YIL: 2
SAYI: 14
ŞUBAT 1999
 

önceki

yazdır

 
Muhsin ALTUN
 
MALZEME FİYAT FARKI UYGULAMASINA İLİŞKİN BAŞLICA SORUNLAR VE ÇÖZÜMLERİ
  
            GİRİŞ  

            Yapım işlerinde kullanılan malzemelerin birim fiyatları, sözleşmenin yapıldığı yılın rayiçleri (yılbaşı fiyatları) esas alınarak devletçe saptanmaktadır. Ancak uygulama yılı içinde bu malzemelerin yılbaşı fiyatları ile piyasa fiyatları arasında -artış yönünde- oluşan farklar “malzeme fiyat farkı” adı altında yükleniciye ödenmektedir. “Eskalasyon” tabir edilen bu uygulama ile yükleniciye “baz fiyat”la “zamlı fiyat” arasındaki pozitif fark ödenmektedir. Hangi malzemelere ne şekilde malzeme fiyat farkı verileceği 88/13181 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı Eki Esaslar’da gösterilmiştir. 

            Görüleceği gibi eskalasyon uygulamasının temel amacı, sözleşme yılı fiyatları ile işe başlayan yüklenicinin, işin devamı sırasında bu fiyatlarda meydana gelecek artışlardan dolayı uğradığı mağduriyetin telafi edilmesidir. Özellikle taahhüt konusu işin yıllara sari olduğu durumlarda malzeme fiyat farklarının hesaplanmasında yanlışlıklara düşülebilmektedir. Büyük ölçüde yapım sözleşmeleri ile Kararname hükümlerinin farklı yorumlanmasından kaynaklanan bu yanlışlıklardan bazıları aşağıda incelenmiş ve çözümler getirilmeye çalışılmıştır. Bu yapılırken, eskalasyon uygulamasının yukarıda sözünü ettiğimiz temel amacı olan “yüklenicinin mağduriyetinin önlenmesi” temel ilke olarak alınmış; amacı aşan yada engelleyen uygulamalar gösterilmiştir. 

            MALZEMENİN SÖZLEŞME VE ŞARTNAMEDE GÖSTERİLME ZORUNLULUĞU 

            Herhangi bir malzemeye malzeme fiyat farkı verilebilmesi için öncelikle o işe ait şartname ve sözleşmede söz konusu malzemenin fiyat farkı verilecek malzemeler arasında sayılmış olması gerekmektedir. 2886 Sayılı Kanunun şartnamelerde gösterilmesi zorunlu hususları düzenleyen 7. maddesinin (k) bendinde, 

             “Sözleşme konusu işlerin malzeme veya birim fiyatlarındaki değişiklikler nedeniyle eğer ödenecekse fiyat farkının ne şekilde ödeneceği” denildiğinden, şartnamede esas olarak hangi malzemelere fiyat farkı verileceğinin gösterilmesi yeterli olup; fiyat farkı verilmeyecek olan malzemelerin ayrıca sayılmasına gerek bulunmamaktadır. Yüklenici ile yapılacak sözleşmede de aynı malzemelerin yer alması gerekmektedir. Şartnamede sayılmayan bir malzemeye sözleşmede yer verilmesinin, 2886 sayılı kanunun 2. maddesindeki “ihalede açıklık ve rekabetin sağlanması” ilkesine aykırılık teşkil edeceği açıktır. 

            İhale konusu işin tip şartname ve tip sözleşme hükümlerine göre yürütülmesi halinde, yukarıda sözünü ettiğimiz  88/13181 sayılı Kararname eki esaslar sözleşme eki haline gelecektir. 87/ 7958 sayılı BKK Eki “Yapım, Hizmet Ve Taşıma İşleri İhalelerinde Uygulanacak Ortak Esasları Belirleyen Tip Şartname”nin 12. maddesinde, 

             “Gerekli görülen hallerde, yürürlükte bulunan kararnamedeki fiyat farkı esaslarını idareler, ihalenin yapılış şekline ve cinsine göre bu maddeye koyabilirler” denilmek suretiyle söz konusu kararnameye atıfta bulunulmuştur. 

