|
|||||
|
TÜRKİYE’DE TARIM ve DEVLET TARAFINDAN FİNANSMANI AGRICULTURE IN TURKEY AND ITS FINANCING BY GOVERNMENT SUMMARY Agricultural produces having low elasticity in terms of supply and demand, production’s usually being dependent on the natural conditions and also some products having strategic importance don’t separate agricultural from its significant location and there are many inducements.
The problems related to the agricultural politics in Turkey have been discussed for a long is transferred from consumers to producers instead of being paid by the budget. The load of support gained by the budget is provided by taxpayers. The incomes of farmers directly supported and the dimensions of support given can be controlled are important in agricultural sector instead of the support by means of price In this study, by bringing up the state of agricultural sector, if there is any help of the supports and how the financing has been provided so far was searched.
Keywords: Agricultural, Supporting Policies, Production, Direct Income Support
ÖZET Tarım ürünlerinin arz ve talep yönünden esnekliklerinin düşük olması, üretimin çoğunlukla doğa koşullarına bağlı olarak yapılması ve bazı ürünlerinde stratejik öneme sahip olması tarımı önemli bir sektör konumundan ayırmadığı gibi oldukça çok teşvik uygulanmaktadır.
Türkiye’de tarım politikalarına ilişkin sorunlar uzun süreden beri tartışılmaktadır. Hükümetlerin tarıma verdiği destekler bütçe tarafından karşılanması yerine tüketicilerden üreticilere transfer edilmektedir. Bütçeden sağlanan desteğin yükü de vergi mükelleflerinden sağlanmaktadır. Tarım kesiminde fiyat yoluyla destek yerine çiftçilerin gelirlerinin doğrudan desteklenmesi ve verilen desteğin boyutlarının kontrol edilebilmesi önemlidir. Bu çalışmada tarım sektörünün durumu ortaya konarak desteklemelerin katkısının olup olmadığı ve finansmanın bu güne kadar nasıl sağlandığı araştırılmıştır.
1. GİRİŞ Tarımsal desteklemelerin ilk uygulamaları 19.yy’da Avrupa’da teşvikler ile birlikte sürekli artmıştır. ABD ise aynı yüzyılda bedava tohumluk ve ar-ge gibi araçlarla sektörü korumaya çalışmıştır. ABD ağırlıklı olarak ihracat kredilerini kullanırken, AB ihracat teşviklerini tercih etmektedir. ABD ihracat kredilerini, AB İhracat teşviklerini kullanmıştır. Tarımsal tarifeler, ABD ve AB ‘de imalat sanayiinde uygulanan tarifelerden 4 kat daha fazla iken ABD’ de en büyük tarım işletmeleri toplam sübvansiyonların yüzde 50’sinden fazlasını almaktadır.
Türkiye, XX.yüzyılın son çeyreğini ulusal tarım politikalarının oluşturulduğu, tarımın geliştirildiği, planlı, araştırmaya ve geliştirmeye önem veren, teknolojinin yoğun olarak kullanıldığı bir dönem olarak değerlendirememiştir. Uygulanan yanlış politikalarla, günlük tedbirlerle, tarım ürünü ithal eden bir ülke konumuna gelmiştir.
Türk tarımı, sanayinin gelişmesini finanse edici bir sektör olarak düşünmüş, oy potansiyeli olarak görmüş, hizmet sektörünün istihdam edemediği fazla iş gücünün köyde tutmayı olarak hedeflemiş, sonuçta kenarda bırakılan bir sektör olmuştur.
2. ÜLKEMİZDE EKONOMİK DURUM Finansman yetersizliği dolayısıyla oluşan bütçe açıklarının borçlanmayla finanse edilmesi politikasının yarattığı “bütçe açığı- borç servisi – bütçe açığı” kısır döngüsü içinde bulunan Türkiye’de, iç borç faiz ödemelerinin bütçe harcamaları içinde payının giderek büyük boyutlara ulaşması, devletin genelde sosyal refahı, özelde ise gelir dağılımını düzeltici ve yoksulluğu azaltıcı politikalar uygulama imkânını daraltmıştır. Faiz ödemeleri, halen bütçenin üçte birinden fazla olup, bütçeden eğitime, sağlığa, sosyal güvenliğe, adalet hizmetlerine, tarıma, çevreye ayrılan kaynakların toplamını aşan bir meblağa ulaşmaktadır. Aralık 1999 ile Aralık 2000 tarihleri arasında IMF ve DB’ ye beş adet niyet mektubu verilmiş ve tarıma ilişkin taahhütlerde bulunulmuştur. 2000-2002 döneminde tarımda yapılmak istenen dönüşümün bürokrasi ve siyasetçi temelinde tümü 1990’lı yıllar içinde yapılmıştır.
Tarım sektöründe yaşayan 30 milyon kişi, kabaca 30 milyar dolar gelir üretmektedir. Tarım dışındaki 35 milyon kişi ise 165 milyar dolarlık bir resmi gelire sahiptir. Gelişmiş ülkelerde nüfusun yüzde üç kadarı, makineleşmiş ve bilimsel tarım ile ülkenin toplam yiyecek ihtiyacını karşılamaktadır. Tablo1. Türkiye’nin İç Borç Stoku( Milyar TL)
Kaynak: DPT 1980-2001 döneminde iç borçlar artış eğilimi göstermektedir. Bu artış eğilimi yeni imkanlar tanınması ve yüksek faiz oranlarından borçlanmanın yüksek olduğu dönemdir. 1993 yılındaki faizleri düşürme denemeleri 1994 krizine neden olmuş ve sorun devam etmiştir. Kamu kesimi finansman açıkları geniş boyutlara ulaşmış olması, hızlı yükselen enflasyon , enflasyonunda daha da artış beklentisi diğer nedenlerdir. Devlet kaynak ihtiyacını borçlanma yoluyla karşılamaya çalıştığı görülmektedir. 1983 yılı hariç ,1992 yılına kadar iç borç stokundaki artış 20 yıllık ortalamanın üzerinde artış olduğu görülmektedir. 1983,1994,1996,2001 yıllarında ise, ortalamanın çok üzerinde artış görülmektedir.
