dikkate alınarak illerin sosyal, kültürel ve ekonomik yapılarına göre tasarlanmalıdır;
Yerel yönetimler seyyar satıcı ve işportacıların görüşlerini de dikkate alan katılımcı bir yaklaşımla seyyar satıcılık ve işportacılık sektörünü kayıtlı sisteme dönüştürecek ve yasal nitelik kazandıracak düzenlemelere gitmeli; seyyar satıcıları ve işportacıları sokaklardan çekerek daha cazip fiziki ve ekonomik özellikleri olan belirli mekanlara kavuşturulmalıdırlar..
Kaynakça:
Akdağ, E., (2003), “What Is İşporta”,
Aksiyon, 388, 26-28.
Akgeyik, T., H. Y. Ersöz, A. Yavuz, S. Özdemir, H. Şenocak, İstanbul’da Kayıtdışı
Çalışma: Eminönü İlçesindeki İşportacılara İlişkin Bir Araştırma,
www.sosyalsiyaset.com (erişim tarihi; Kasım 2009)
Akdar, A., (1990), Kapitalizm, Az Gelişmişlik ve Türkiye’de Küçük Sanayi,
İstanbul, AFA Yayınları.
Ankara Ticaret Odası (ATO), www.atonet.org.tr (erişim
tarihi: Kasım 2009).
Bahçıvan, M. (1997), II. Ulusal Sosyoloji Kongresi–Toplum ve Göç, Ankara,
Sosyoloji Derneği Yayınları.
Baştaymaz, T., “İşportacılık: Günümüz Kentlerinde Cankurtaran Meslek” www.ceterisparibus.net (erişim
tarihi: Kasım 2009).
Candan, M.,(2007), Kayıt Dışı İstihdam, Yabancı Kaçak İşçi İstihdamı ve
Toplumumuz Üzerindeki Sosyo-Ekonomik Etkileri, Ankara, http://statik.iskur.gov.tr/tr/rapor_bulten/uzmanlik_tezleri/
(erişim tarihi: Nisan 2010)
Devlet Planlama Teşkilatı, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Kayıtdışı
Ekonomi Özel İhtisas Komisyonu Raporu, http://ekutup.dpt.gov.tr
(erişim tarihi: Kasım 2009)
Devlet Planlama Teşkilatı, Uluslararası Ekonomik göstergeler 2006, Ankara.
Ekin, N., (1995) Kayıtdışı Ekonomi, Enformel İstihdam, İstanbul Ticaret Odası,
İstanbul.
Erder, S., (2001), İstanbul’a Bir Kent Kondu: Ümraniye, İstanbul, İletişim
Yayınları.
Görmez, K., (1991), Şehir ve İnsan, İstanbul, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları.
International Labour Organization-ILO, (2001), Key Indicators of the Labour Market, Geneve.
Kıray, M. B., (1998), Kentleşme Yazıları, İstanbul.
Kızılçelik, Sezgin, Y. Erjem (1992), Sosyoloji Terimler Sözlüğü, Konya.
Marshall, G.. (1999), Sosyoloji Sözlüğü, (Çev. Osman Akınhay–Derya Kömürcü),
Ankara, Bilim ve Sanat Yayınları.
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu-TİSK, Krizden Çıkış İçin
Zorunlu İstikamet: Vergi ve Bürokrasi Reformları, www.tisk.org.tr/isveren (erişim
tarihi: Kasım 2009)
Yıldız, M. C., (2008), “Kent Yaşamının Değişmeyen Marjinalleri: Seyyar
Satıcılar ve İşportacılar,” Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:
18, Sayı: 2, 343-366, Elazığ.
[1] Kayıt dışı sektörler “gölge”, “enformel”, “gizli”, “kara”, “yer altı”, “gri”, “illegal” ve “paralel ekonomi” kavramları gibi çok çeşitli kavramlarla ifade edilmektedir. Bunlara “yer altı ekonomisi”, yasadışı ekonomi”, “bildirilmemiş ekonomi”, “düzensiz ekonomi”, “gözlenemeyen ekonomi”, “saklı ekonomi”, “ikincil ekonomi”, “elaltı ekonomisi”, “paralel ekonomi”, “Hane Halkı ekonomisi”, “görünmez ekonomi”, “resmi olmayan ekonomi”, “vergilenemeyen ekonomi”, “kayıp ekonomi” gibi kavramları eklemek de mümkündür.
[2] İşportacılık geniş bir ürün grubunu kapsamaktadır. Bunlar arasında şu ürünler sayılabilir: küçük ev eşyası, elektrik malzemeleri, cep telefonu, CD, kaset, plastik eşya, giyim eşyası, ayakkabı, çakmak, şeker, takı, kaçak çay, kaçak sigara vb. Daha geniş bir tanımlama ile şu ürünlerde işportacılık kapsamında sayılabilir: sebze, meyve, tatlı, çiçek, simit satıcılığı, ayakkabı boyacılığı, dolmuş kâhyalığı, hamallık, ciğercilik, baharatçılık, balıkçılık, arzuhalcilik, salepçilik, çiğköftecilik, yapay çiçekçilik çakmak tamiratçılığı/dolumu vb.