            Yine Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca hazırlanan tip sözleşmenin “vergi ve fiyatların değişmesi” başlıklı 8. Maddesinde, 

             “88/13181 Sayılı Kararname esaslarına tabi işlerde her iş kalemi için  ve için aşağıdaki esaslar çerçevesinde fiyat farkı uygulanır” denilmek suretiyle söz konusu Kararnameye atıfta bulunulmuş; aynı maddenin (G) bendinde de, 

             “İşlerin meydana getirilmesinde kullanılan veya yardımcı olarak tüketilen malzemeden bu maddede belirtilenlere, bunların sözleşme birim fiyatlarına veya uygulama yılı birim fiyatlarına esas olan rayiçlerinde yılı içinde değişiklik olması halinde fiyat farkı ödenir veya kesilir” denilerek fiyat farkının sadece “ödeme”yi değil, fiyatların rayiçlerin altına düşmesi halinde “kesinti”yi de içerdiği açıklanmıştır. 

            Diğer taraftan ihale usulleri arasında yer almamakla birlikte, emanet usulü ile yürütülen işlerde de malzeme fiyat farkı verilmesinde 88/13181 sayılı Kararname hükümleri uygulanmaktadır. Taşeron İşlere Ait Tip Sözleşme’nin 11. maddesinde “88/13181 sayılı Kararname esaslarına tabi olarak bu kararname hükümlerine göre uygulama yapılacaktır” denilmiştir. 

            Görüleceği gibi yapım işleri ister ihale usullerinden biriyle, ister emanet usulüyle yürütülsün, bunlara ait tip sözleşme ve şartnameler gereğince ancak 88/13181 sayılı Kararname’de sayılan malzemelere fiyat farkı verilebilecektir. Bunun dışındaki malzemelere fiyat farkı verilebilmesi ancak şartname ve sözleşmelerde ayrıca gösterilmeleri halinde mümkündür. Yine idareler bunun tersine olarak Kararname’de sayıldığı halde fiyat farkı vermek istemedikleri malzemeleri şartname ve sözleşmede ayrıca göstermek yada tip sözleşme ve şartnamede bu malzemelerin adlarının üzerini belirgin biçimde çizmek zorundadırlar. Ancak ihale konusu iş için ayrıca sözleşme ve şartname hazırlanmış ve bunlarda örneğin “demir ve çimento dışındaki malzemelere hiçbir şekilde fiyat farkı verilmeyecektir” hükmü yer almış ise tip sözleşme ve şartnamede demir ve çimento dışındaki malzemelerin de bulunması bunlara da fiyat farkı verileceği anlamına gelmez. Bir başka deyişle tip sözleşme ve şartnamedeki hükümler bizatihi bağlayıcı olmayıp aslolan ihaleye çıkılırken isteklilere duyurulan şartname ve yüklenici ile idare arasında akdedilen sözleşme hükümleridir. Aksi uygulama, açıklık ve rekabetin sağlanması ilkesinin ihlali anlamına gelecektir. 

            Tip şartname ve sözleşmelerde atıfta bulunulan 88/13181 sayılı Kararnamenin 9.8 maddesi gereğince idareler bu Kararnamede sayılmayan malzemelere de fiyat farkı verebileceklerdir.  Söz konusu maddede, 

             “Yukarıda (9.2) belirtilen malzemenin dışında olup da idareleri tarafından, işlerin özelliği bakımından adları, baz fiyatları ve fiyat farkı hesap usulleri ayrıca sözleşmelerine eklenen malzemeye de, sözleşme birim fiyatlarına veya uygulama yılı birim fiyatlarına esas olan rayiçlerinde yılı içinde bir değişiklik olması halinde fiyat farkı ödenir” denilmektedir. 

            Buna göre Kararnamede sayılmayan malzemelere fiyat farkı verilebilmesi için, 

            a.  İşin özelliğinin bu malzemelere de fiyat farkı verilmesini zorunlu kılması, 

            b.  İşin sözleşmesinde adlarının, baz fiyatlarının ve fiyat farkı hesap usullerinin gösterilmiş olması zorunludur. 

            Bu maddedeki “sözleşmelerine eklenen” ibaresini “şartname ve sözleşmelerine eklenen” biçiminde anlamak gerekmektedir. Çünkü yukarıda açıkladığımız gibi şartnamede sayılmayan bir malzemenin sözleşmede fiyat farkı verilecek malzemeler arasında gösterilmesi mümkün değildir. Esasen bu Kararname, sözleşmenin uygulanması sırasında ortaya çıkan bir olguyu düzenlediğinden, bundan önceki aşamaların usulüne uygun olarak tamamlandığını varsaymaktadır. Buna göre yine maddenin sonundaki “fiyat farkı ödenir” ibaresinin de “fiyat farkı ödenir veya kesilir” biçiminde anlaşılması gerekecektir. Nitekim tip sözleşmenin 8/G maddesi de bu yöndedir. 

            c. Bütün bunlara ilaveten 88/13181 sayılı Kararnamede bulunmayan malzemelerin sözleşme ve şartnamede yer alabilmesi için, Kararname kapsamındaki malzemeler gibi bunların da Tip Sözleşmenin 8. maddesi gereğince işlerin meydana getirilmesinde kullanılan veya yardımcı olarak tüketilen malzemeler cinsinden olmaları zorunludur. 

