YIL: 2
SAYI: 19
TEMMUZ 1999
 

önceki

yazdır

 
Atilla İNAN
 
BELEDİYELER İLE MERKEZİ İDARENİN SOSYAL YARDIM GÖREVLERİ VE BU GÖREVİN KÖTÜYE KULLANILMASINA KARŞI UYGULANACAK ÖNLEMLER 

            GİRİŞ 

            Konfiçyus bir yoksula karnını doyurmak için balık vermek yerine olta vererek balık tutmayı öğretmenin doğru olduğunu söyler. Bu ilke pek çok hayır kurumunun ve gönüllü derneğin ana ilkesi olmuştur. Böylelikle hem yardım yapılan insanın kişiliği korunur hem de kendisine üretmenin ,kazanmanın hazzı verilerek yardımın sürekliliği sağlanır. Bir başka deyişle yardıma muhtaç olan artık kendisini kurtarmayı başarır. 

            Asıl amacı hayır işi olan pek çok kamu kurumu da Konfiçyus ' un bu özdeyişi doğrultusunda çalışmayı  

            Böylesine bir yaklaşım,haşaratla uğraşmak yerine bataklığı kurtarmak şeklinde akılcı ve bilinçli bir davranış olmasına karşın özellikle belediyelerimizin doğrudan karşılıksız ekmek,aş,kömür,ev temizliği,onarım,burs verme şeklinde hizmetlere öncelik vermeye başladığı gözlenmektedir. Gerçi belediyelerin beldenin ve belde sakinlerinin yerel nitelikte müşterek ve medeni gereksinimlerini düzenleme ve yerine getirmekle görevli bir kuruluş olması bazı sosyal hizmetleri de görev olarak yerine getirmesini gerektirmektedir .Ancak, bunun bir ölçüsünün ve sınırının olması gerektiği kuşkusuzdur. Çünkü belediye bir"hayır kurumu"değildir. Dahası söz konusu karşılıksız harcamaların seçim dönemlerinde yoğunlaşması bu konudaki harcamaların yardım amacından çok siyasal nitelik taşıdığını göstermektedir. 

            Değinilen hizmetlerin gerektiği biçimde yerine getirilmesi anayasamız doğrultusunda Sosyal Devlet ilkesinin bir gereği olmakla birlikte siyasal amaçla kullanılması daha doğusu kamu kaynaklarıyla oy satın almak için kullanılması çok ağır bir suçtur.  

            Bu durumda Devlet erklerinin karşılıklı birbirini denetlemesi esasına dayanan demokratik düzende belediyelerin yaptığı sosyal amaçlı hizmetlerin çok titiz bir şekilde denetlenmesi kaçınılmaz olmaktadır. Yazımızda belediye kaynaklarıyla doğrudan ve karşılıksız olarak yapılan yardımların nasıl denetleneceği ve yaptırımlarının neler olacağı incelenecektir. 

            I - BELEDİYELERİN SOSYAL AMAÇLI GÖREVLERİ  

            Belediye Kanunu' nun 1 inci maddesi sınırları içinde kalmak şartıyla yani beldenin ve belde sakinlerinin yerel nitelikte , müşterek ve medeni ihtiyaçlarıyla sınırlı olmak üzere belediyelere düşen görevler aynı yasanın 15 inci maddesinde sayılmıştır. 

            Bunlar; 15 inci maddenin 18 inci bendi uyarınca; "Bırakılmış ve bulunmuş çocukları ,delileri,dalanmış ve kudurmuşları ,sokakta bayılanları, kazaya ve afete uğrayanları koruyup gözetmek ". tercih etmektedir. Zorunlu veya olağanüstü hallerde yoksullara ,hastalara ,felaketzedelere doğrudan karşılıksız yardım vermekte çoğunlukla iş edindirmeyi,sanat öğretmeyi yani hizmet vermeyi yeğlemektedir. 

            15 inci maddenin 34 üncü bendi uyarınca; 

            "Fakir ailelerin ikiz çocuklarına , alelünun öksüz, fakir kimsesiz çocuklara para, hekim, ilaç, yeme içme ,giyecek, barınma, tahsil terbiye cihetlerinden yardım etmek , fakir hastalara mecacen bakmak, ilaç vermek,fakir cenazelerini meccanen kaldırmak ,alil ,işten aciz olup da bakacak kimsesi olmayanlara bakmak". 

            15/45 bendi uyarınca; 

            "Yetimhane ,eczane ,doğum ve emzirme ve mecburi olarak meccani doğum evleri tesisat ve teşkilatı ve mahalleri sıhhat vekaletince tayin ve tasdik edilmek şartıyla tımarhane , fenni tephirhane ve tadhir istasyonları vücuda getirmek ve işletmek ". 

