YIL: 8

SAYI: 102

HAZİRAN 2006

 

 

önceki

yazdır

 

 

 

Bilge UZ
Telekomünikasyon Uzmanı

 

 

  

TELEKOMÜNİKASYON SEKTÖRÜNDE UZLAŞTIRMA YÖNTEMLERİ


 

 Özet:

Telekomünikasyon sektöründe uzlaşmazlıkların çözümü sektörde rekabetin sağlanması açısından önem arz etmektedir. Bu çalışmada, telekomünikasyon sektöründeki uzlaştırma yöntemleri ele alınmaktadır. Uzlaştırma yöntemleri arasında, düzenleyici kurum kararları ve yargı kararları incelenmektedir. Çalışmada alternatif uzlaştırma yöntemleri de yer almakta olup, yargı dışı yollardan olan müzakere, arabuluculuk ve hakemlik yöntemleri açıklanmaktadır. Çalışma kapsamında uzlaşmazlıkların önlenmesi amacıyla düzenleyici kurumlar tarafından alınan tedbirlere ve Çerçeve Direktif ile getirilen yeni düzenlemelere de yer verilmektedir.

 

Abstract:

Settlement of telecommunications disputes is crucial in order to create a competitive telecommunications market. In this essay dispute settlement mechanisms in telecommunications sector are examined primarily. In this context regulatory decisions and judicial decisions are considered as well as alternative dispute resolution procedures such as negotiation, mediation and arbitration. In addition to this, the measures taken by national regulatory authorities in order to prevent disputes and new regulations suggested in Framework Directive are also analyzed.

 

1. GİRİŞ

Telekomünikasyon sektöründe uzlaşmazlıklar telekomünikasyon piyasasındaki serbestleştirme, rekabetin tesisine yönelik düzenlemeler ve teknolojik gelişmeler nedeniyle artış göstermektedir. Telekomünikasyon sektöründe sürdürülebilir rekabet ortamının tesisi için işletmeciler arasındaki uzlaşmazlıkların hızlı ve etkin bir biçimde çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Bu çerçevede sektöre özel düzenleyici kurumlar yasa hükümleri ile işletmeciler arasındaki uzlaşmazlıkları çözümlemek ile görevlendirilmişlerdir. Bunun yanısıra telekomünikasyon sektöründe uzlaşmazlıkların üçüncü tarafların müdahalesi olmaksızın alternatif uzlaştırma yöntemleri kullanılarak çözüme kavuşturulması da yeni gelişen yöntemler arasındadır.

Telekomünikasyon sektöründe serbestleştirme ile birlikte, yatırımlar, arabağlantı, tüketici hakları ve radyo frekansları konularında uzlaşmazlıklar ortaya çıkabilmektedir. Yeni lisansların verilmesi ve işletmecilere tanınan hakların artırılması gibi hususlar işletmeciler ile düzenleyici kurumlar arasında uzlaşmazlıklara neden olabilmektedir. Arabağlantı, roaming, numaralandırma, hizmet kalitesi, frekans tahsisi, tesis paylaşımı gibi konular ise işletmeciler arasında sık rastlanan uzlaşmazlık sebeplerini oluşturmaktadır. Telekomünikasyon sektöründe uzlaşmazlıklar mahkeme kararı, düzenleyici kurum tarafından verilen uzlaştırma kararları veya alternatif uzlaştırma yöntemleri ile çözümlenmektedir.

Ülkemiz telekomünikasyon mevzuatında Avrupa Birliği Direktifleri dikkate alınarak çeşitli düzenlemelere gidilmiş, uzlaşmazlıkların çözümü konusunda ikincil mevzuat hükümleri oluşturulmuştur. Bu hükümler ile telekomünikasyon sektöründe faaliyet gösteren işletmeciler arasındaki uzlaşmazlıkların en kısa ve en etkin şekilde giderilmesi amaçlanmıştır.

 

2. TELEKOMÜNİKASYON SEKTÖRÜNDE UZLAŞTIRMA YÖNTEMLERİ

2.1. Genel Olarak

Hukuksal anlamda uzlaşmazlık; “karşılıklı müzakereler, mahkemeler veya üçüncü kişi tarafından verilecek bir karar sonucunda çözümlenmeye yatkın meselelere ilişkin” anlaşmazlıktır (1). Uzlaşma ise, taraflar arasında ortaya çıkan ihtilafların çözümlenmesi anlamında kullanılmaktadır. Telekomünikasyon sektöründe uzlaşmazlıklar mahkeme kararı, düzenleyici kurum tarafından verilen uzlaştırma kararları veya alternatif uzlaştırma yöntemleri ile çözümlenmektedir.

Telekomünikasyon sektöründe uzlaşmazlıkların çözümü, genel düzenleyici çerçeve içerisinde önemli bir rol oynamaktadır. Piyasaya yeni giren bir işletmeci ile yerleşik işletmeci arasında oluşabilecek bir ihtilaf, etkin olarak ve zamanında çözülemezse hukuksal düzenlemelerin hedeflediği rekabet ortamı yaratılamayacaktır. Yerleşik işletmeci piyasadaki konumunu korumak için yeni giren işletmecilerle arasında sun’i anlaşmazlıklar yaratabilir. Diğer bir ifade ile, uzlaşmazlıklar, yerleşik işletmeci tarafından piyasayı tekelleştirmek amacıyla kullanılabilir. “Düzenleyici kurum etkin bir uzlaştırma süreci yaratarak piyasada rekabetin oluşturulmasını ve korunmasını sağlayabilir” (2). Telekomünikasyon sektöründe uzlaşmazlıkların etkin ve şeffaf olarak çözümü yeni yatırımları da teşvik etmektedir. “Avrupa Rekabetçi Telekomünikasyon Birliği (European Competitive Telecommunications Association-ECTA) tarafından yapılan bir araştırma sonucuna göre, telekomünikasyon sektörüne yapılan yatırımların etkin bir düzenleyici sistemin varlığına bağlıdır” (3).

2.2. Uzlaştırma Yöntemleri

Telekomünikasyon sektöründe uzlaşmazlıkların çözümünde çeşitli uzlaştırma yöntemleri kullanılmaktadır. Bunlar arasında düzenleyici kurum tarafından verilen uzlaştırma kararları, yargısal kararlar ve alternatif uzlaştırma yöntemleri sayılabilir. Uygulamada bu yöntemler ayrı ayrı veya birlikte kullanılabildiği gibi birbirini takip de edebilmektedir. Örneğin, düzenleyici kurum tarafından verilen uzlaştırma kararının gözden geçirilmesi amacıyla yargı yoluna başvurulabilir. Alternatif uzlaştırma yöntemlerinin kullanılması uzlaşmazlığın çözümünü sağlamadığı takdirde taraflar düzenleyici kuruma veya mahkemelere başvurabilir.

2.2.1. Düzenleyici Kurum Kararları

Telekomünikasyon sektöründe faaliyet gösteren işletmeciler arasındaki uzlaşmazlıkların, düzenleyici kurumlar tarafından çözülmesi yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntem, düzenleyici kurumun resmi bir uzlaştırma süreci sonunda taraflar arasındaki uzlaşmazlık hakkında hukuksal anlamda bağlayıcı bir karar vermesi esasına dayanmaktadır.

Düzenleyici kurum tarafından uygulanan uzlaştırma süreci, başvuru, inceleme, karar ve kararın gözden geçirilmesi aşamalarından oluşmaktadır. Uzlaştırma süreci, uzlaşmazlığın taraflarından birinin talebiyle veya re’sen düzenleyici kurum tarafından başlatılabilmektedir. Düzenleyici kurum tarafından uzlaştırma kararının verilmesi çoğunlukla belirli süreler ile kısıtlanmaktadır.