            Buna göre örneğin Kararname kapsamında sayılmamakla birlikte şartname ve sözleşmesine eklenerek mermer için yada sıkça karşılaşılan PVC kapı ve pencere doğramaları için malzeme fiyat farkı verilmesi mümkün olabilecektir. Özellikle PVC kapı ve pencere doğramaları konusunda uygulamada tereddütlerle karşılaşıldığı görülmektedir. Bilindiği gibi Tip Sözleşmenin 8. maddesinin G.2.2/d bendinde sert plastik PVC doğramaları için de fiyat farkı ödenmesi öngörülmüş; 88/13181 sayılı Kararnamenin 9.2.2 maddesinde ise sadece PVC borulara yer verilmiştir. Bu durumda işin şartname ve sözleşmesinde “fiyat farkları 88/13181 sayılı Kararname kapsamında ödenecektir” gibi bir ibare yer almış ise PVC kapı ve pencere doğramaları için fiyat farkı verilmesi mümkün olmayacaktır. Bu ve benzeri durumlarla karşılaşmamak için ihalelerin tip sözleşmeler kapsamında yürütülmesinde yarar vardır. Uygulamada bazen PVC doğramaların yer almadığı 1992 yılından önceye ait matbu tip sözleşmelerin kullanıldığı görülmektedir. Bu durumda söz konusu işlerde kullanılan PVC doğramalar için fiyat farkı verilmeyeceği düşünülebilirse de 1992 yılından sonra ihale edilen bir işe ait tip sözleşmede esasen PVC doğramalar da sayılmış olduğundan, her nasılsa evrak stokunda kalmış olan eski tip sözleşme formunun kullanılmasından dolayı fiyat farkı ödenmemesi kabul edilemez. Sayıştay 6. Dairesi de 6.2.1996 tarih ve 8953 tutanak sayılı kararında, sırf eski tip matbu sözleşmede sayılmadığından dolayı PVC doğramaları için fiyat farkı verilmemesinin hakkaniyetle bağdaşmayacağı sonucuna varmıştır. 

            Taşeron İşlere Ait Tip Sözleşme’nin 11. maddesinde ise 88/13181 sayılı Kararname hükümlerine göre uygulama yapılması öngörüldüğünden, emanet usulü ile yürütülen işlerde söz konusu Kararname kapsamında sayılmayan PVC doğramalar için malzeme fiyat farkı verilebilmesi ancak sözleşmede ayrıca gösterilmesi halinde mümkün olacaktır. 

            Yukarıdaki açıklamalara karşın bazı malzemelerin şartname ve sözleşmede fiyat farkı verilecek malzemeler arasında sayılması mümkün değildir. 88/13181 sayılı Kararnamenin 16. maddesinde bunlar, 

            a-  Fatura ile ödenen iş ve iş kalemleri ile birim fiyat analizlerinde değerleri fatura karşılığı olarak gösterilen unsurlar, 

            b-  Bedeli döviz ile ödenen işler, taahhüt içinde dış kaynaklı malzeme ve fiyat unsurları bulunup da fiyatı döviz veya döviz artı Türk Lirası cinsinden ödenen iş kalemlerinin döviz kısımları, bedeli döviz karşılığı Türk Lirası ile ödenen işler, sözleşmesi gereği kur farkları ayrıca ödenen işler olarak sayılmıştır. 

