YIL: 11

SAYI: 123

MART 2008

 

 

önceki

yazdır

 

 

 İsmail Hakkı TOPAL

 

 

 

 

  

ÖRTÜLÜ SERMAYE


 İŞ BU MAKALE YALNIZCA UZMAN GÖRÜŞÜDÜR!

 

Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu 21.06.2006 tarihinde 26205 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.5520 sayılı yeni Kurumlar Vergisi Kanunu 12. Maddesinde örtülü sermaye müessesesi yeniden düzenlenmiş, anlamı ve uygulanma koşulları değiştirilmiştir.

Kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır.

İşletmede kullanılan borçların örtülü sermaye sayılabilmesi için;

a) Doğrudan veya dolaylı olarak ortak veya ortakla ilişkili kişiden temin edilmesi,

b) İşletmede kullanılması,

c) Bu şekilde kullanılan borcun hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşması, gerekmektedir.

Alınan borçların örtülü sermaye sayılan kısmı için ödenen veya hesaplanan faiz, kur farkları, vade farkları ve benzeri giderler 5520 sayılı kanunun 11/b maddesi gereğince kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılamamaktadır. Yani kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerekmektedir. Öte yandan bu tutarlar, ilişkili kişiye dağıtılan kar payı olarak nitelendirilmekte, ödeme yapılanın gerçek kişi olması halinde stopaj mükellefiyeti doğmakta ve geliri elde eden açısından kar payı statüsünde vergilendirmeye yol açmaktadır.

Kanunda mukayesede kolaylık olması bakımından öz sermayenin hesap dönemi başındaki öz sermaye olduğunu hükme bağlanmıştır. Nitekim Kurumlar Vergisi'ne ilişkin 1 sayılı genel tebliğde öz sermaye ölçütüne ilişkin olarak şu açıklama yer almıştır:

"Öz sermaye kavramı; kurumun Vergi Usul Kanunu uyarınca tespit edilmiş olan hesap dönemi başındaki öz sermayesini ifade etmektedir. Vergi Usul Kanunu'nun 192'nci maddesi uyarınca öz sermaye, aktif (mevcutlar ile alacaklar) toplamı ile borçlar arasındaki farktır. Yeni kurulan kurumlar bakımından kuruluş tarihinde anılan kanuna göre tespit edilen öz sermaye tutarı, hesap dönemi başındaki öz sermaye olarak dikkate alınacaktır. Buna göre, kurumların yapmış oldukları borçlanmaların örtülü sermaye olup olmadığı yönündeki tespit, hesap dönemi başındaki bilançoda yer alan öz sermaye ile kıyaslanmak suretiyle yapılacaktır. Kurumun dönem başı öz sermayesinin sıfır veya negatif değerler taşıması durumunda, söz konusu kurumun ortak ve ortaklarla ilişkili kişilerden yaptığı borçlanmaların tamamı örtülü sermaye olarak değerlendirilecektir."

Bu durum kurumlara, dönem başında öz sermayelerini gerekli şekilde oluşturarak, dönem içinde örtülü sermaye durumunun oluşmaması için önceden tedbir alma olanağı sağlamıştır. Dolayısıyla kurumlar ilişkili kişilerden alınan borçlar dolayısıyla yüklendikleri maliyetleri ne tutara kadar gider yazabileceklerini önceden belirlemeli ve bilmelerinde yarar bulunmaktadır.

2008 yılı bakımından 2007 yılı sonu itibariyle geçerli olan öz sermaye miktarı, maliyetleri gider yazılabilecek borçların belirlenmesinde temel teşkil edecektir. Örtülü sermaye kapsamına giren borçları bulunan kurumlar öz sermayelerini artırmak suretiyle, ilişkili kişilerden borçlanmalarda daha uygun bir konum yaratmaları mümkündür. Bu nedenle ilişkili kişilerden borçlanan kurumların örtülü sermaye müessesesi açısından konumlarını değerlendirmeleri ve gerekiyorsa öz sermayelerinin yüksek olması için, gerekli sermaye artırımını yapmalarında yarar vardır.