Uzlaştırma süreci genellikle birbirini izleyen yazılı öneriler ve toplantılar ile gerçekleştirilmektedir. Düzenleyici kurum uzlaşmazlıklara ilişkin üçüncü tarafların görüşlerine de başvurabilmektedir. Uzlaşmazlıklara ilişkin raporlama süreci çoğunlukla düzenleyici kurum bünyesindeki bir birim tarafından yürütülmektedir. Söz konusu birim, düzenleyici kurumun karar organına uzlaşmazlığın çözümüne ilişkin bir karar önerisi sunmaktadır. Bazı düzenleyici kurumlar tarafından söz konusu karar önerisi, bağımsız bir yasal danışmanın incelemesine de sunulmaktadır. Uzlaşmazlıkların çözümüne yönelik kararlar genellikle düzenleyici kurumun karar organı tarafından verilmektedir. Bununla birlikte, idari etkinliğin ve hızlı karar alma mekanizmasının sağlanmasını teminen pek çok düzenleyici kurum, uzlaşmazlıkların çözümü konusundaki bazı yetkilerini karar organında yer alan bir yetkiliye veya uzman personele devredebilmektedir.

Düzenleyici kurum tarafından verilen uzlaştırma kararı taraflar açısından bağlayıcıdır. Diğer bir deyişle, düzenleyici kurum tarafından uzlaştırma kararına uyulmasının sağlanması amacıyla idari yaptırımlar uygulanabilmektedir. Avrupa ülkelerinde genellikle, düzenleyici kurum tarafından verilen uzlaştırma kararının gereğinin yerine getirilmemesi durumunda, idari para cezası uygulanması, lisansın feshi gibi yaptırımlar söz konusudur. Bununla birlikte, “Avusturya, Letonya, İtalya ve İsveç gibi bazı ülkelerde işletmeciler tarafından uzlaştırma kararının gereklerinin yerine getirilmemesi halinde yaptırım uygulanmamaktadır” (3). Taraflar, düzenleyici kurum tarafından verilen uzlaştırma kararına mahkemeler nezdinde itiraz edebilmekte veya kararın gözden geçirilmesini sağlamak amacıyla düzenleyici kuruma bağvurabilmektedir. Bununla birlikte düzenleyici kurumlar, kararın gözden geçirilmesi başvurularının kabulünü belirli kıstaslara bağlamaktadır. “Örneğin, Kanada’da düzenleyici kurum yayınladığı usul ve esaslar ile bu kıstasları belirlemiştir. Söz konusu kıstaslar arasında kanun veya somut olayda bir hatadan kaynaklanan bir durumun mevcut olması veya başvuruda yer alan hususların kapsamının genişlemesi yer almaktadır” (3).

Düzenleyici kurum tarafından verilen uzlaştırma kararları yargıya da götürülebilmektedir. Bununla birlikte, çoğu ülkede uzlaştırma kararları mahkemeler tarafından sadece maddi ve usuli hukuka uygunluk açısından inceleme konusu yapılmaktadır. Uzlaştırma kararına yönelik itirazlar haklı bulunursa, mahkeme tarafından düzenleyici kuruma uzlaştırma kararının gözden geçirilmesi tavsiye edilmektedir. “Düzenleyici kurum tarafından verilen uzlaştırma kararının içeriğine mahkeme kararı ile müdahale edilmemektedir. Bazı ülkelerde düzenleyici kurum tarafından verilen uzlaştırma kararları ilgili Bakanlık veya Bakanlar Kurulu tarafından da gözden geçirilebilmektedir. Bununla birlikte, bu uygulama uzlaşmazlığın tarafını teşkil eden bir işletmecinin mülkiyetinin devlete ait olması sorunlara yol açabilmektedir” (3). Düzenleyici kurum tarafından verilen uzlaştırma kararının yargıya götürülerek icrasının durdurulabilmesi, düzenleyici kurumun uyguladığı uzlaştırma sürecinin işlerliğini önemli ölçüde azaltmaktadır. Diğer bir deyişle, uzlaşmazlığın taraflarından birinin mahkemeye başvurarak uzlaştırma kararını uygulanamaz hale getirmesi ve yargı sürecini suistimal etmesi söz konusu olabilir. Almanya’da, düzenleyici kurumun çok sayıda uzlaştırma kararı mahkemeye taşınarak yürürlüğü durdurulmuştur. “Bununla birlikte uzlaştırma kararlarına karşı açılmış olan davalar uzun süre kesin hükme bağlanmamıştır. Bu nedenle, 2004 tarihli Alman Telekomünikasyon Kanunu’nda, düzenleyici kurum kararlarına ilişkin olarak mahkeme tarafından nihai karar verilene kadar düzenleyici kurum kararının yürürlükte kalacağı hükmüne yer verilmektedir” (4). “İspanya’da ise mahkemeler davacının talebi ve davacının telafisi imkânsız zarara uğraması gibi bazı şartların birlikte gerçekleşmesi halinde düzenleyici kurum kararının uygulamasının askıya alınmasına karar vermektedir” (3).

2.2.2. Yargı Kararları

Uzlaşmazlıkların çözümünde mahkemeler tarafından verilen kararlar genellikle uzlaşmazlığın çözümünde nihai başvuru mekanizması olarak önem taşımaktadırlar. Yargı kararlarının kesin olması ve resmi yaptırım mekanizmasının işletilmesi gibi avantajları bulunmaktadır. Bununla birlikte uzlaşmazlıkların çözümü sürecinde yargıda yaşanabilecek gecikmeler “telekomünikasyon alanında uzmanlaşmış mahkemeler ve yargıçların yokluğu ve maliyetin yüksekliği gibi nedenlerle” etkin olmayabilir (3).

Mahkemeler genellikle düzenleyici kararın gözden geçirilmesi aşamasında devreye girmektedir. Düzenleyici kurum kararlarına karşı idare ve özel hukuk mahkemeleri nezdinde itiraz edilmekle birlikte, bazı ülkelerde farklı yargısal başvuru yolları da geliştirilmiştir. “Örneğin, İngiltere’de düzenleyici kurum kararlarına karşı düzenleyici kararlar ve rekabet konusunda uzmanlaşmış bağımsız yargı kurumu olan Rekabet Temyiz Mahkemesine (Competition Appeal Tribunal) itiraz edilmektedir. Danimarka’da da düzenleyici kurum kararları yılda bir kez ve talep üzerine toplanan Telekomünikasyon Şikayetleri Kuruluna taşınabilmektedir. Belçika’da ise, Brüksel Yüksek Mahkemesi düzenleyici kurum tarafından verilen kararları incelemektedir. Düzenleyici kurum kararları söz konusu mahkeme tarafından aksine bir karar verilmediği sürece askıya alınmış sayılmaktadır” (5).

2.3. Alternatif Uzlaştırma Yöntemleri

Alternatif uzlaştırma yöntemleri taraflar arasındaki uzlaşmazlıkların “yargısal olmayan yollarla çözülmesini hedeflemektedir” (6). Alternatif uzlaştırma yönteminin temelini, taraflar arasındaki uzlaşmazlıkların, mahkemeye başvurulmaksızın veya düzenleyici kurum müdahalesine gerek kalmaksızın “müzakereler sonucunda ve karşılıklı anlaşma yoluyla çözümlenmesinin sağlanması oluşturmaktadır” (7). Uzlaşmazlık çözümünde alternatif uzlaştırma yöntemlerine başvurulabilmesi için öncelikle tarafların karşılıklı rızalarının bulunması gereklidir. “Tarafların rızası genellikle sözleşmeye dayanmakta veya taraflar arasında devam eden sözleşmesel ilişkilerde herhangi bir anlaşmazlığın doğması halinde alternatif uzlaştırma yöntemlerinin kullanılacağına ilişkin bir şart konulması ile sağlanmaktadır” (8).