             (a) Şıkkında sözü edilen faturalı imalatlara fiyat farkı verilmemesinin temel gerekçesi, fatura üzerindeki bedelin malzemenin alındığı tarihteki rayicini yansıtmakta oluşudur. Diğer taraftan faturalı imalatlara fiyat farkı verilmemekle, bu imalatların azami bir yıllık bir zaman diliminde gerçekleştirileceği varsayılmaktadır. Peki bedeli fatura üzerinden ödenen bir imalatın gerçekleştirilmesi bir yıldan fazla bir süreye yayılmışsa -fiyat farkı da verilmeyeceğine göre- ödemeler hala ilk alınan faturadaki bedel üzerinden mi yapılacaktır? Faturalı imalatın yıllara sari hale gelmesi anlamındaki bu uygulamaya son yıllarda sıkça rastlanmaktadır. 88/13181 sayılı Kararname ve tip sözleşmelerde bu soruna ilişkin herhangi bir çözüm bulunmamakla birlikte kanaatimizce doğru olan her yıl için ayrı ayrı onaylı fatura alınmasıdır. Uygulamada bazen yapıldığı gibi ilk alınan fatura bedeline karne katsayısının uygulanarak faturalı fiyatın uygulama yılına getirilmesi fazla ödemeye yol açabilecektir. Çünkü söz konusu fatura Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi’nin (BİGŞ) 20. maddesi gereğince yeni birim fiyatın tespitinde kullanıldığından, aynı imalat için yeni birim fiyat tespit etme ihtiyacının her tekerrür edişinde yine 20. madde hükümlerinin uygulanması gerekecektir. Bu yönde Sayıştay 7. Dairesinin 12.5.1998 tarih ve 8221 tutanak sayılı kararı bulunmaktadır. 

             (b) Şıkkına ilişkin olarak yapılacak fiyat farkı ödemelerinde dikkat edilmesi gereken, ithal malı malzemenin bizzat yüklenici tarafından ithal edilmiş olmasıdır. Aksi takdirde yurt içindeki ithalatçı firmadan temin edilen malzeme için sözleşmesinde öngörülmüş olsa bile kanaatimizce döviz yada döviz karşılığı Türk Lirası cinsinden ödeme yapılması ve kur farkı ödenmesi mümkün değildir. Sayıştay 7. Dairesi 16.9.1997 tarih ve 8053 tutanak sayılı kararında, yüklenicinin ithalatçı firmadan yaptığı alımlar için  kur farkı verilemeyeceğine hükmetmiştir. Ancak sözleşmede yer alması kaydıyla bu şekilde temin edilen malzemelere de 88/13181 sayılı Kararname kapsamında fiyat farkı ödenmesi için herhangi bir engel bulunmamaktadır. 

            VADELİ YADA İNDİRİMLİ FİYATLARIN VARLIĞI 

            88/13181 Sayılı Kararnamenin fiyatı üretici kuruluşlardan temin edilen malzemelere ait fiyat farkında esas alınacak fiyatları gösteren 9.2.2 maddesinde, bu malzemelerin “fabrika toptan satış fiyatları”nın esas alınması öngörülmüştür. Başta açıklandığı gibi fiyat farkı ödemesinden maksat, yüklenicinin yıl içindeki artışlardan dolayı uğradığı kaybın telafisi olduğundan, “toptan satış fiyatı”nın toptan “peşin” satış fiyatı olarak anlaşılması gerekmektedir. Zaten Kararname de malzeme fiyat farklarını kapsamakta, vade farklarını kapsamamaktadır. Dolayısıyla zamlı fiyatın tespitinde peşin satış fiyatının esas alınması zorunluluğu, kanaatimizce açıkça belirtilmemiş olsa bile Kararnamenin müteakip maddelerinde sayılan malzemeler (akaryakıt, PVC, tuğla, kereste vb.) için de geçerlidir. Nitekim malzeme fiyat farkının hesabında kullanılacak baz fiyatlar da peşin fiyatlardır. 

            Uygulamada bazen kuruluşların vadeli fiyatlar üzerinden satış yaptıkları yada yüklenicinin çeşitli nedenlerle vadeli fiyatlar üzerinden alım yaptıkları görülmektedir. Oysa vadeli fiyatlar belli bir vade farkını da ihtiva etmektedir. Peşin fiyatla vadeli fiyat arasındaki bu fark bir malzeme fiyat farkı olmadığından, vadeli fiyatların peşin fiyatlara dönüştürülerek bulunacak fiyatın fiyat farkına esas zamlı fiyat olarak alınması gerekmektedir. 

            Bazı durumlarda da malzemenin peşin alınması halinde üretici kuruluş tarafından belli bir oran dahilinde (%5-10 gibi) indirim yapılabilmektedir. Bu durumda peşin fiyatlara kuruluşlarca bildirilen fiyat listelerindeki indirim oranları uygulandıktan sonra bulunacak fiyatlar zamlı fiyat olarak alınacaktır. Çünkü yüklenici söz konusu malzemeyi peşin olarak almakla indirim avantajından yararlanmış olduğundan, bu indirimden dolayı idare tarafından telafi edilmesi gereken herhangi bir kayıp söz konusu değildir. 