            15/47 uyarınca  

            "Yersiz,yurtsuz olanlara iş bulmak ,bunlardan garip olup çalışamayacakları memleketine göndermek ,kimsesiz kadın ve çocukları korumak ", 

            15/48 uyarınca  

            "Eczanesi olmayan yerlerde hususi kanuna tevfikan eczane açmak ,fakirlere parasız ve ucuz ilaç vermek ,ücretli ücretsiz muayenehane , dispanser vücuda getirmek fakirler için meccani doğum yardımını temin etmek üzere ebe istihdam etmek", 

            45/68 bendi uyarınca  

            "Ucuz belediye meskenleri yapmak ve belediye namına inşaat yaparak icar etmek ,belediyenin inkişaf ve tevessüle müsait mahallerinde arazi alarak yeni plana göre tanzim etmek ve yeniden inşaat yapmak isteyenlere satarak ihtikara mani olmak", 

            45/69 bendi uyarınca; 

            "Fakirler için yatı evleri yapmak ve idare etmek ", 

            45/71 bendi uyarınca 

            "Muhtacın için iane sandıkları tesise idare etmek ve emvali menkule terhin sandıkları tesis etmek ",gibi görevlerdir. 

            II -SOSYAL AMAÇLI DİĞER YASALAR  

            1580 sayılı Belediye Kanunu 3 Nisan 1930 tarihini taşımaktadır. Bu tarihten sonra Sosyal Devlet ilkesi doğrultusunda Devletin Sosyal Devlet görevlerini belirleyen pek çok yasa çıkarılmıştır. 

            Örneğin ,01.07.1976 gün ve 4022 sayılı Kanunla 65 yaşını doldurmuş muhtaç güçsüz ve kimsesiz vatandaşlara aylık bağlama imkanı tanınmış , 24.5.1983 tarih ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu yürürlüğe giriştir . 

            29.5.1986 tarih ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu çıkarılmıştır. 

            1- Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu  

            Söz konusu yasalar , sosyal hizmetlerin yürütülmesi ve sunulmasında sınıf ,ırk ,dil, mezhep ve bölge farkı gözetilmeksizin ,Devletin denetim ve gözetiminde ,halkın gönüllü katkı ve katılımı da sağlanarak bir bütünlük içinde yürütülmesi esası getirilmiştir. Değinilen hizmetlerin eşgüdüm içinde gerçekleştirilmesi için oluşturulan İl Sosyal Hizmet Kuruluna o il merkez belediye başkanı da üye yapılmıştır. 

            2 - Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Kanunu  

            Bu yasanın amacı yoksul ve muhtaç durumda bulunan vatandaşlara yardım etmek, sosyal adaleti sağlayıcı önlemler almak ,yurt çapında sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik etmektedir. Bu doğrultuda hizmetlerin gerçekleştirilmesi için Başbakanlığa bağlı bir fon kurulmuştur .Bu fonda toplanan kaynaklar her il ve ilçede kurulan sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları aracılığı ile kullanılır. Bu vakıflara yerel yönetim örgütleri bu arada belediye bütçelerinden % 2 oranında pay ayrılması gerekir. Söz konusu kaynakların kullanılmasında il merkezi belediye başkanına da görev verilmiş olup ,vakfın mütevelli heyeti üyesi bulunmaktadır. 

            3 - 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun  

            65 yaşını doldurmuş kendisine yasal olarak bakmak zorunda kimsesi bulunmayan ,sosyal güvenlik kuruluşlarından herhangi bir şekilde gelir bağlanmayan ,nafaka bağlanmayan vatandaşlara hayatta bulundukları sürece aylık bağlanması hakkı verilmiştir. 

            4 - 18.6.1992 Tarih ve 3816 Sayılı Ödeme Gücü Olmayan Vatandaşların Tedavi Giderlerinin Yeşil Kart Verilerek Devlet Tarafından Karşılanması Hakkında Kanun 

            İyileştirme giderlerini karşılama gücü bulunmayan vatandaşlara yeşil kart uygulaması ile ücretsiz sağlık hizmeti olanağı tanınmıştır. 

            Görüldüğü gibi her ne kadar Belediye Kanunu'nda sosyal yardım amaçlı hükümler bulunmasına karşın pek çok yasa ile sosyal yardım görevini merkezi idarenin görevi sayan düzenlemeler getirilmiştir .Hatta yukarıda örnekleri gösterilen biçimde asıl görev merkezi idareye verilmekle birlikte belediyelerle işbirliği yapılması esasları getirilmiştir. Bununla da kalmayarak 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu' nun 103 üncü maddesindeki düzenlemeye göre,eğlence vergisi hasılatının % 10 'unun Verem Savaş Derneğine ,diğer % 10'unun Darülaceze ve benzeri kuruluşlara verilmesi , söz konusu kanunla sağlanan gelirlerin % 1'inin yasalarla belirlenen veya belediyelerce saptanan sosyal amaçlı kuruluşlara ayrılması düzenlenmiştir. 