Alternatif uzlaştırma, “hakemlik, müzakere ve arabuluculuk” gibi bazı yöntemleri kapsamına almaktadır (9). Müzakere, uzlaşmazlığın taraflarının karşılıklı görüşmeler yoluyla uzlaşmazlığa çözüm bulmalarıdır. Hakemlik yönteminde uzlaşmazlığın çözümü, tarafsız bir üçüncü kişiye (hakem) bırakılmaktadır. Arabuluculuk ise uzlaşmazlığın taraflarının yanı sıra karşılıklı görüşmelere tarafsız bir üçüncü kişinin (arabulucu) dahil edildiği yöntemdir.

Alternatif uzlaştırma yöntemlerinin kullanılması tarafların birbirlerine yönelik uzlaşmazlık oluşturacak talebinin varlığını gerektirir. “Menfaatleri çatışan tarafların, birbirlerine karşı belirli bir talepte bulunması ve taleplerinin kısmen veya tamamen reddedilmesi gerekmektedir”(8). 

Alternatif uzlaştırma yöntemi yargı yoluna göre daha gayri resmi bir yapıda ve kamuya kapalıdır. Alternatif uzlaştırma yönteminin bu yapısı sayesinde zamandan ve masraflardan tasarruf etmek mümkündür. Alternatif uzlaştırma yöntemi yargı yoluna kıyasla, hasımlı olmayan bir süreçte üçüncü kişinin katılımıyla veya üçüncü kişinin katılımı olmaksızın tarafların işbirliği yaparak uzlaşmazlığa çözüm bulmaları esasına dayanmaktadır.

Alternatif uzlaştırma yöntemlerinin temelinde müzakere usulü yatmaktadır. Müzakere usulü “taraflarının karşılıklı anlaşma isteğine ve iyi niyetine dayanmaktadır” (8). Alternatif uzlaştırma yönteminde, uzlaşmazlığın çözümünde yardımına başvurulan üçüncü kişinin aracılığına gönüllü olarak rıza gösterilmesi esastır. Yargı yolunda ise, mahkeme devreye girdikten sonra taraf iradesi geri planda kalmaktadır (Çizelge 2.1).

 

Çizelge 2.1: Yargı Yolu ve Alternatif Uzlaştırma Yöntemlerinin Kıyaslanması

Yargı Yolu

Alternatif Uzlaştırma Yöntemleri

Şekil Kurallarına Sıkı Sıkıya Bağlılık

Uygulanacak Kuralların Uzlaşmazlığın Niteliğine Göre Değişmesi Esası

Aleniyet Esası

Gizlilik Esası

Daha Fazla Masraf ve Zaman Gerektirmesi

Zaman ve Masraflardan Tasarruf Sağlanması

Çıkarları Karşı Karşıya Getirmesi

İşbirliği Esası

Nihai ve Bağlayıcı Hüküm Verilmesi

Kararın Bağlayıcı Olmaması

Kişisel ve Ticari İlişkilerin Zedelenmesi

Kişisel ve Ticari İlişkilerin Korunması

 

Alternatif uzlaştırma yönteminin kullanılmasının taraflar açısından olduğu gibi düzenleyici kurumlar açısından bazı yararları bulunmaktadır. Alternatif uzlaştırma kapsamında izlenecek yöntem ve diğer ayrıntılara taraflar karar vermektedir. Dolayısıyla, alternatif uzlaştırma uzlaşmazlığın tarafları açısından esnek bir yöntemdir. “Alternatif uzlaştırma uzlaşmazlığın taraflarının mahkeme ve düzenleyici kurum nezdinde karşı karşıya gelerek kişisel ve ticari ilişkilerinin zarar görmesini engellemektedir” (10). Uzlaşmazlığın tarafları alternatif uzlaştırma yöntemleri ile her iki tarafın da çıkarına olan sonuçlar elde etmektedirler. Ayrıca tüm sürecin ve verilen kararların gizli olması dolayısıyla “tarafların ticari sırlarının ortaya çıkması ve ticari itibarlarının kamuoyu nezdinde zedelenmesi önlenmiş olmaktadır” (11).

Düzenleyici kurumlar açısından değerlendirildiğinde, alternatif uzlaştırma yöntemlerinin kullanılması uzlaşmazlıkların bir kısmının resmi uzlaştırma sürecini işletilmeden sonuçlandırarak kurum kaynaklarının tasarruf edilmesini sağlayacağı için yararlıdır. Bu durumda, düzenleyici kurum tarafların kendi aralarında çözemedikleri karmaşık sorunlara odaklanacaktır. Bununla birlikte, “alternatif uzlaştırma yöntemlerinin kullanılması, uzlaşmazlığın taraflarından biri kötü niyetle hareket ederek uzlaşmazlık sürecini uzatabilecek olması bakımından olumsuz sonuçlara yol açabilir” (3).

Avrupa Birliği ülkelerinde ulusal düzenleyici kurumlar, 2002/21/EU sayılı Çerçeve Direktif hükümleri ile getirilen yeni düzenlemeler gereğince, uzlaşmazlıkların alternatif uzlaştırma yöntemleri ile çözümünün mümkün olduğu durumlarda uzlaşmazlığa müdahil olmaktan kaçınabilmektedirler. “Uzlaşmazlıkların çözümünde İngiltere’de hakemlik yöntemi yaygın olarak kullanılmaktadır” (12). Almanya’da ise, İngiltere ile kıyaslandığında, alternatif uzlaştırma yöntemlerinin kullanımının henüz yaygınlaşmadığı ifade edilebilir. Avrupa’daki düzenleyici kurumların alternatif uzlaştırma yöntemlerini tercih etmelerinin temel nedeni “mahkemelere intikal eden dava sayısının çokluğu, mahkemelere ayrılan kaynakların yetersiz kalması ve davaların sonuçlandırılmasının uzun zaman almasıdır” (13). “Amerika Birleşik Devleri’nde (ABD) düzenleyici kurumlar (eyalet) arabağlantı müzakerelerinde taraflardan birinin talebi üzerine arabulucu atayabilmektedir” (14). Böylelikle potansiyel uzlaşmazlıkların bir kısmı önlenmiş olmaktadır. “Avusturalya’da uzlaşmazlığın niteliğine göre en kısa sürede çözümü sağlayacak alternatif uzlaştırma yöntemi tercih edilmektedir” (15). Düzenleyici kurumlar tarafından genellikle, tarafların uzlaşmazlığın çözümü için müdahale talep etmesinden önce, müzakere ve arabuluculuk yöntemlerinin denenmiş olması beklenmektedir. Bazı hallerde uzlaşmazlığın tarafları bağımsız arabulucuları tercih etmektedir. Ofcom gibi bazı düzenleyici kurumlar ise, özellikle etkin piyasa gücüne sahip olmayan işletmeciler arasındaki uzlaşmazlıklarda tarafları alternatif uzlaştırma yöntemlerini kullanmaya teşvik etmektedir. Düzenleyici kurumlar, düzenleyici kurum tarafından verilen uzlaştırma kararının gözden geçirilmesi aşamasında da alternatif yaklaşımlar geliştirmişlerdir. “İngiltere’de kamu denetçisi (ombudsman) projesi, İrlanda’da arabuluculuk yönteminin yaygınlaştırılması bunlar arasında sayılabilir”(16).