            BAZ VE ZAMLI FİYATIN SAPTANMASI 

            Malzeme fiyat farklarının hesabında en önemli sorunlardan biri de imalat ve ihzarattaki malzemelerin baz ve zamlı fiyatlarının saptanması teşkil eder. Bu fiyatların yanlış alındığı durumlardan bazıları aşağıda gösterilmiştir. 

            Demir fiyat farkı: Kararnamenin 9.2.1/b maddesinde “betonarmede kullanılan” düz ve nervürlü her türlü demir ve çelikler için 12 mm düz beton çelik çubuğunun Türkiye Demir Çelik İşletmeleri’ndeki fabrika toptan satış fiyatının (KDV’siz olarak) esas alınacağı belirtilmiştir. Burada esas alınacağı belirtilen fiyatların uygulama yılı içindeki zamlı fiyatlar olduğu açıktır. Peki baz fiyat olarak hangi fiyatlar esas alınacaktır. Bu konuda gerek uygulamada gerekse denetimlerde yine 12 mm düz beton çelik çubuğunun yılbaşı rayiç listesindeki fiyatının baz fiyat olarak alınması görüşü ağır basmaktadır. Ancak bu konuda Kararnamede bir açıklama bulunmadığından, kanaatimizce fiilen hangi demir kullanılmışsa ilgili yıl rayiç listesinde o demir türü için öngörülen fiyatın baz fiyat olarak alınması daha doğru olacaktır. Kararnamede 12 mm’lik demirin sadece zamlı fiyatın tespitinde esas alınması öngörülmüştür. Zamlı fiyatın tespitinde 12 mm demir esas alınıyor diye baz fiyatın tespitinde de aynı demirin esas alınmasının gerekçesi bulunmamaktadır. Bu durumda örneğin 8 mm demirin fiyat farkının hesabında 12 mm demirin zamlı fiyatı ile 8 mm demirin yılbaşı rayiç fiyatını arasındaki fark esas alınmalıdır. Sayıştay 8. Dairesinin aynı yönde 11.1.1996 tarih ve 3454 tutanak sayılı kararı bulunmaktadır. 

            Çimento fiyat farkı: Uygulamada hazır beton kullanımının yaygınlaşmış olması hangi tür çimentonun fiyatının esas alınacağı hususunda tereddütlere yol açmaktadır.  16.057-58-59 poz.undaki “Satın alınan ve beton pompasıyla basılan fabrikasyon B....betonu”nun analizinde, 

            B-160 betonu için 04.042 no.lu 

            B-225 betonu için 04.043 no.lu 

            B-300 betonu için 04.044 no.lu hazır beton harcının rayiç fiyatının uygulanması öngörülmektedir. Ancak hazır beton içindeki çimentonun fiyatı torbalı çimento rayiçleri üzerinden ödenecektir. Çünkü 16.057-58-59 pozuna ait Not-1’de “harç içindeki malzeme miktarlarının hesabında imal edilen beton cinsine tekabül eden mevcut analizlerdeki miktarlara itibar edilir” denilmiştir. Buna göre örneğin 16.058 pozundaki B-225 fabrikasyon betonu içindeki çimento miktarının hesabında, bu beton cinsine tekabül eden 16.044/1 pozundaki çimento miktarı (0.350 tn) esas alınacaktır. Bu pozun analizindeki çimento  04.0081 no.lu torbalı Portland çimentosu olduğundan, Not-1 gereğince hazır beton imalatına ait çimento fiyat farkının hesabında baz fiyat olarak torbalı Portland çimentosunun yılbaşı rayici alınacağı açıktır. Bir başka deyişle hazır betondaki çimento fiyat farkı hesabında baz fiyat olarak dökme çimento fiyatının alınması mümkün değildir. Ancak birim fiyat tarifi ve analizdeki bu düzenleme yalnız baz fiyata münhasır olduğundan, zamlı fiyat olarak fiilen kullanılmış olan dökme çimento satış fiyatı esas alınacaktır. 