Kamu kesimi iç borç stoku 2000 yılında 58 milyar $ iken 2003 yılı 11 aylık rakam 122 milyar $’a, toplam borç stoku ise anılan dönemlerde 114 milyar $ dan 198 milyar $ a yükselmiştir.
3. RAKAMLARLA TARIM 2001 yılı genel tarım sayımı tarımsal işletmeler (hanehalkı) anketi sonuçlarına göre tüm köyler ve nüfusu 5.000’den az olan ilçe merkezlerinde toplam 3.075.516 adet tarımsal işletme ile bu bu işletmelerin tasarrufunda bulunan 184.329.490 dekar arazi tespit edilmiştir. Şekil. 1 Ülkemizde Büyüme Oranları
Ülkemizde 1992 ile 2002 yılları arasındaki büyüme rakamlarına bakıldığında tarım sektöründeki daralma 1994,1999 ve 2001 yılları arasında ülkedeki GSMH’ ya bağlı olarak azaldığı görülmektedir . Bunu dışındaki yıllarda ise tarım sektöründeki büyüme sonu çift yıllarda üretimin fazla olma tezine doğrular bir şekilde ancak yüzde 10’unu 1998 ve 2002 yılları hariç geçemeyen yapıda olduğu görülmektedir.
1989-2000 döneminde ülkedeki yıllık ortalama istihdam artışı sadece yüzde 0,03’tür. Ayni dönemde, işgücü arzındaki yıllık ortalama artış ise yüzde 1,2’dir. Tarım sektöründe yılda ortalama 95 bin istihdam kaybı olmuştur. Tarım sektörü çözülmekte, tarım dışı istihdam artışı ise bu çözülüşün etkilerini ve iş gücü arzındaki artışı karşılamaktan çok uzak kalmaktadır. Buradaki sorun sadece ekonominin düşük hızla büyümesi değildir.
3.1 NÜFUS Türk tarımının yıllık artış hızı ortalama yüzde 1 civarında iken, nüfus artış hızının ortalama yüzde 2 olması, giderek dışa bağımlı hale geleceğinin bir göstergesidir. 1950 yılında toplam nüfusun yüzde 75’i köyde yaşarken bu oran 1990 yılında yüzde 41, 2000 yılında da yüzde 34’ e düşmüştür. Tarımsal işletmesi sayısı 2001 yılı yılı DİE verilerine göre 4068,4 bin adet iken işlenen tarımsal alan 23451,1 bin hektardır. 8.Beş yıllık Kalkınma planında da tarımda istihdam edilen nüfusun öncelikli olarak yüzde 20’ye sonrasında ise nihai olarak yüzde10’a düşürülmesinin hedeflenmiştir.
Şekil. 2 Sektörlerin İstihdamı
Gelişmiş ülkelere bakıldığında tarım GSMH’nın ve istihdamın yaklaşık yüzde 2’sine karşılık gelirken azgelişmiş ülkelerde ise bu oran yüzde 17 ile yüzde 35 arasında değişmektedir. Tarım sektöründe istihdam edilenlerin toplam istihdama oranı yüzde 35’tir. Kişi başına düşen gelir çoğunlukla kırsal olan bölgeler sıralamasında en alttaki bölgeler arasında 251 ile 6652 dolara uzanan bir yelpazede, insani gelişme endeksi düşük çoğunlukla kırsal bölgede kişi başına gelir 1022 dolar iken Türkiye ortalaması 2885 dolardır. İnsani gelişme endeksi düşük çoğunlukla kırsal bölgede okuryazarlık oranı yüzde 59 iken Türkiye ortalaması yüzde 80’dir. Tarım gelirinin üretimde düşük verimliliğine karşın, tarım nüfusunun toplam talebi artmıştır. Bu yüzden çiftçi sınıfının üretime olan katkıları arttırılmalıdır. Batı ülkeleri tarımsal katma değeri daha az insanla sağlamakta ve buradan açığa çıkan diğer emeği sanayi sektörüne aktarmaktadır. Tarımın GSMH içindeki payı yüzde 12’ler civarındadır.
3.2 ENFLASYON Türkiye’de en önemli enflasyon sebeplerinden biri köyden kente göçen yeni nüfusun taleplerinin artması buna karşın katma değerin aynı oranda artmamasıdır.
Kaynak: DPT 1991-1998 yılları arasında geçimlik ve ticari tarımsal ürünlerin fiyat artış oranlarının kırsal yerler tüketici fiyat artış oranlarından ya daha düşük yada başa baş seviyesinde olduğu görülmektedir. Kırsal yerler tüketici fiyatları genel endeksi ortalama yüzde 86.2 düzeyinde artarken, çiftçinin eline geçen fiyatların ortalama artış oranları buğdayda yüzde 79.8 ,mercimekte yüzde 85.4, mısırda yüzde 82.1, pamukta yüzde 77.2 ve ayçiçeğinde yüzde 86.5 düzeyinde bulunmaktadır.
2003 yılı tarımsal ürün fiyatlarındaki artış eğilimi oldukça sınırlı kalmış ve mevsimlik dalgalanmanın farklılaştığı gözlenmiştir. Bu durumun talep daralmasına bağlı istikrarsızlıktan mı, yoksa artan verimlilikten mi kaynaklandığı sorgulanmamıştır. Eğer tarımsal fiyatlardaki eğilimlere rağmen, üreticinin yarattığı katma değer aynı kalıyor veya artıyorsa, verimlilik artışının varlığından bahsedebileceği yok eğer yaratılan katma değerdeki daralma, fiyatlardaki reel gerilemeden daha büyükse, mevcut eğilimlerin aynen devam edeceği iddia edilmemelidir. (Gübre, mazot gibi girdi fiyatları ile döviz kuru arasındaki ilişkinin bu sektör üzerindeki etkisini de unutulmaması gerekir.) Şubat 2004 yılı enflasyon rakamları incelendiğinde toptan tarımsal ürün fiyatlarındaki yüksek oranlı artışın gerilemenin belirleyicisi olmuştur. Tarımsal arzda üretim ve yol durumundan kaynaklanan bir daralma ortaya çıkmıştır.