2.3.1. Müzakere

Müzakere, “uzlaşmazlığın taraflarının karşılıklı görüşmeler yoluyla uzlaşmazlık konuları hakkında anlaşmaya varmayı amaçladığı süreçtir” (17), (18). Müzakere, tarafların karşılıklı olarak çıkarlarına uygun bir anlaşmaya varabilmelerini sağlama hedefini taşımaktadır. Bu bakımdan alternatif uzlaştırma yöntemlerinin temel unsurlarındadır.

Müzakereler genellikle daha resmi bir uzlaşmazlık çözümü mekanizmasını işletebilmek için ön koşul teşkil etmektedir. Bununla birlikte, taraflar müzakere yöntemi ile bir sonuca ulaşamazlarsa diğer uzlaştırma yöntemlerine başvurma olanağına sahiptir.

Müzakereler öncesinde taraflar, uzlaşmazlığın müzakere yöntemi ile çözümlenmeye uygun olup olmadığını değerlendirmekte ve somut olaya uygun olarak uzlaşmazlığın çözümü için makul bir zaman sınırlaması yapılmaktadır. Müzakerelere uzlaşmazlığın taraflarının dışında bir üçüncü kişi katılamadığı için taraflar görüşmelerinin ilerleme programını kendileri hazırlayabilmekte, izlenecek usul ve esasları belirleyebilmektedir. Müzakere süreci gizli olarak yürütülmektedir. Müzakere süreci neticesinde verilen karara karşı tarafların genellikle yargıya başvurma imkânı bulunmamaktadır.

Müzakerenin temel avantajı, uzlaşmazlığın her iki tarafının da çıkarına olan bir şekilde çözümlenerek sonuçlandırılmasıdır. Kararın bağlayıcı olmaması, taraflara kendi çıkarlarına sonuç üretme imkanı sağlamaktadır. “Kanada’da uzlaşmazlıkların büyük bir çoğunluğu müzakere yöntemi kullanılarak, üçüncü tarafların müdahalesi olmaksızın çözümlenmektedir” (19).

2.3.2. Arabuluculuk

Arabuluculuk, uzlaşmazlığın çözümünü kolaylaştırmak amacıyla uzlaştırma prosedürüne tarafsız bir üçüncü kişinin dahil edildiği, karşılıklı anlaşmaya dayanan süreçtir. Arabuluculuk yönteminde, taraflar uzlaşmazlığın çözümünü sağlamak için ortak çalışmalar yapmaktadır. Bununla birlikte, “uzlaşmazlığın çözümü nihai olarak, arabulucu tarafından verilen karar ile sağlanmaktadır” (20).

Arabulucular düzenleyici kurum tarafından belirlenen kişiler olabileceği gibi düzenleme sürecine dahil olmayan bağımsız ve tarafsız kişiler de olabilmektedir. Arabulucunun temel amacı, uzlaşmazlığın ortadan kalkması için taraflara yardımcı olmaktır.

Arabuluculuk yöntemi ile, uzlaşmazlık taraflarının ticari ilişkilerinin zedelenmesi önlenmektedir. “Arabuluculuk yöntemi sonucunda verilen karar bağlayıcı nitelik taşımamaktadır” (17).

Arabuluculuk “diğer uzlaştırma yöntemlerine kıyasla daha az maliyetli bir yöntemdir” (21). Uzlaşmazlığın tarafları kendi seçtikleri bir üçüncü kişiyi arabulucu olarak görevlendirmektedir. Başka bir deyişle, uzlaşmazlığın tarafları düzenleyici kurumun müdahalesi veya zorlaması olmaksızın uygun bir arabulucu seçebilmektedir. Aralarındaki uzlaşmazlığı arabuluculuk yöntemi ile çözümlemeye karar vermiş olan taraflar, sürecin devam etmesinin menfaatlerine uygun düşmediği hallerde arabuluculuk sürecinden herhangi bir aşamada vazgeçebilmektedir.

Arabuluculuk konusunda taraflara profesyonel yardım sunmaya hazır profesyonel uluslararası organizasyonlar (WIPO vb.) bulunmaktadır. Arabuluculuk yönteminde taraflar, kendileri için sır addettikleri bir bilgiyi açıklamaya zorlanamamakta ve taraflarca aksi kararlaştırılmadığı takdirde arabuluculuk süreci ve uzlaştırma kararları gizli tutulmaktadır.

Avrupa Birliği üyesi ülkelerde arabuluculuk mekanizmasının uygulanması farklılık arzetmektedir. İsveç düzenleyici kurumu arabuluculuk yöntemini sık olarak kullanmaktadır. Bununla birlikte, “Ofcom başta olmak üzere, diğer Avrupa Birliği düzenleyici kurumları, arabuluculuğun potansiyel avantajları konusunda daha kuşkucu yaklaşmaktadır” (3). OTELO, İngiltere’de tahkim ve arabuluculuğa tercihen “kamu denetçisi” tarzı bir müzakere süreci getiren gönüllü bir kuruluştur. “OTELO tarafından işletmeciler ile tüketiciler arasındaki alternatif uzlaştırma kararının onaylanabilmesi için uzlaştırma kararının bağımsız ve tarafsız olması ve tüm tüketiciler tarafından ulaşılabilir ve ücretsiz olması gerekmektedir” (22). Ofcom, OTELO ve diğer bağımsız uzlaştırma kurumlarının uyguladıkları alternatif uzlaştırma süreçlerini denetlemektedir. ABD’de arabuluculuk yöntemi arabağlantı uzlaşmazlıklarında kullanılmaktadır. Uzlaşmazlığın tarafları arabağlantı müzakerelerinde düzenleyici kurumdan arabulucu atamasını isteyebilir. Arabuluculuk bazı ülkelerde mahkemelerin takdir yetkisine de dayalı olarak kullanılabilir. Örneğin, “Avusturalya’da hakimlerin mahkemelerde görülmekte olan davaları takdir yetkisine dayanarak arabulucuya yönlendirmeleri mümkündür” (23).

2.3.3. Hakemlik

Hakemlik yöntemi, “arabağlantı gibi pek çok telekomünikasyon uzlaşmazlığının çözümünde kullanılmaktadır” (3). Hakemlik, uzlaşmazlığın çözümünün, “uzlaşmazlığın taraflarının anlaşması ile tarafsız bir üçüncü kişiye (hakeme) bırakılmasıdır” (24), (25). Hakemlik yöntemi genellikle “taraflar arasında yapılan sözleşme hükümlerine dayalı olarak” uygulanmaktadır (26), (27), (28), (29). Bununla birlikte, telekomünikasyon uzlaşmazlıklarının çözümünde hakemlik yönteminin kullanılması, kanun veya düzenleyici kurum kararı ile zorunlu kılınabilmaktedir. Böylece taraflar karşılıklı anlaşma ile hakeme uzlaşmazlığın çözümü konusunda yetki tanımaktadır. “Tarafların belirleyeceği hakem sayısı birden fazla olabilmektedir” (18). Uzlaşmazlık hakkında “hakem tarafından verilen kararlar, yargı kararları gibi, taraflar bakımından bağlayıcı nitelik taşımaktadır” (30), (31). Bu anlamda “hakem kararları yarı yargısal kararlar” olarak nitelendirilmektedir (32).

Hakemlik süreci genellikle tarafların birer hakem belirlemeleri ile başlar. Bu hakemler bir araya gelerek, bir üçüncü hakem belirler. Hakem heyetinin oluşturulmasını müteakip uzlaşmazlığa uygulanacak kurallar ve diğer ayrıntılar (uygulanacak dil, uygulanacak hukuk) belirlenir. Taraflar uzlaşmazlık konusunu, ilgili bilgi ve belgeleri hakem heyetine sunarlar.