            UYGULAMA   

            Özellikle büyük kentlerimizde belediyelerin karşılıksız olarak doğrudan ekmek, yemek verdiği evlerde temizlik işleri, bakım ve onarım yaptığı, öğrencilere okul malzemesi verdiği, kurslar düzenlediği, karşılıksız burslar verdiği , serbest ulaşım kartları dağıttığı, karşılıksız doktor hizmetleri götürdüğü, tıbbi malzeme dağıttığı, bayramlarda belediye araçlarında bedava ulaşım imkanı verdiği görülmektedir. 

            Belediye Kanunu' nun 15.maddesinin 71. bendi uyarınca muhtaçlar için yardım sandıkları kurulmasında aşırı bir çoğalma görülmüştür. Son birkaç yıl içinde; 

            -İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Muhtaç Kimselere Yardım Sandığı Yönetmeliği , 

            -Gaziantep Büyük Şehir Belediyesi Muhtaç Kimselere Yardım Sandığı Yönetmeliği , 

            -Diyarbakır Büyük Şehir Belediyesi Muhtaç Kimselere Yardım Sandığı Yönetmeliği , 

            -Bayrampaşa Belediyesi Muhtaç Kimselere Yardım Sandığı Yönetmeliği , 

            -Bakırköy Belediyesi Muhtaç Kimselere Yardım Sandığı Yönetmeliği , 

            -Kocaeli Darıca Belediyesi Muhtaç Kimselere Yardım Sandığı Yönetmeliği , 

            -Çankaya Belediyesi Muhtaç Kimselere Yardım Sandığı Yönetmeliği , 

            -Tunceli Belediyesi Muhtaç Kimselere Yardım Sandığı Yönetmeliği , 

            -Bekirpaşa Belediyesi Muhtaç Kimselere Yardım Sandığı Yönetmeliği , 

            -İzmir Büyük Şehir Belediyesi Muhtaç Kimselere Yardım Sandığı Yönetmeliklerinin uygulamaya geçirildiği saptanmıştır. 

            Bu yönetmelikler belediye sınırları içinde yaşayan insanlardan 1580 sayılı Belediye Kanunu'nun diğer hükümlerine göre ihtiyaçları karşılanamayan ve Sandık Yönetim Kurulunun yapacağı araştırma ve değerlendirme sonucunda ihtiyaç sahibi oldukları belirlenen kişilere nasıl yardım yapılacağını düzenlemiştir. 

            Yönetmeliklerde belediye teşkilatı içinde bir örgütlenme modeli oluşturulmuştur. 

            Sandığın gelirleri aktarılacak paylar , belediye iştirakleri ile diğer kamu ve özel hukuk kişileri tarafından yapılan ayni ve nakdi bağışlar ile diğer gelirlerden oluşmaktadır. 

            Genellikle Belediye kesin hesaplarının ( B) cetveli toplamından %1 ila %2 oranında pay ayrılmakta ve bu payın aktarılması için belediye encümeni kararı alınması şartı aranmaktadır. 

            Yönetmelikte sandığa ayrılan payın belediye encümeni kararıyla olabileceği belirtilmiştir. Kanımızca belediye bütçesinden sandığa ayrılan pay bütçe değişikliği veya bir fasıldan bir fazla aktarmaya benzetilerek yorum yapılırsa belediye encümeni değil,belediye meclisi kararını gerektirdiği savunulabilir. Böylelikle muhalefetin temsilcilerinin daha fazla olduğu belediye meclisinde daha iyi bir denetim yapılabileceği savunulabilir. 

            Söz konusu sandıklar belediyenin iç denetimine tabidir. Ancak ,dış denetim olarak belediye teşkilatı dışında denetim açısından sorunlar vardır.  

            Bir başka iç denetim olan Bakanlık denetim organlarının yaptığı denetime yardım sandıklarında fazla ağırlık verilmemektedir. Sayıştay denetimi ise bugüne kadar yapılmamış olup ,mevcut bürokratik işleyiş içinde yapılabilmesi de tartışmalıdır. Ancak ,kanımızca ayrı bir tüzel kişilikleri olmayan yardım sandıklarının hesaplarının belediye hesabı ile birlikte verilmesi ve Sayıştay denetimine tabi tutulması gerekir. 