ÇIPLAK Uğur, YÜCEL Eray M.(2004) ‘ın yaptığı çalışmada TEFE tarım fiyatları enflasyonundaki yüzde 10’luk bir şoku izleyen altıncı ayın sonu itibariyle TÜFE gıda fiyatları enflasyonun yüzde 5.1 oranında artacağını, TÜFE dışı gıda fiyatları enflasyonu yüzde 1.9 oranında artmaktadır. TEFE tarım fiyatları enflasyonu, TÜFE girdi fiyatları enflasyonunu altı ayda birikimli olarak yüzde 6.1 ‘lik tepki vermektedir. Toplam TÜFE enflasyonu ise yüzde 10’luk bir TEFE tarım fiyatları enflasyonu şokundan altı ayda birikimli olarak yüzde 2.6 oranında etkilendiğini bulmuştur . 3.3 ÜRETİM Tarım sektörünün GSMH içindeki payı 1923 yılında yüzde 40’lar da 1970 yılında yüzde 36,7 iken 2000 yılında yüzde 14’lere inmiştir. Toplam ihracat içindeki payı ise 1970 yılında yüzde 75,3 iken 1990 yılında yüzde 18’e 2000 yılında yüzde 7,2’ye inmiştir. Önemli döviz kaynağı olma özelliğini yitirmiştir. Ancak ihracatın önemli ölçüde tarımsal ürünlerinin işlenmesine dayanmış olması tarımın öneminin ortadan kalkmadığını göstermektedir.
2000 yılında üretimimiz şöyledir; buğday yüzde 3.6, mısır yüzde 0.3, şekerpancarı yüzde 7.5, pamuk yüzde 4.4, mercimek yüzde 11.1, ayçiçeği yüzde 2.9, hıyar yüzde 6.0, domates yüzde 8.8, fındık yüzde 59.6, incir yüzde 20.9’dur. Tablo. 2 Sektörün İhracat rakamları (Ocak -Eylül 2003 / milyon $) İhracatİthalat Tarım ve Ormancılık 1.4301.998 Balıkçılık 38 3 Toplam Tarım Ürünleri1.4682.001 Kaynak: Gungör URASOcak -Eylül 2003 döneminde 585 milyon dolarlık hububat, 320 milyon dolarlık yağlı tohum ve meyve ihraç edilmiştir. Yılda 300 bin ton pirinç ,625 milyon ton pamuk ithal edilmesine rağmen satılabildiğinden daha fazlası alınmaktadır. Tablo. 3 Tarım Sektörü İhracat Rakamları (Bin/dolar- Ocak ,Aralık) 20022003Değişim (%) Tarım4.555.3096.086.11333.6 Bitkisel Ürünler3.518.1164.633.93631.7 Kaynak: MPM,(2004) Anahtar, Şubat ,yıl:16,s:182Tarım ürünleri ihracatındaki ülkeler sırlamasına bakıldığında birinci sırada Almanya yer almakta, sırasıyla İtalya, İngiltere, Fransa, Hollanda takip etmektedir. İhracatın önemli bir kısmı gıda ürünü, ithalatın yarısından fazlası hammaddedir. Gıda ürünleri ihracatının büyük kısmı işlenmiş ürünler oluşturmaktadır. Türkiye’nin AB’ ye yaptığı toplam ihracatın içinde tarımın payı 1993 yılında Yüzde 19 iken 1996 yılında yüzde 13.3’e düşmüştür. AB’ ye yapılan ithalatın toplam İthalat içindeki payı ise 1993 yılında yüzde 2.3 iken 1995 yılında yüzde 4.7 ‘ye yükselmiştir. 1999 yılında ise tekrar yüzde 2.3’ e düşmüştür. Türk tarımının yıllık artış hızı ortalama yüzde 1 civarında iken, nüfus artış hızının ortalama yüzde 2 olması, giderek dışa bağımlı hale geleceğinin bir göstergesidir.
4. TARIMIN DESTEKLENMESİ
Türkiye’de devlet tarafından bazı tarım ürünlerine taban fiyatı vererek yapılan desteklemelerin tarihçesi 1930’lı yıllara kadar uzanmaktadır. Tarım ürünlerinin fiyat yoluyla desteklemesi sistemi ilk kez 1932 yılında buğdayla başlamış, bunu 1938-1944 döneminde diğer tahıllar ve bazı sanayi ürünleri (tütün ve pamuk ) izlemiştir. Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planının 1961 yılında uygulamaya konulması ile desteklenen ürün sayısı büyük bir artış göstererek dokuza çıkmış, bu sayı 1970 yılında otuza ulaşmıştır. 1980 yılında, ekonomik reform paketi kapsamı içinde bitkisel ürünlerin desteklenmesini kısıtlayıcı bazı kararlar alınmış ve ürün sayısı otuzdan on yediye düşürülmüştür. 1990 yılında bu sistem içinde on bir ürün yer alırken, 1992 yılında sayı yirmi altıya çıkmıştır.
Kamu harcamalarında kısıtlama ve istikrar tedbirlerini öngören 5 Nisan 1994 Ekonomik Önlemler ve Uygulama Planıyla birlikte tarım sektörüne ilişkin bir takım düzenlemeler öngörülmüş ve destekleme alımları hububat,şeker pancarı ve tütün ile sınırlandırılmıştır.
Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) ve Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerinin (TSKB) kamu finansmanı üzerindeki yükünün azaltılacağı, devlet tarafından tahsis edilen kaynakların sınai tesislerin finansmanında kullanılmalarının önleneceği tarımla ilgili kamu kuruluşlarının ve TSKB’ nin doğrudan ya da dolaylı olarak Merkez Bankası tarafından finansmanına kesinlikle izin verilmeyeceği karara bağlanmıştır. Bunların dışında TSKB 1994 yılından itibaren destekleme alımlarında görevlendirilmemiştir. Ancak, birlikler kendi nam ve hesaplarına alım yapmaktadır, kendi bütçe imkanlarıyla ve Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu’ndan (DFİF) Ziraat Bankası kanalıyla kullandırılan kredilerle alım yapmaktadır. Taban fiyatı resmi olmasa da hükümet yetkilileri tarafından ilan edilerek, birliklerden alımlarında bu fiyatları uygulamaları istenilmektedir. Halen 16 adet birlik 18 ürünün alımını yapmaktadır.
4.1 UYGULANAN DESTEKLEME POLİTİKALARI
Fiyat garantisiyle destekleme alımları görev zararının oluştuğu sistem şöyle işlemektedir; ürün alımıyla bir KİT görevlendirilmekte, ürünün alım fiyatı tespit edilmekte, görevlendirme nedeniyle KİT’in uğrayacağı zarar Hazine tarafından karşılanmaktadır.
Girdi Desteği; Çiftçiler gübre üretici ve dağıtıcı kuruluşları ile diğer çeşit girdi temin eden kuruluşlar üzerinden desteklenmektedirler Gübre, ilaç, fidan ve tohum alımlarında kilogram başına belirli miktarda destekleme ödemesi yapılmakta, çiftçinin indirimli fiyattan girdi temin etmesi sağlanmaktadır.
Kredi Desteği; 1995 yılından bu yana bütçe ’de yer alan DFİF ürün alımlarının finansmanı için Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerine ve KİT’lere düşük faizli kredi kullandırılmıştır.
Ziraat Bankası tarım sektörünü desteklemek amacıyla ucuz kredi imkanı sağlamış olup, Hükümetin tarımsal destekleme kararları ve uygulamalarında aracı banka olarak görev yapmıştır.
AB ülkeleri, küreselleşme sürecine uyumu sağlandıktan ve Ortak Tarım Politikaları ile istenilen üretim artışına eriştikten sonra, son yıllarda tarımda politika değişikliğine karar vermişler ve ürün fazlası ve stokları eritme yönünde politikalar ortaya koymaya başlamışlardır. Ülkemizde ise, AB için amacı farklı olan tarım destek politikaları, bilinçsiz ve plansız bir şekilde benimsenmiş ve AB Ortak Tarım Politikasına uyum yanılgısı içerisinde uygulamaya konulmaya çalışılmıştır. Bu politikalar bir çok bölgemizde üreticinin gelirinin düşmesine neden olmuş ve yapılan doğrudan ödemeler bu gelir azalmasını karşılayamamıştır.
Türkiye’de destekleme alımları için ödenen fonların tarımsal katma değere oranı 1975-1977 yılları arasında yüzde 22 iken 1980’li yıllarda yüzde 8’ lere gerilemiş, 1990’lı yılların sonunda tekrar yüzde 20’lere çıkmıştır. Tarım üretiminde ve veriminde büyük önemi bulunan bu destekler 1998’de 182 trilyon ile GSMH’ nın yüzde 0,3’ü düzeyinde kalmıştır. Tarımsal girdi desteklerinin sadece yüzde 14’ünün girdi sübvansiyonu ve diğer desteklerden, yüzde 86’sının ise iç fiyatların dünya fiyatlarından farklılaşmasından kaynaklandığını ortaya koymaktadır.
Ülkemizin toplam 5-5,5 milyon ton olan gübre ihtiyacının yaklaşık 2 milyon tonu ithal edilmekte, geri kalan 3.5 milyon tonu iç üretimden karşılanmaktadır.
Ürenin ana hammaddesi olan amonyak yurtdışında gelmekte, tamamen dışa bağımlı olunca fiyatları kontrol etmek mümkün olmamaktadır. Ürenin tamamı da ithal edilmektedir. Gübre üreticisi 58 bin TL ‘ye mal ettiği üreyi çiftçiye 41 bin TL’ ye satmakta,17 bin TL’ sini de Ziraat Bankası’ndan almaktadır. Bu güne kadar devletten alacağı olan gübre fabrikası da yoktur. Dolayısıyla destekleme üreticiye gitmemekte, gübreyi kullanan çiftçi kaybetmekte, gübreyi ihraç eden yurtdışındaki satıcı tatlı kar sağlamaktadır.1963 –1980 döneminde yıllık ortalama gübre kullanımında yüzde 16.8’lik bir artış hızı, 1980-2000 arasında yılda ortalama yüzde 2.2’e düşmüştür. Çiftçiden çok üretici ve dağıtıcılara giden 100 trilyon liralık gübre destekleme sisteminin değiştirilmesi istenmiş, desteklemenin KDV indirimine dönüştürülmesi önerilirken, bu yöntemle devletin de 50 trilyon lira tasarruf edeceği öne sürülmüştür. Desteklemeler için yüksek faizli finansman kullanımı ve geciken ödemelerin aşırı faiz yükleriyle, tarım adına rant kesimine kaynak aktarılmıştır. Girdiler için kullanılan sübvansiyonlar, daha çok girdi üreten dağıtan tekellere yaramıştır.
Ziraat Bankası, Hazine, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının rakamlarından alınmış hesaplamalara göre 1995-2000 yılı dahil son 6 yıl içinde Türkiye ‘de tarıma verilen destekler 1995 yılında yaklaşık 5 milyar dolar iken 2000 yılında 1,4 milyar dolar olmuştur. Bu hesaplamalarda fiyat desteklerinin, girdi desteklerinin teşvik pimlerinin, tazminatların, kredi desteklerinin tümü içindedir.