“Hakem heyeti belirli bir süre içerisinde uzlaşmazlığın esası hakkında bir karar verir” (33), (34). “Hakem kararlarına karşı tarafların yargı yoluna başvurma imkanı bulunmaktadır” (35), (36). Hakem kararlarına karşı başvurulan kanun yollarından biri hakem kararının temyizidir. Mahkemeler tarafından verilen kararların icrai kabiliyeti olduğu halde hakem kararlarının icra kabiliyeti bulunmamaktadır. Hakem kararlarının icra kabiliyetini kazanması Yargıtay tarafından onanmasına veya kanunda öngörülen temyiz süresi içerisinde taraflarca temyiz edilmeyerek temyiz süresinin sona ermiş olmasına bağlıdır. “Yargıtay’ın temyiz incelemesine konu olan hakem kararının HUMK 533 üncü maddesi uyarınca temyizi mümkün ve geçerli bir tahkim sözleşmesine dayanan ve usulüne uygun olarak tayin edilen hakem ve hakemlerce verilmiş olan ve uyuşmazlığın esasına dair bir hüküm olması gereklidir” (36). Uyuşmazlığın tarafları hakem kararı verilmeden önce kararı temyiz etmeyecekleri yönünde bir anlaşma yapmış olsalar dahi bu anlaşma geçersiz sayılır ve taraflar kararı temyiz edebilirler. Zira böyle bir anlaşma kamu düzeni ile ilgili olup “taraflarca aksi kararlaştırılamaz” (36). Bununla birlikte tarafların hakem kararının verilmesinden sonra temyiz haklarından feragat etmesi geçerlidir. Süresi içerisinde temyiz edilmeyen hakem kararı kesinleşir ve icra kabiliyetini kazanır.

Hakemlik yöntemi uzlaşmazlığın çözümünde taraflara çeşitli avantajlar sağlamaktadır. “Mahkemeler veya düzenleyici kurum tarafından işletilen uzlaşmazlığın çözümü prosedürü ile karşılaştırıldığında daha hızlı sonuçlanması, tarafsızlığın sağlanması ve maliyetinin düşük olması avantajları arasındadır” (37), (38). Ayrıca, hakemlik sürecinin gizli olması uzlaşmazlığın taraflarına, “ortaya konulacak bilgi ve belgelerin gizli olduğu ve üçüncü taraflara açıklanamayacağı konusunda anlaşma yapma ve ticari sırlar ile stratejik önem taşıyan bilgilerin korunmasını sağlama imkanı tanımaktadır” (3). Hakemlik yöntemi “düzenleyici kurumların karar verme sürecinde politik baskılardan uzak kalmasını da sağlamaktadır” (3).

 

3. UZLAŞMAZLIKLARIN ÖNLENMESİ VE YENİ ÇERÇEVE DİREKTİF HÜKÜMLERİ

3.1. Uzlaşmazlıkların Önlenmesi

Düzenleyici kurumlar, telekomünikasyon uzlaşmazlıklarının önlenmesi amacıyla işletmeciler arasında hizmet sunumuna ilişkin olarak imzalanacak sözleşmelerinin temel çerçevesini belirleyici genel ilkeler oluşturmaktadır. Bu genel ilkeler, yetkilendirme sözleşmeleri veya ikincil düzenlemeler ile ortaya konulmaktadır. İşletmeciler, müzakerelere başladıklarında kurum tarafından belirlenen genel ilkeleri dikkate almaktadır. Genel ilkelerinin benimsenmesi ve uygulanması çok sayıda uzlaşmazlığının oluşmasını engelleyebilmektedir. Örneğin, ücretlerinin maliyet esaslı olarak belirlenmesi yönünde getirilen bir ilke ücretler konusundaki uzlaşmazlıkları engellemeye hizmet etmektedir.

Telekomünikasyon uzlaşmazlıklarının ortaya çıkmadan önlenmesi yönünde alınabilecek bir diğer tedbir ise, düzenleyici kurum tarafından örnek sözleşmeler hazırlanıp yayımlanmasıdır. Düzenleyici kurumlar genellikle hizmet sunumuna ilişkin işletmeciler arasında sözleşme imzalanması öncesinde uyuşmazlık potansiyeli olan hususlarda yön gösterici olması açısından detaylandırılmış örnek sözleşmeler yayımlamaktadır. Müzakereler sırasında tarafların örnek sözleşmelerde yer alan hükümleri dikkate almaları ve bu hükümlere dayanarak sözleşme imzalamaları daha kolay olmaktadır.

Düzenleyici kurum tarafından işletmeciler arasında yapılan müzakerelere zaman sınırlaması getirilmesi de uzlaşmazlıklarının önlenmesi bakımından alınacak tedbirlerdendir. Örneğin, yerleşik işletmeci tarafından taslak sözleşmenin hazırlanması ve karşı tarafa sunulmas için otuz günlük süre tanınabilir. Zaman sınırlamasına taraflarca uyulmaması halinde düzenleyici kurum tarafından uzlaşmazlığa müdahale edilebilir.

406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun[1] 4 üncü maddesi telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesinde ve/veya alt yapının işletilminde ve bu hususlarda yapılacak düzenlemelerde dikkate alınması gereken ilkeleri düzenlemektedir. Bu hüküm kapsamında dikkate alınacak ilkeler arasında, herkesin makul bir ücret karşılığında telekomünikasyon ücretlerinden ve alt yapısından yararlanmasını sağlayacak uygulamaların teşvik edilmesi hususu da yer almaktadır. Bunun yanısıra, aksini gerektiren objektif nedenler bulunmadıkça, eşit şartlardaki aboneler, kullanıcılar ve işletmeciler arasında ayrım gözetilmemesi ve hizmetlerin benzer konumdaki her kişi tarafından eşit şartlarda ulaşılabilir olması ve kullanıcıya ekonomik avantajlar ihtiva eden özel programlar sunulması da sağlanmalıdır. Bu hüküm gereğince, uzlaşmazlıkların önlenmesi ve ortaya çıkan uzlaşmazlıkların kısa süre içinde çözüme kavuşturulması gerek telekomünikasyon sektörünün rekabetçi ve sağlıklı bir yapıya kavuşturulması gerekse tüketici haklarının korunması önem arz etmektedir.

2813 sayılı Telsiz Kanununun[2] 7 nci maddesi uyarınca, telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesi ve alt yapısının işletilmesi ile ilgili hususlar ile hem bu hizmetlerde hem de genel olarak telekomünikasyon sektöründe rekabete aykırı davranış, plan ve uygulamaları re'sen veya şikayet üzerine incelemeye ve görev alanına giren konularda bilgi ve dokümanların sağlanmasını talep etmeye Telekomünikasyon Kurumu yetkilidir. Telekomünikasyon Kurumu, tüketici menfaatlerinin korunması için de gerekli tedbirleri almak ile görevlidir. Rekabet Kurulu, telekomünikasyon sektörüne ilişkin olarak yapacağı inceleme ve tetkiklerde ve birleşme ve devralmalara ilişkin olarak vereceği öncelikle Kurum'un görüşünü ve Kurum'un yapmış olduğu genel düzenleyici işlemleri dikkate almak zorundadır. Bu anlamda telekomünikasyon sektöründe rekabetin tesisi amacıyla gerekli işlemleri yapmaya Telekomünikasyon Kurumu öncelikle görevli ve yetkilidir.