Ortak ve Ortakla ilişkili kişi

Ortaklık ilişkisi, bir kurumun hem ortak olduğu kurumlarla hem de söz konusu kuruma ortak olan gerçek kişi ve kurumlar ile olan ilişkisini kapsamaktadır. Bu ilişkide herhangi bir ortaklık payı sınırı bulunmamakla beraber İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören hisselerin elde bulundurulması halinde, bu hisselerin ait olduğu kurumlardan yapılan borçlanmalarda örtülü sermayenin oluşabilmesi için bu şekilde elde bulundurulan hisselerin sağladığı ortaklık payının en az %10 olması gerekmektedir. Örneğin; 1/1/2006 tarihi itibarıyla öz sermayesi 1.000.000.- YTL olan (A) A.Ş.’nin sermayesine %5 oranında iştirak ettiği (B) Ltd. Şti.’den yaptığı borçlanmalar, diğer şartların da bulunması durumunda örtülü sermaye olarak değerlendirilecektir. 

Örtülü sermaye uygulanmasında ortakla ilişkili kişi;

a)             Ortağın, doğrudan veya dolaylı olarak en az %10 oranında ortağı olduğu veya en az %10 oranında oy veya kâr payı hakkına sahip olduğu bir kurumu ya da

b)             Doğrudan veya dolaylı olarak ortağın veya ortakla ilişkili bu kurumun sermayesinin, oy veya kâr payı hakkına sahip hisselerinin en az %10’unu elinde bulunduran bir gerçek kişi veya kurumu

ifade etmektedir. Görüldüğü üzere, ortakla ilişkili sayılan kişi ve kurumlarda, en az %10 oranında sermaye, oy ya da kâr payı hakkına sahip olma şartı aranmaktadır. Gerçek kişi veya kurumların, borç kullanan kurumlara, %10 oranından daha az sermaye, oy veya kâr payı hakkı bulunması halinde, ortakla ilişkili kişi sayılmaları söz konusu olmayacaktır.

Örtülü sermaye tutarı

Örtülü sermaye uygulamasında temin edilen borcun tamamının değil, sadece öz sermayenin üç katını aşan kısmının örtülü sermaye sayılması ve bu kısma ilişkin faiz, kur farkı ve benzeri giderlerin, Kurumlar Vergisi Kanunu uygulamasında gider kabul edilmemesi hüküm altına alınmıştır.

Kanunda borcun hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı örtülü sermaye olarak kabul edildiğinden, bu limiti aşan kısma isabet eden faiz, kur farkı ve benzeri giderlerin geçici vergi dönemleri de dahil olmak üzere vergi matrahından indirilmesi mümkün olmayacaktır.

Gelecekte yapılacak bazı mal ve hizmet teslimleri karşılığında peşin alınan ya da verilen değerleri ifade eden avanslar, hangi amaçla verilirse verilsin işletmeye finansman imkanı sağladığı açıktır. Dolayısıyla, alınan avanslar da işletme bakımından alınan borç olarak değerlendirilecek ve örtülü sermaye hesaplamasında dikkate alınacaktır. Ancak, inşaat işlerinde yapılan iş kısmı ile orantılı olarak hesaplanıp ödenen istihkak bedellerinin avans olarak kabul edilip örtülü sermayenin hesabında borç unsuru olarak dikkate alınması söz konusu değildir.

Örtülü sermaye sayılmayacak borçlanmalar

1. Gayrinakdi teminatlar karşılığında üçüncü kişilerden yapılan borçlanmalar

Kurumların ortaklarının veya ortaklarla ilişkili kişilerin sağladığı gayrinakdi teminatlar karşılığında üçüncü kişilerden yaptıkları borçlanmalar örtülü sermaye sayılmaz. Nakdi teminat karşılığında sağlanan krediler ise borç/öz sermaye oranının hesabında işletmeye verilen borç olarak dikkate alınacaktır.

Kurumun kasasında veya bankada bulunan yerli veya yabancı paralar ile her an nakde çevrilebilen çekler, altın, Devlet Tahvili, Hazine bonosu, Toplu Konut İdaresince çıkarılan veya İMKB’de işlem gören hisse senetleri, tahvil ve bonolar dışındaki her türlü teminat gayrinakdi teminat olarak değerlendirilecektir.