Ziraat Bankası’nın görev zararları 20 miyar dolar iken bunun 11 milyar dolarının pamuk üreticisine verilen primlerden kaynaklandığı ifade edilmektedir. Ancak gerçek olmadığı ortaya çıkmıştır. 1993’te 124 milyon dolarlık prime Ziraat Bankası’nın dolar bazında yılda yüzde128 faiz uygulayarak 1998’de 7,7 milyar dolara, bu günde 11 milyar dolara çıktığı görülmektedir.
Tablo.4 2000 Yılı Tarım Sektörü Kaynak Aktarımı(Trilyon TL) Ziraat Bankası ‘na87.0Destekleme Alımları1,574.2Kaynak: Oğuz BÜKTEL ,IMF Neden Tarıma Yükleniyor? Globus Dergisi, Temmuz 2000
Başbakanlık onayı ile T.C. Ziraat Bankasının görev zararının hesaplanmasında, ticari faiz oranı + yüzde 20 ve ticari faiz hesaplamasına ilişkin koşulların (üçer aylık dönemler itibariyle faiz yürütülmesi) esas alınması kararlaştırılmıştır.1998 yılında Bankanın görev zararı alacağı 2.364 Trilyon TL’ sına (7.7 milyar dolar) çıkmış ve Bankanın toplam aktiflerinin yüzde 39.1’ine ulaşmıştır. Dolar bazında uygulana faiz oranı ise ortalama yüzde 128 civarındadır.
1989-1990 döneminde alınan finans sektörünün yeniden yapılanması kredisi çerçevesinde T.C. Ziraat Bankası tarafından verilen tarım kredilerinin faizlerinin piyasa faizlerine yaklaşmasına zamanın hükümeti razı olmadığından, alınan kredilerinin bir bölümü IMF’ ye iade edilmiştir.
Türkiye’de tarımsal desteğin en önemli kaynağı, sınırlarda uygulanan yüksek koruma nedeniyle yükselen fiyatlar aracılığı ile tüketiciden sağlanan transferlerdir. Vergi olarak ifade edildiğinde, tarımsal ürün tüketicilerin ödedikleri fiyatların yaklaşık yüzde otuzunun vergi olduğu ileri sürülebilir. Desteğin geri kalanı, yaklaşık yüzde yirmisi bütçe gelirlerinden sağlanmakta, daha çok girdi sübvansiyonlarını karşılamak için kullanılmaktadır. Tablo.5 Ülkemizde Tarıma Yapılan Destekler Yıl Destek (milyon$) 1995 5.058 1996 2.655 1997 3.416 1998 3.365 Kaynak:Ali Ekber YILDIRIM http://www.cine-tarim.com.tr/dergi/arsiv32/yenidonem.htm erişim tarihi ;06.02.2004
Gümrük Birliği kapsamında yer almayan tarım sektörü, AB tam üyeliğine aday olan Türkiye açısından, AB’ nin Ortak Tarım Politikasına yaklaştırılması gerekmektedir. AB Ortak Tarım Politikası yıllık toplam bütçenin yüzde 50’sini oluşturmakta olup yaklaşık 40 milyar Euro’ yu kapsamaktadır. Uluslar arası anlaşmalara göre, doğrudan gelir yardımı sürekli olamaz. Doğrudan gelir yardımı bir geçiş süreci için kullanılmalı, üretim miktarından bağımsız olarak her üreticiye verilmelidir. Ortak tarım politikası da DTÖ’ nün Tarım Anlaşmasına uyum göstermek için giderek fiyat desteklerini azaltmaktadır.
Ürün bazında destekleme yerine Dünya Bankası ve IMF' nin isteği doğrultusunda "Doğrudan Gelir Desteği" sistemi uygulamaya konulmuştur. Avrupa Birliği bu sistemi denemiş ancak başarısızlığını görüp kaldırmıştır. Gelişmiş ülkelerin tarım sektörü destekleri 2000 yılında 327 milyar $ ve bu ülkelerin GSMH' larının yüzde 1.3'üne ulaşmıştır. Fakir ülkelere sağlanan yardımlar da 1980'lerden beri düşüştedir, bugün gelişmiş ülkelerin GSMH' larının yüzde 0.2'sini oluşturmaktadır.
Dünya Bankası'nın tahminlerine göre tarım sektöründe ticaret serbestisinin getirilmesi gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızlarını kalıcı olarak yüzde 0.5 artıracaktır. Bu 2015 yılına kadar 300 milyon insanın fakirlik sınırının üstüne çıkmasını sağlayacak,böyle bir serbestleşmenin gelişmekte olan ülkelere ilk on yıl içinde 1.5 trilyon$ ek gelir sağlayabileceği hesaplanmaktadır.
AB' den yapılması beklenen tarım reformu paketinde, tarımsal desteklerin ürün bazında değil, aile işletmeleri ve çiftlik bazında yapılması öngörülmekte, doğrudan gelir desteğinin çevrenin korunması, gıda güvenliğinin sağlanması ve hayvan refahının sağlanması kriterleri baz alınarak ödenmesi sağlanacaktır. Doğrudan ödemelerde her yıl yüzde 3 oranında bir düşüş ile nihai hedefte doğrudan ödeme desteklerinin yüzde 20 azaltılması hedeflenmektedir. Yıllık bazda bir çiftliğin (işletmenin) alacağı destek 300 bin euro ile sınırlandırılmaktadır.