3.2. Çerçeve Direktif ile Getirilen Yeni Düzenlemeler

Telekomünikasyon piyasasında rekabetin sağlanması için yapılan ulusal veya uluslarüstü girişimler çeşitli düzenlemelerin yapılması, telekomünikasyon piyasasında rekabetin artması ve serbestleşmenin başlaması ise yapılmış olan düzenlemelerin gözden geçirilmesi ve değiştirilmesi ihtiyacını ortaya koymaktadır.

25.07.2003 tarihinde uygulanmaya başlanan 2002/21/EU Avrupa Parlamentosu ve Konseyinin Elektronik İletişim Şebekeleri ve Hizmetleriyle İlgili Ortak Düzenleyici Bir Çerçeveye İlişkin Direktif (Çerçeve Direktif), bu kapsamda önemli düzenleme değişiklikleri ve yenilikler getirmektedir.

Çerçeve Direktif kapsamında elektronik haberleşme şebekelerinin ve hizmetlerinin düzenlenmesine ilişkin hükümler getirilmekte ve düzenleyici kurum tarafından öncül (ex-ante) yükümlülüklerin bir kısmının sadece etkin piyasa gücüne sahip işletmeciler için uygulanacağı ifade edilmektedir. Etkin piyasa gücüne sahip işletmecilere getirilecek yükümlülükler arasında şeffaflık, ayrım gözetmeme, hesap ayrımı yükümlülüğü, yerel ağın paylaşıma açılması ve ortak yerleşim yer almaktadır.

Çerçeve Direktif kapsamında, üye devletlerden birinde elektronik iletişim şebekelerini veya hizmetlerini sağlayan işletmeciler arasında bu Direktif veya diğer ilgili Direktifler kapsamında yer alan yükümlülüklerden kaynaklanan bir uzlaşmazlık[3] ortaya çıktığı taktirde, ulusal düzenleyici kurumun, taraflardan herhangi birinin talebi üzerine anlaşmazlığın mümkün olan en kısa zaman diliminde ve istisnai durumlar hariç her durumda dört ay içinde, çözmek için bağlayıcı bir karar yayımlayacağı ifade edilmektedir. Üye devlet, bu süreçte tarafların ulusal düzenleyici kurum ile tam bir işbirliği sağlamalarını talep etmektedir.

Çerçeve Direktif gereğince, üye devletler, arabuluculuk dahil diğer mekanizmaların varolduğu ve zaman açısından uzlaşmazlığın çözümüne daha çok katkıda bulunacağına inandığı durumlarda, ulusal düzenleyici kurumun anlaşmazlığı bağlayıcı bir karar aracılığıyla çözme yoluna gitmesini engelleyen bir karar vermektedir. Bu durumda düzenleyici kurum, uzlaşmazlığa alternatif uzlaştırma mekanizmaları uygulanabilecekse uzlaşmazlıklar hakkında karar vermeyi reddetme imkânına da sahiptir. Bu sebeple, AB üyesi ülkelerde, düzenleyici kurumun piyasada hakim konumda bulunmayan veya etkin piyasa gücüne sahip olmayan işletmeciler arasındaki uzlaşmazlıklara müdahale etmeyi reddetmesi ve işletmecileri alternatif uzlaştırma mekanizmalarını kullanmaya teşvik etmesi sıklıkla rastlanan bir uygulamadır.

Uzlaşmazlığa alternatif uzlaştırma mekanizmalarının uygulanmasına karar verilmesi halinde, ulusal düzenleyici kurum tarafları gecikmeksizin bilgilendirmektedir. Bununla birlikte, uzlaşmazlığın dört ay içerisinde çözülmediği veya anlaşmazlık olarak mahkeme önüne getirilmediği hallerde, ulusal düzenleyici kurum tarafından, taraflardan herhangi birinin talebi üzerine, mümkün olan en kısa zaman diliminde ve her durumda dört ay içinde, uzlaşmazlığı çözmek için bağlayıcı bir karar yayımlanmaktadır.

İşletmeciler arasındaki uzlaşmazlığın çözülmesinde, ulusal düzenleyici kurum tarafından Çerçeve Direktif ile ortaya konulan hedeflerin gerçekleştirilmesini amaçlayan kararlar verilmektedir. Ulusal düzenleyici kurum tarafından bir işletmeciye, uzlaşmazlığın çözülmesi için getirilen her türlü yükümlülük Çerçeve Direktif hükümlerine uygun olmalıdır.

Ulusal düzenleyici kurum tarafından verilen uzlaştırma kararı ticari gizliliğine ilişkin talepler gözönünde bulundurularak kamuya açıklanmaktadır. İlgili taraflara kararın dayandığı gerekçelere ilişkin tam bir açıklama yapılmaktadır. Uzlaştırma prosedürünün işletilmesi, taraflardan herhangi birinin mahkemede dava açma hakkını ortadan kaldırmamaktadır.

Çerçeve Direktif gereğince uzlaşmazlıkların çözümü için taraflardan birinin düzenleyici kuruma başvurusu gereklidir. Bununla birlikte, düzenleyici kurumun kendi inisiyatifi ile gerekli gördüğü hallerde uzlaştırma mekanizmasını harekete geçirmesi Çerçeve Direktif ile getirilen düzenlemelere ve bu düzenlemelerin ruhuna uygun düşmektedir[4]. “Düzenleyici kurumlar ücret ve erişim koşulların belirlenmesi konusunda daha doğrudan müdahalelerde bulunabilmektedir” (39).

Ulusal düzenleyici kurumlar Çerçeve Direktif’te belirlenen amaçların yerine getirilmesi için gerektiğinde re’sen müdahale etme yetkisi ile donatılmışlardır[5]. Çerçeve Direktif ile tanınmış olan bu genel yetki düzenleyici kurumun uzlaşmazlığa re’sen müdahale etmesindeki yasal dayanaktır. “Düzenleyici kuruma uzlaşmazlığın çözümü için resmi başvurunun yapılmamış olması düzenleyici kurum tarafından verilen uzlaştırma kararının hukuka aykırılığı sonucunu doğurmamaktadır” (40).

Çerçeve Direktif’te düzenleyici kurumun uzlaşmazlığı bağlayıcı bir karar yayımlayarak çözeceği ifade edilmektedir. Uzlaşmazlığın taraflarının düzenleyici kurum tarafından yayımlanan uzlaştırma kararına uymamaları veya bir kısmına aykırı hareket etmeleri halinde üye devletin ulusal kanunları ile belirlenmiş yaptırımlar uygulanmaktadır. Bunun yanı sıra, “düzenleyici kurum tarafından uzlaşmazlığın çözümüne katkı sağlayacağı kanısına varılırsa, uzlaştırma kararı kapsamında taraflara cezai yaptırım getiren hükümlere de yer verilmektedir” (40).

Çerçeve Direktif kapsamında üye devletlerin uygulayacağı cezai yaptırımlara ilişkin hükümler bulunmamaktadır. Cezai hükümlerin yokluğu, ulusal düzenleyici kurumlar tarafından Çerçeve Direktif ile belirtilen hedeflerin gerçekleştirilmesi amacıyla yaptırım uygulanabileceği ve bu yaptırımların Çerçeve Direktif hükümlerine uygun olması gerektiği şeklinde yorumlanabilir.

Arabağlantı Direktifi ve Çerçeve Direktif arasındaki en temel farklardan biri de Çerçeve Direktif ile düzenleyici kuruma, arabuluculuk veya diğer alternatif uzlaşmazlık çözümü mekanizmalarının, uzlaşmazlığın çözümünü sağlayabileceği hallerde, uzlaştırma talebini reddetme yetkisinin tanınmış olmasıdır.