            Genel Değerlendirme 

            1961 Anayasamızda ilk defa yer alan Sosyal Devlet anlayışı 1982 Anayasasında da yer almış olup ,merkezi idare bu alanda yeni düzenlemelerle bu görevini oluşturduğu çeşitli örgütlenme biçimleriyle yerine getirmektedir .Sosyal yardım görevleri daha çok merkezi idarenin bir görevi olarak kabul edilmelidir1. Ancak ,her konuda olduğu gibi yerel yönetimlerle merkezi idarenin bir işbirliği içinde olmaları gerektiği ve sosyal yardımların gerçekleştirilmesinde belediyelerin , ilgili kuruluşlara yardımcı olmaları mümkündür2. Ancak, bu konudaki birincil görevin Devlete ait olduğu unutulmamalıdır.  

            Son yıllarda özellikle bazı büyük şehirler ve onlara bağlı ilçe belediyelerinde şehirlerin yoksulluk içinde bulunan kenar semtlerinde ekmek dağıtmak , seyyar aş ocakları açmak, gezici sağlık ekipleri kurmak , yaşlı yoksul kimselere (ev temizliği, onarım gibi) çeşitli hizmetler vermesi , burslar dağıtması , yaşlılara bedava yolculuk yapma olanağı tanınması gibi çalışmalar sosyal yanı kadar siyasal yönü de ağırlık kazanan bir hal almıştır3. Bu durumun özellikle seçim dönemlerinde ağırlık kazanması çok düşündürücüdür.  

            Sosyal yardım adı altında belediye kaynaklarının kullanılması demokrasimiz açısından kaygılar uyandırmaktadır. 

            Demokrasinin teminatı olan özgür iradenin ve özgürce kullanılması gereken kutsal oy verme hakkının güçlü kişilerce satın alınması bir tehditse ,kamu kaynaklarıyla satın alınması çok daha büyük bir tehdittir. Bu tehlike karşısında duyarlı olmak bütün anayasal kuruluşlar ve aydınlar için bir kamu görevidir. 

            Diğer taraftan merkezi idarenin sosyal yardım örgütleri dışında belediyelerce ayrı örgütlenmeler yapılması bir kaynak savurganlığıdır. Gerçekten siyasal kaygılardan uzak bir şekilde yoksullukla mücadele edilecekse kaynakların birleştirilmesi ve verimli bir şekilde kullanılması şarttır.  

            Kamu kaynaklarını karşılıksız yardım şeklinde dağıtmak ise kanıtlandığında ağır bir suçtur . Bu suç en basit şekliyle "irtikap" suçudur. Demokrasiye ve hukuk devletine verdiği zarar göz önünde tutulursa ,T.C.K' nın 125 ve devam eden maddelerinde düzenlenen "Devlet şahsiyetine karşı cürümler"söz konusu olacaktır. 

            Ancak , bu arada konunun kanıtlanması ve konuyu denetleyecek kurumlar söz konusu olacaktır. Bu kurumların tarafsız ve bağımsız olması hiçbir baskı altında kalmaması gerekecektir. Demokrasiye tehdit oluşturan böyle bir durumda ilk akla gelen kurumlar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve Sayıştay olmaktadır.  

            Sayıştay Anayasal bir kuruluş olarak , tarafsız ve bağımsız bir kuruluş olarak bu konuya ağırlık vererek denetim yapmalıdır. Aslında demokratik bir kuruluş olarak da Sayıştay'dan beklenen , iç denetim organlarının kendi içinde inceleyip sonuçlandıracağı konular yerine, iç denetim organlarının gücünün yetmeyeceği alanlarda tarafsız ve bağımsız bir şekilde böylesi konularla uğraşmasıdır. 

            Olayın kanıtlarına gelince, ilk ölçüt sosyal yardım miktarlarıdır. Sosyal yardım Devletin birincil görevi olduğu için bu konuda yardımcı olması gereken belediyelerin ön plana çıkması kanımızca çok önemli bir kanıttır. 

            Diğer bir konu sözkonusu yardımların tarafsız bir şekilde dağıtılmadığıdır. Semtler arasında , aynı durumda olan kişiler arasında fark gözetilmemesi bir başka önemli kanıttır.  

            Kamu kaynakları sosyal yardım olarak dağıtıldığında yani karşılıksız olarak verildiğinde bir mal veya hizmet alanından daha fazla titiz olunması gerekeceği mutlaktır. Bu nedenle gerekli araştırma inceleme yapılmaması ve gerekli veriler olmaması bir başka önemli kanıt olabilecek niteliktedir.  

            En acı olanı ise , kötüye kullanıldığında demokrasiyi tahrip edebilecek , hukuka saygıyı yok edebilecek bu alanın bugüne değin tarafsız ve bağımsız kurumlar tarafından denetlenmemesidir. 
 
  

   
Atilla İNAN
Sayıştay Uzman Denetçisi
 
1 Fethi AYTAÇ, "Belediye Kanunu, 6. Baskı, 1998 Ankara, sh.346
2 Fethi AYTAÇ, A.g.e
3 Fethi AYTAÇ, A.g.e Sh.320