AB' nin yeni dönemde tarım politikası; Tarımsal destekler aynen devam edecektir. AB bütçesinin yarısı, yaklaşık 50 milyar Euro tarıma ve kırsal politikalara harcanacaktır. Şekerpancarı dolayısıyla şekerde, zeytinyağında, tahılda ve hayvancılıkta destekler aynen devam edecektir. Tarımsal ürün ithalatına yönelik engellemelerle içerdeki üreticiyi korunmaya devam edilecektir. Ürün bazındaki desteklerin yanı sıra, tarım ürünleri ihracatı da desteklenmeye devam edilecektir. Reform olarak sunulan yeni kararlar en erken 2005'te uygulamaya geçecektir. AB, 1962'den beri tarıma çok büyük destekler vermiştir. Başlangıçta bütçesinin yüzde 85-90'ını ortak tarım politikasına ayıran AB, halen bütçesinin yarısı yani 50 milyar Euro destek sağlamaktadır. Tarife dışı engeller, birlik pazarına giren ithal tarım ürünlerini engellemek, ihracatı desteklemek ve tarıma yapılan diğer desteklerdir.
2001 yılı itibarı ile milyar Euro olarak çiftçilere doğrudan ödenen, direkt sübvansiyon denen ödemelerin toplamı verilmektedir. 2001 Aralık ayı kurlarına göre Avrupa Birliği 103 milyar Euro, ABD 55 milyar Euro, Japonya 52 milyar Euro, Kore 19 milyar Euro, Meksika 7.3 milyar Euro, İsviçre 4.7 milyar Euro, Kanada 4.4 milyar Euro, Norveç 2.4 milyar Euro, Polonya 1.6 milyar Euro, Avustralya 1 milyar Euro direkt destek ödemektedir. Direkt destek demek tüm tarım desteği demek değil, tüm tarım desteğinin bir parçası demektir.
Tablo.6 1999’DA TÜRKİYE’DE TARIM DESTEKLERİ
Kaynak: Hayri KOZANOĞLU , MAG, Temmuz 2000 sayı:11 Sayfa 88
Destekleme ve fiyat istikrar fonu, faizlerin yüzde 125’ten fazla olduğu bir ortamda, birliklere yüzde 50 faizle kredi verilmektedir. Ziraat Bankası kalan açığı yüzde 110 faizle tamamlamakta, kredilerin vadesi geldiğinde ise büyük bölümü geri ödenmemekte, yeni sezonda alım yapabilmek için birlikler yeniden para talep etmektedirler.
2003 yılında 1.5 milyar dolarlık bir destek düşünülmüş, ancak sadece 1 milyar dolar kadar bir destek verilmiştir. 2004 yılında ise 1.5 milyar dolar planlanmasına rağmen ve Tarım Bakanlığı'nın destek planı ile , Dünya Bankası'nı desteklemesine rağmen, 700-800 milyon dolarlık bir rakam bütçeye konmuş ve bu ödemenin de yılın başında yapılması, ikinci yarıda yapılmaması gündeme getirilmiştir. Bu ise reformdan geri dönülmesi için yol hazırlanması ve bir sonraki yıla tarım reformunun iptali ve geçmişe dönüş için zemin hazırlamaktadır. 2004 yılında OECD ülkelerinde çiftçilerin nasıl desteklendiğini ortaya koyan raporda Türkiye’de çiftçiye sağlanan her türlü desteğin tutarı, gerçekleştirdiği tarım ürününün fiyatının yüzde 15’,i veya yüzde 20’si dolaylarında iken OECD ülkelerinin çiftçileri ürün bedellerinin ortalama yüzde 32’si kadar devlet desteği almaktadır. AB ülkeleri, 2002 yılında çiftçilerine 95 milyar dolar para aktarırken ürün bedelinin yüzde 35’i oranında destek sağlanmıştır. Türkiye, çiftçisine en destek sağlayan ülke grubunda yer alırken, çiftçisine ürün bedelinin yüzde 60’ı dolayında destek sağlayan ülkeler ise İzlanda, Japonya, Kore, Norveç, İsviçre’dir.
5. SONUÇ
Yıllardan beri yapılan destek ödemelerine rağmen tarımsal verimliliğin seviyesi son derece düşüktür. Ayrıca üretimin serbest piyasa koşullarına göre gelişmesi engellenmiş, yük tüketicilere bindirilmiştir. Türkiye, IMF ve Dünya Bankası'nın isteği doğrultusunda 2001 yılında gübre, ilaç, tohum gibi girdi desteklerini bir kalemde kaldırmıştır. Doğrudan gelir desteği ve 5 üründe uygulanan prim uygulaması dışında ciddi bir destek yoktur. Bu destekleri de üreticiler üretim yılında değil bir yıl gecikme ile almaktadırlar. Türkiye'de toplam tarımsal desteklerin tutarı 2 milyar doları bile bulmamaktadır.
Kırsal gelirin çeşitlendirilmesine yönelik önlemlerin alınması ile ürün bazlı desteklemelerden, üretici bazlı desteklemelere geçilmesi desteklemenin etkinliği arttırıcı ve kamu maliyesi üzerine düşen yükü azaltıcı etki yapacaktır. Tarım sektörü emek yoğun bir sektörden çıkartılarak teknoloji yoğun bir sektöre dönüştürülmelidir.