Alternatif uzlaştırma mekanizmalarının kullanılması, üye devletin kendi ulusal kanunlarında Çerçeve Direktif ile uyumlu olarak alternatif uzlaştırma yöntemlerinin kullanılabileceğini hükme bağlamış olması ile mümkündür. Üye devletlerin söz konusu yetkiyi kendi kanunlarında düzenleyici kuruma tanımış olması, uzlaştırma sürecinin uzaması sonucunu doğurmayacaktır. Zira, Çerçeve Direktif ile dört aylık bir azami süre sınırı getirilmektedir. Uzlaşmazlık dört aylık süre içerisinde çözüme kavuşturulamamışsa, ulusal düzenleyici kurum tarafından uzlaştırma kararı yayımlanmaktadır. Düzenleyici kurum tarafından uzlaştırma kararı dört ay içerisinde yayımlanmak durumundadır. Söz konusu süre düzenleyici kurum tarafından alternatif uzlaştırma yöntemlerinin uygulanmasına son verilmesinden itibaren işlemeye başlamaktadır. Bununla birlikte, “Direktifte uzlaşmazlığın çözümü için geçen toplam sürenin, düzenleyici kuruma yapılan uzlaşmazlık başvurusunun tebliğinden veya düzenleyici kurum tarafından uzlaşmazlığa re’sen müdahale edilmesi tarihinden itibaren sekiz ayı geçemeyeceği düzenlenmektedir” (40).

Çerçeve Direktif kapsamında dört aylık süre azami sınır olarak belirlenmiş olup, uzlaşmazlığın mümkün olan en kısa zaman diliminde çözümlenmesi hedeflenmektedir. Dört aylık süre ancak istisnai durumlara münhasır olarak uzatılabilmektedir.

Uzlaştırma süreci alternatif uzlaştırma yöntemlerinin kullanılması halinde uzayabilmektedir. Uzlaşmazlığın çözümünde alternatif uzlaştırma yöntemlerinden birinin kullanılması halinde dört aylık sürenin sonunda bir değerlendirme yapılmaktadır. Dört aylık süre anlaşma ile sonuçlanmamışsa ve taraflar konuyu mahkemeye taşımamışlarsa düzenleyici kurumun uzlaşmazlığı çözüme kavuşturmak için dört aylık süre içerisinde bağlayıcı karar yayımlaması gerekmektedir[6]. Düzenleyici kurum için getirilen söz konusu ikinci dört aylık sürenin uzatılması mümkün değildir. Başka bir ifade ile, uzlaşmazlığın çözümünde öncelikle alternatif uzlaştırma yöntemlerinin kullanılması halinde, uzlaşmazlığın çözümü için geçecek sürenin toplam sekiz ayı aşmaması gerektiği düşünülmektedir.

Düzenleyici kurum tarafından verilen uzlaştırma kararına karşı kanun yollarına başvurma imkânı da mevcuttur. Başvuru merci genellikle ulusal mahkemelerdir. “Çerçeve Direktif kapsamında, düzenleyici kurum kararlarından etkilenen işletmeciler veya bireyler tarafından söz konusu kararlara karşı bağımsız bir kuruma başvurulabileceği öngörülmektedir. Bunun yanı sıra, düzenleyici kurum tarafından verilen uzlaştırma kararına karşı bir idari kuruma da başvurulabilmektedir. Bununla birlikte, söz konusu idari kurum düzenleyici kurumdan bağımsız olmalı ve kararlarına karşı mahkeme yolu açık olmalıdır. İdari kurum tarafından verilen kararların gerekçeli olması da zorunludur” (40).

 

4. SONUÇ

Telekomünikasyon piyasasında serbestleşmenin gerçekleştirilmesi ve piyasanın rekabetçi bir yapıya kavuşturulması sürecinde yeni hukuksal sorunlar gündeme gelmektedir. Telekomünikasyon sektöründeki uzlaşmazlıklar bu sorunların içinde önemli bir yer teşkil etmektedir.

Telekomünikasyon işletmecileri arasındaki uzlaşmazlıklar telekomünikasyon piyasalarının serbestleştirilmesine yönelik düzenlemeler veya teknik gelişmeler nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaçlar dolayısıyla artmaktadır. Telekomünikasyon piyasasında rekabetin sağlanması ve düzenlemelerin etkin hale getirilebilmesi için işlemeciler arasındaki uzlaşmazlıkların hızlı ve etkin bir şekilde çözümlenmesi gerekmektedir.

Telekomünikasyon sektöründe uzlaşmazlıkların çözümünde kullanılan yöntemler, düzenleyici kurum tarafından verilen uzlaştırma kararları, yargısal kararlar ile alternatif uzlaştırma çözümü yöntemleridir.

Düzenleyici kurum tarafından verilen uzlaştırma kararları, işletmeciler arasındaki uzlaşmazlıkların yarı yargısal bir süreç sonucunda bağlayıcı karar ile çözülmesi esasına dayanmaktadır. Yargısal kararlar, uzlaşmazlıkların çözümünde nihai çözüm mekanizması olarak işlev görmektedir. Uzlaşmazlığın tarafları eş zamanlı olarak düzenleyici kuruma ve mahkemelere uzlaştırma için başvurabilir. Bununla birlikte, mahkemeler genellikle düzenleyici kurum tarafından verilen uzlaştırma kararının gözden geçirilmesi aşamasında rol almaktadır.

Alternatif uzlaştırma yöntemleri, müzakere, arabuluculuk ve hakemlik gibi yöntemlerden oluşmaktadır. Yargısal kararların yanısıra uzlaşmazlıkları kesin olarak karara bağlama esasına dayanan bütün yöntemler alternatif uzlaştırma yöntemlerinin kapsamı dışında kalmaktadır. Alternatif uzlaştırma yöntemlerinin kullanılması tarafların rızaları ile mümkündür. Tarafların alternatif uzlaştırma yöntemlerinin kullanılması yönündeki rızaları genellikle sözleşme hükümleri ile sağlanmaktadır. Müzakere, taraflar arasındaki uzlaşmazlıkların üçüncü kişinin katılımı olmaksızın çözümlenmesi yöntemidir. Bu anlamda müzakere uzlaşmazlıkların giderilmesinde en temel alternatif uzlaştırma yöntemi olarak kabul edilmektedir. Müzakere yolu başarıya ulaşmazsa diğer alternatif uzlaştırma yöntemleri kullanılmaktadır. Arabuluculuk, uzlaşmazlıkların tarafsız bir üçüncü kişinin yol göstermesi ve müdahalesi sonucunda çözülmesi esasına dayanmaktadır. Üçüncü kişi katılımı ile yürütülen bir diğer alternatif uzlaştırma yöntemi hakemliktir. Hakemlik, tarafların karşılıklı anlaşma ile hakeme uzlaşmazlığın çözümü konusunda yetki tanımaları esasına dayanmaktadır.

 Çerçeve Direktif ile getirilen düzenlemeler, işletmeciler arasındaki uzlaşmazlıkların taraflardan herhangi birinin talebi üzerine istinai durumlar haricinde dört ay içerisinde bağlayıcı karar ile çözümleneceği hükme bağlamaktadır. Uzlaşmazlıkların çözümünde alternatif uzlaştırma yöntemlerinin kullanılabileceği hallerde düzenleyici kurum uzlaştırma sürecini işletmeyi reddedebilmektedir. Başka bir ifade ile, Çerçeve Direktif uzlaşmazlıkların çözümünde alternatif uzlaştırma yöntemlerinin kullanımını teşvik etmektedir. Uzlaşmazlık alternatif uzlaştırma yöntemleri ile çözüme kavuşturulamamışsa düzenleyici kurum tarafından dört ay içerisinde uzlaştırma kararı yayımlanmaktadır. Düzenleyici kurum tarafından verilen uzlaştırma kararları gerekçeli olmalı ve kararların aleniyeti sağlanmalıdır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KAYNAKLAR

 

[1] Saunders, J. B., Editorship, Words and Phrases Legally Defined, Third Edition, Vol. 2: D-J, Butterworths, London 1989, s.94.