2. Banka ve finans kurumlarından temin edilerek kullandırılan borçlar

Ortaklar vasıtasıyla kurumların iştiraklerinin, ortaklarının veya ortaklarla ilişkili kişilerin, banka ve finans kurumlarından ya da sermaye piyasalarından temin ederek aynı şartlarla kısmen veya tamamen kullandırdığı borçlanmalar örtülü sermaye sayılmaz.

Buna göre, kredisi olan grup şirketinin, anılan kaynaklardan temin edip ihtiyacı olan diğer grup şirketlerine aynı şartlarla kısmen veya tamamen aktardığı krediler örtülü sermaye tutarının tespitinde borç olarak dikkate alınmayacaktır. Dolayısıyla, grup şirketinin finans kuruluşlarından temin etmiş olduğu krediyi, aynı faiz ve vade ile birden fazla şirkete paylaştırması durumunda örtülü sermayeden söz edilemeyecektir.  

3. Bankalar tarafından yapılan borçlanmalar

5411 sayılı Bankacılık Kanununa göre faaliyette bulunan bankalar tarafından yapılan borçlanmalar örtülü sermaye sayılmaz.  

4. Finansal kiralama şirketleri, finansman ve faktoring şirketleri ile ipotek finansman kuruluşlarının bankalardan yaptıkları borçlanmalar

3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu kapsamında faaliyet gösteren finansal kiralama şirketleri, 90 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamında faaliyet gösteren finansman ve faktoring şirketleri ile ipotek finansman kuruluşlarının bu faaliyetleriyle ilgili olarak ortak veya ortakla ilişkili kişi sayılan bankalardan yaptıkları borçlanmalar, örtülü sermaye sayılmaz. Borç veren bankaların ortak veya ortakla ilişkili kişi kapsamı dışında olması halinde, söz konusu borçlanma esas itibarıyla anılan madde kapsamına girmeyecektir.

 Örtülü sermayede düzeltme

Örtülü sermaye üzerinden ödenen faiz ve benzeri ödemeler veya hesaplanan tutarlar, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarının uygulanmasında, gerek borç alan gerekse borç veren nezdinde, örtülü sermaye şartlarının gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılacaktır. Kur farkları bu kapsamda değerlendirilmeyecektir.

 Örtülü sermaye üzerinden kur farkı hariç, faiz ve benzeri ödemeler veya hesaplanan tutarlar, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarının uygulanmasında, gerek borç alan gerekse borç veren nezdinde, örtülü sermaye şartlarının gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılır. Daha önce yapılan vergilendirme işlemleri, tam mükellef kurumlar nezdinde yapılacak düzeltmede örtülü sermayeye ilişkin kur farklarını da kapsayacak şekilde, taraf olan mükellefler nezdinde buna göre düzeltilir. Şu kadar ki, bu düzeltmenin yapılması için örtülü sermaye kullanan kurum adına tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması şarttır.

Sonuç

Günümüzde grup şirketlerde imalatçı şirket imal etmekte bir diğer şirket pazarlamaktadır. Pazarlama şirketlerinin öz sermaye yapıları genellikle zayıftır. Pazarlama şirketinin öz sermayesinin üç katını aşan cari hesap borçları dolayısı ile oluşan faiz, vade farkı v.b. gider unsurları pazarlama şirketinde gider yazılamayacaktır. Bu durumda pazarlama şirketlerinin kapatılması veya imalatçı şirketle birleştirilmesi veya atıl bırakılması , pazarlamanın doğrudan imalatçı firma tarafından yapılması uygun olacaktır. Bu durumda grup şirketlerin mevcut durumlarını gözden geçirmeleri ve tedbir almaları gerekmektedir.

 Yararlanılan Kaynaklar:

1-Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu
2-Kurumlar Vergisi Genel Tebliği
3-Dr  Bumin Doğrusöz makalesi (Referans Gazetesi)
4-Yeminli Mali Müşavir Zeki Gündüz  makalesi (Vergi Portali)
5-Yeminli Mali Müşavir Haluk Erdem makalesi