DGD tüm işletmelere aynı oranda verilmesi aslında çelişkidir. Gelir desteği, gelire ihtiyacı olanları desteklemek içindir. Ticari ve büyük işletmelerin sorunlarının bu proje ile karşılanacağının düşünülmesi tutarsızlıktır. Ülkemizde tarım sektörünün üretimi nüfusa yetmeyerek ithal eder duruma gelmesi yanında nüfusun hala önemli payı işgal etmesi, tarlaların miras yoluyla parçalanması, çıkardığı ürünün masraflarını bile karşılayamadığı durumda gelecek on yıllarda eğer ciddi önlemler alınmazsa nüfusuna hiç yetemeyecek duruma gelmesi söz konusu olabilir. Tarımda yüksek katma değer yaratılabilmesi için ürün işleme ve pazarlanması gerekirken bu kooperatifler yoluyla gerçekleştirilebilir. AB’de bir çok ürün yüzde 100’lere varan oranlarda kooperatifler tarafından işlenmekte ve pazarlanmaktadır. Ülkemizde ise maalesef AB’deki kadar devlet tarafından desteklenmediğinden yaygın değildir. |
KAYNAKÇA :
Active ACADEMY Ar-Me(2003), Dünyada Tarımı Sübvanse Etmeyen Hiçbir Ülke Bulunmuyor, Ekim
AFŞAR Hayrettin (2001), İç Borç Stoku ve Finansal Sektörün Aktif-Pasif Yapısı, Dünya gazetesi, 07 Nisan
AKDER A.Halis(2003), Türkiye Tarım Politikasında Destekleme Reformu, ASO MEDYA , Aralık, sayı: sayfa: 46-68
AKDER A.Halis (2000),Yeni Tarım Politikaları Zamana Yayılmalı, Forum Dergisi,Şubat , sayfa:10-19
AKSOY Muharrem(2001),Türk Ekonomisinde Tarım Politikaları, Haziran htpp://www.ekonomistler.com , erişim tarihi 06.09.2003
ALP Sebahattin (2001), İki Türkiye’yi Çöpe Attık, Akşam gazetesi, 19 Nisan
Ali Ekber YILDIRIM, Tarımda Yeni Dönem, Cine- tarım dergisi,
http://www.cine-tarim.com.tr/dergi/arsiv32/yenidonem.htm, erişim tarihi: 6.2.2004
Ali Ekber YILDIRIM(2000), Gübrede Kim Kazanıyor Kim Kaybediyor?Dünya gazetesi Kasım 1
Ali Ekber YILDIRIM (2000), Tarımda Özelleştirme Fiyaskosu ve TEKEL’in Geleceği, Dünya Gazetesi, Temmuz 19
ARGÜDEN Yılmaz, http://www.cine-tarim.com.tr/dergi/arsiv41/sektorel06.htm erişim tarihi: 14.2.2004
ASO(2004), Türk Tarımının Genel Durumu,Sorunları ve Çözüme Doğru Organize Tarım Bölgeleri, ASO dergisi, yıl:18, Haziran, sayı:197
AYDOĞUŞ İsmail,İNKAYA Ahmet(2001), Dünya Ticaret Örgütü ve Tarım Politikaları ,Afyon Kocatepe Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, C:III, S:1
AYYILDIZ Tayyar,KORKMAZ Fahrettin, PEKER Kenan (1997), AB’ye uyum Açısından Türkiye’de Tarımsal İşletme Alanının Sınıflandırılması Esasları, Standart, Ağustos
BARIŞIK Salih (2002), Türkiye’de Tütün, Tütün Mamulleri Üretiminin Durumu ve Tütün Yasası, Standart Dergisi, Mart, s :61-71
Buğra Ayşe, SINMAZDEMİR Tolga N., Yoksullukla Mücadelede İnsani ve Etkin Bir Yöntem: Nakit Gelir Desteği,
http://www.spf.boun.edu.tr/yayinlar/discussionpaper.pdf
erişim tarihi:10.10.2004
CİVELEK Uğur M. (2003), Döviz Kuru ve Enflasyon, Radikal gazetesi, 3 Kasım
ÇAKMAK Erol,KASNAKOĞLU Haluk(2001),Türkiye’de Tarım Politikaları Böyle Gelmiş Böyle Gitmeli mi?, İktisat dergisi, Nisan
ÇIPLAK Uğur, M. Eray YÜCEL(2004), İthalatta Koruma Önlemleri ile Tarım ve Gıda Fiyatları, T.C. Merkez Bankası, Araştırma Genel Müdürlüğü Çalışma Tebliği, No:04/01, Ocak
DELİBAŞI Nihat(2003), Tarımsal Sanayide Kredi Sorunu, Dünya gazetesi, 19 Eylül
DPT,Ekonomik Gelişmeler , Eylül 2002,
DPT ,Uzun Vadeli Strateji ve Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı 2001-2005, Ankara ,2000
DPT, Sayılarla Türkiye Ekonomisi(2002), Ağustos,
ERDİNÇ Zeynep, ERDİNÇ Hulusi (2001),Türkiye’de Tarım Reformu, Osman Gazi Ü. Sosyal Bilimler dergisi, sayı :1, ss : 49-58
ERGİN Gürol(2001) ,Tarımın yapısı ve Yeni Düzenlemelerin Etkileri, İktisat Dergisi,Nisan ,ss: 3-21
GÖKÇE Deniz (2003),Yeni Görev Zararları Hayırlı Olsun, Akşam gazetesi, 16 Haziran
GÖKÇE Deniz (2001), Görev Zararı da IMF’ in Suçu Olmalı’’ Akşam Gazetesi, 13 Mart
GÖKÇE Deniz (2001), Tarımdaki Saçmalıklar, Akşam gazetesi,31 Mayıs
GÖKÇE Deniz,Avrupa’da Tarım Desteklemesi Değişiyor, Cine Tarım Dergisi http://www.cine-Tarim.com.tr/dergi/arsiv50/yorum02.htm , erişim tarihi06.02.2004