 

2 Noam, E. M., Edit. Cave et all, 2002, Interconnection Practices, Handbook of Telecommunications Economics Volume1: Structure, Regulation and Competition, Elsevier Science B.V., Amsterdam Netherlands, s.390-392.

 

3 ITU 2003, Dispute Resolution In The Telecommunications Sector: Current Practices And Future Directions Work-In-Progress, For Discussion Purposes, Geneva, Switzerland, s.23-134.

 

4 Alman Telekomünikasyon Kanunu, 2004.

 

5 EC, 2004, 10th Report on European Electronic Communications Regulation and Markets, Brussels 2004.

 

6 Donald, A., 2004, “Alternative Dispute Resolution: managing upsets and keeping people safe”, Evidence-Based Healthcare & Public Health, 8, s.412-413.

 

7 Stitt, A., J., 1998, Alternative Dispute Resolution For Organizations: How to Design A System For Effective Conflict Resolution, John Wiley & Sons Canada Ltd., Ontario Canada, s.14, 15, 16, 17.

 

8Australian Competition & Consumer Commission, 2002, Resolution of Telecommunications Access Disputes- A Guide to Dispute Resolution Provisions Under Part XIC of the Trade Practices Act 1974 and the Telecommunications Act 1997, s.9.

 

9 Sexton, J., 1996, “New models of negotiations, dispute resolution and joint problem solving”, Relations Industrielles, Vol.51 2, Spring 1996, s.273-279.

 

10 Bühring-Uhle, C., 1993, Arbitration and Mediation in International Business: Designing Procedures for Effective Conflict Management, International Law Library, London, s.269, 270.

 

11 Hayford, S., L., 2000, “Alternative Dispute Resolution”, Kelley School of Business, Indiana University, Business Horizons, January-February, s.2.

 

12 Brown, H., 1994, “England”, Dispute Resolution Methods: The Comparative Law Year Book of International Business Special Issue, Graham&Trotman, London, s.151-180.

 

13 Hubertus, W., L., 1994, “Germany”, Dispute Resolution Methods: The Comparative Law Year Book of International Business Special Issue, Cologne, Germany, s.180-206.

 

14 Kennedy, C. H., 2001, An Introduction to US Telecommunications Law, Artech House Inc. 2nd Edit., Norwood USA, s.45.

 

15 Australian Competition & Consumer Commission, 2002, Resolution of Telecommunications Access Disputes- A Guide to Dispute Resolution Provisions Under Part XIC of the Trade Practices Act 1974 and the Telecommunications Act 1997, s.9.

 

16  ITU News, 2004, Setting Global Standards ITU’s Future Direction, No.10 December, s.26-29.

 

17 ETP, 1998, Inventory of Dispute Resolution Mechanisms: What are the Choices for the Telecommunications Sector, Brussels, s.37.

 

18 Stitt, A., J., 1998, Alternative Dispute Resolution For Organizations: How to Design A System For Effective Conflict Resolution, John Wiley & Sons Canada Ltd., Ontario Canada, s.14, 15, 16, 17.

 

19 Ballem, J., B., 1994, “Use of Alternative Dispute Resolution Methods”, Dispute Resolution Methods: The Comparative Law Year Book of International Business Special Issue, Graham&Trotman, London, s.89-120.

 

20 Kilpatrick, C., 2001, UK Report for the project to study conciliation, mediation and arbitration, s.6.

 

21 Lovenheim, P., 1992, Mediate, Don’t Litigate, How to Resolve Dispuets Quickly, Pivately and Inexpensively – Without Going to Court, McGraw-Hill Publishing Company, New York, s.10.

 

22 http://www.otelo.org.uk/content.php?menuID=25&pageID=10, 10.02.2005.

 

23 Pryles, M., 1997, Dispute Resolution in Asia, Kluwer Law International, London, s.23.

 

24 Seide, K., 1970, A Dictionary of Arbitration and its Terms: A Concise Encyclopedia of Peaceful Dispute Settlement, Oceana Publications, Dobbs Ferry, New York, s.25.

 

25 Erauw, J., 1997, Reference by Arbitrators to the European Court of Justice for Preliminary Rulings, Arbitration and European Law, Brussels.

 

26 Thomas, R., D., Default Powers of Arbitrators, LLP, London, s.47.

 

27 Gaudissart, M., Louis, J., Van Den Hende, L., 1997, “Dispute Settlement Procedures in International Agreements Concluded by the European Communities”, Arbitration and European Law, Brussels.

 

28 Tekinalp, G., 2004, Milletlerarası Özel Hukuk, 8. Bası, Beta Yayınevi, İstanbul, s.321.

 

29 Nomer, E., Ekşi, N, Gelgel, G., 2000, Milletlerarası Tahkim, Beta Yayınevi, İstanbul, s.24.

 

30 Bernstein, M., C., Private Dispute Settlement: Cases and Materials on Arbitration, The Free Press, New York, s.20, 23.

 

31 Schlosser, P., F., 1997, “Arbitration and the European Public Policy”, Arbitration and European Law, Brussells, s.47.

 

32 Lew, J., D., 1990, The Immunity of Arbitrartors, Lloyd’s of London Press, Ltd., London, s.88.

 

33 Kaplan, Y., 2002, Milletlerarası Tahkimde Usule Aykırılık, Seçkin Yayınevi, Ankara, s.25.

 

34 Özbay, İ., 2004, Hakem Kararlarının Temyizi, Ankara, s.28.

 

35 Akıncı, Z., 2003, Milletlerarası Tahkim, Seçkin Yayınevi, Ankara, s.181.

 

36 Dayındarlı, K., 2004, HUMK’ta Düzenlenen İhtiyari İç Tahkim, Hukuk Yayınları, 2. Baskı, Ankara, s.93,94.

 

37 WIPO Arbitration and Mediation Center, 2004, Dispute Resolution For The 21st Century, s.7,12.

 

38 Şit, B., 2005, Kurumsal Tahkim ve Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara, s.55.

 

39 Peitz, M., 2003, “On Access Pricing in Telecoms: Theroy and European Practice”, Telecommunications Policy, v.27, s.729-740.

 

40 Nihoul, P., Rodford, P., 2004, EU Electronic Communications Law: Competition and Regulation in the European Telecommunications Market, Oxford University Press, Great Britain.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



[1] Kabul T.: 4/2/1924, RG. 21/2/1924, S:59.

[2] Kabul T.:5/4/1983, RG.07/04/1983, S:18011.

[3] Arabağlantı Direktifi 9(5) maddesinde “arabağlantı uzlaşmazlıkları”ndan bahsedilirken Çerçeve Direktif’in 20 nci maddesi “uzlaşmazlık” ifadesini kullanmakta böylece arabağlantı dahil tüm erişim konuları için uzlaştırma sürecinin işletilebileceğini hükme bağlamaktadır.

[4] Arabağlantı Direktifi madde 9(4) re’sen müdahale yetkisini düzenlemektedir.

[5] Çerçeve Direktif’in 8 inci maddesi, üye devletlerin Çerçeve Direktif hedeflerinin gerçekleştirilmesi amacıyla makul olan hertürlü tedbiri almaya yetkili olduklarını ifade etmektedir.

[6] Tarafların mahkemeye başvurmaları halinde düzenleyici kurum tarafından düzenleyici uzlaştırma kararı yayımlanmamaktadır.