GÖKDEMİR Bülent(2004), Uluslar arası Tarım Ürünleri Ticaretinin Serbestleşmesinde Rekabet Politikasının Rolü, İktisat İşletme ve Finans Dergisi, Yıl:19, sayı:221, Ağustos, s:101-113
GÖKDEMİR Bülent, Tarımsal Reform ve Rekabet Politikası, Rekabet Dergisi, s:15-46,
http://www.rekabet.gov.tr/word/dergi2Bulent.doc erişim tarihi:12.8.2004
GÜL Aykut, AKBAY ÖZDEŞ Aysel (2001), Doğrudan Gelir Desteği Uygulamaları ve Türkiye Tarımı, Haziran, htpp://www.ekonomistler.com , erişim tarihi: 06.09.2003
GÜRBÜZ Mahir(2001), Türkiye ve Tarım ‘’ Bir Özet Tanım’’ İktisat Dergisi, Nisan , s:25-26
GÜRSES Uğur (2004),Enflasyon Rakamları ve Ekonomi Gündemi, Radikal gazetesi, 5 Mart
GLOBUS (2001), Ağustos , s: 44
KARAKAYA Şekip, http://www.cine-tarim.com.tr/dergi/arsiv33/yorum03.htm erişim tarihi: 6.02.2004
KAYGISIZ Himmet (2000), Veraset Sistemi, HASAD dergisi, Eylül, Yıl:16, sayı: 184
KAYGISIZ HOŞTÜRK Ferhan(2001), Uygulanan Genel Ekonomik Politikaların Hayvancılık Sektörü Üzerindeki Etkileri, İktisat Dergisi, Nisan, s : 66-74
KOZANOĞLU Hayri (2000), MAG Dergisi, Temmuz, sayı:11, ss: 88
KUMCU Ercan (2003), Sürdürülebilir Büyümeye Geçiş (2) ,Hürriyet gazetesi, Kasım 5
KUMCU Ercan (2003), Hürriyet gazetesi, 19 Aralık
KUMCU Ercan (2004),Dünya Bankası (3), Hürriyet gazetesi, 12 Şubat
SARAÇOĞLU Metin, BULUT Erol(2004), Tarımın Kalkınmadaki Rolü ve Türkiye’de Tarımsal Teşvikler, G.Ü.İ.İ.B.F. dergisi, 2004/1
s: 47-62
SOYDEMİR Selim (2004),Türk Tarımı ve Şirketleşme, İşletme ve Finans Dergisi, Şubat
ŞEN Faruk(2001), Tarımdaki Nüfus Nereye, Dünya gazetesi, 29 Ocak
ŞENYÜZ Hanife, http://www.cine-tarim.com.tr/dergi/arsiv34/kisakisa1.htm erişim tarihi: 06.02.2004
MİNİBAŞ Türkel (2002), Globalizmin Potansiyel Tarım Pazarı, Cumhuriyet gazetesi, 13 Mayıs
PANAYIR İlter(2002) , Türk Tarım Politikasına Bakış, Standart, Nisan, s: 23
Pelin ŞAKAYA Soner, BERKMEN , ÖZBİLGİN Murat, YILMAZ Erdal(1999),TEFE ve TÜFE Endeksleri ile Alt Kalemlerindeki Mevsimsel Hareketlerin İncelenmesi, T.C. Merkez Bankası
SARAÇOĞLU Fatih(2002), 1980-2001 Yılları Arasında Türkiye’de İç Borçların Yapısal Gelişimi ve Değerlendirilmesi, Gazi Üniversitesi ,İ.İ.B.F Dergisi, C:13, S:45, s:54-81
URAS Güngör (2003),Tarlalar Bizi Besleyemez Oldu, Milliyet gazetesi, 4 Aralık
URAS Güngör (2004), Çiftçi Desteği Onlarda Serbest Bizde Yasak, Milliyet gazetesi, 28 Haziran
ÜNSAL Hilmi(2002), Görev Zararlarının İncelenmesi ve Değerlendirilmesi, G.Ü.İ.İ.B.F. Dergisi, C:4, Sayı:1,
ÖZTÜRK Yasemin(2003), Yeni Yasal Düzenlemeler ve tarım Sektörü, iktisat Dergisi, Mart
ÖZKER A. Niyazi , Konjonktürel Denge Hedefleri Açısından Sübvansiyon Olgusu ve 1990 Sonrası Durum, http://dergi.iibf.gazi.edu.tr/pdf/4313.pdf , erişim tarihi:5.2.2004
TAHSİN Emine (2001), Tarım Reformu ve Uluslar arası Antlaşmalar, İktisat Dergisi, Nisan , s:75-78
TEOMAN Özgür(2001), Türkiye Tarımında Kapitalist Dönüşüm Tartışmalarına Bir Katkı, Gazi Üniversitesi, İ.İ.İ.F. Dergisi Sayı:3 s: 41-60
TÜSİAD, Tarım Politikaları Yeni Denge Arayışları ve Türkiye,1999
TÜSİAD, Enflasyon ve Büyüme Dinamikleri(2002), Gelişmekte Olan Ülke Deneyimleri
Işığında Türkiye Analizi, Aralık , Lebib Yalkın yayımları
TÜSİAD, AB’ ye Uyum Sürecinde Türk Tarım Sektörünün Sorunları ve Çözüm Önerileri, http://www.tusiad.org , erişim tarihi:3.2.2004
TOPRAK Metin, DEMİR Osman,(2001) Türk Bankacılık Sektörü; Sorunlar,Krizler ve Arayışlar,Cumhuriyet Üniversitesi,İ.İ.B.F. dergisi cilt:2,sayı 2
TORTOPOĞLU A. İsmet(2001), Çiftçimiz Açlığa Mahkum Ediliyor, HASAD Dergisi, Temmuz , yıl:17 sayı: 194
YAZICI Kuddusi (2001), Avrupa Birliği ve Türkiye’de Tarım Satış Kooperatifleri, İşletme-Finans Dergisi, Nisan,s:91-101
YILDIZ R. Hakan (2002), Hazine Müsteşarlığı, Haziran ,
YILDIRIM EKBER Ali(2000), Gübrede kim kazanıyor kim kaybediyor, Dünya gazetesi,
01 Kasım
YÜKSELER Zafer (1999),Tarımsal Destekleme Politikaları ve Doğrudan Gelir Desteği Sisteminin Değerlendirilmesi, DPT,Ağustos.
4876 sayılı Kanun, Kabul tarihi:6.6.2003
htpp:// www.ziraat.gov.tr, erişim tarihi :6.2.2004
Ek
![]() |
Kaynak: TSPAKB, http://www.tspakb.org.tr erişim tarihi: 10.10.2004