            Peki yüklenici torbalı çimento kullandığına dair fatura ibraz etmişse ne olacaktır? Bu durumda kanaatimizce zamlı fiyatın tespitinde de torbalı çimento fiyatları esas alınmalıdır. Sayıştay 1. Dairesinin 20.6.1996 tarih ve 6059 tutanak sayılı kararındaki “torbalı çimento kullanıldığına dair fatura ibraz edilmemişse çimento fiyat farkının dökme çimento satış fiyatları esas alınarak verilmesi gerekir” ibaresinin mefhumu muhalifinden de bu anlaşılmaktadır. 

            Çimento fiyat farklarına ilişkin bir diğer sorun da fiyatların “şantiye teslimi” olması halidir. Özellikle dökme çimento kullanımının yaygın olduğu işlerde çimento fabrikalarının satışlarını doğrudan doğruya fabrikadan yapmak yerine, şantiye teslimini tercih etmeleri durumunda yüklenicilerin de çimentoyu şantiye teslimi fiyatlar üzerinden temin etmeleri zorunlu hale gelmektedir. Bu durumda çimento fiyat farkına esas zamlı fiyatın nasıl tespit edileceği önem kazanmaktadır. Kararnamede zamlı fiyat olarak en yakın çimento fabrikasındaki fabrika toptan satış fiyatlarının alınması öngörülmüşse de bunun fiilen mümkün olmadığı durumlarda “ayrıca nakliye bedeli verilmemek şartıyla” şantiye teslimi fiyatların esas alınmasında sakınca bulunmamaktadır. Sayıştay Temyiz Kurulunun 2.5.1995 tarih ve 23680/3 tutanak sayılı kararı da bu yöndedir. 

            Kum- Çakıl Fiyat Farkı: Hangi malzemelere fiyat farkı verileceği 88/13181 sayılı Kararnamenin 9.2 maddesinde sayılmıştır. Bunlar dışında kalan malzemelere ise ancak işin sözleşmesinde yer alması kaydıyla malzeme fiyat farkı verilebilecektir. Yapı işlerinde yoğun olarak kullanılan kum-çakıl ise ne Kararnamede ne de tip sözleşmelerde sayılmamıştır. Çünkü kum-çakılın esas olarak kamuya ait ocak ve sahalardan sağlanması mümkündür. Nitekim BİGŞ’nin “malzeme ocakları” başlıklı 6. maddesinde, 

             “Müteahhit kamuya ait arazi ve sahalardaki ocakları, hiçbir şekilde ücret ödemek zorunda olmaksızın, bu iş için geçici olarak kullanır. Ocakların izin belgesinin (ruhsat) alınması idareye ait olup bunlar izin belgesi alınmış olarak müteahhide teslim edilir” denilmiştir. Buna göre yüklenicinin kamuya ait saha ve ocaklardan elde ettiği kum-çakıl için hiçbir şekilde malzeme fiyat farkı verilmeyecektir. Bunun için de işin şartname ve sözleşmesinde kum-çakılın hangi ocaktan sağlanacağı, şantiyeye uzaklığı açıkça gösterilmiş olmalıdır. Bir başka deyişle idare o iş için yükleniciye öncelikle bir saha yada ocak tahsis etmiş olmalıdır. 

            Ancak idarenin her zaman bunu yapması mümkün olmayabilir. Bu gibi durumlarda yüklenici idarenin de uygun görmesi koşuluyla BİGŞ’nin aynı maddesi gereğince ruhsata bağlı sahipli ocaklardan kum-çakıl temin edebilecektir. Bu ocaklardan temin edilecek malzemenin birim fiyatı, Ocak ayı başında her yıl için geçerli olmak üzere Valiliklerce tespit edilmektedir. Bu şekilde tespit edilen fiyatlar, kum-çakılın cinslerine göre Bakanlıkça tespit edilen yılbaşı rayiçlerinin üzerinde olursa ne yapılacaktır? BİGŞ’nin 6. maddesinde, “ocak sahiplerine malzemenin birim miktarı için ödenecek bedel ile aynı şartlar çerçevesinde hesaplanmış malzeme birim fiyatı arasındaki fark idareye aittir”  denmek suretiyle iki rayiç arasındaki farkın idarece karşılanması öngörülmüştür. BİGŞ, yapım işlerine ait sözleşmelerin eki durumunda olduğundan, bu hususun ayrıca sözleşmede yer almasına gerek bulunmamaktadır. 

            Burada dikkat edilmesi gereken konulardan biri de Valiliklerce belirlenen fiyatlara yükleme bedelinin de dahil olmasıdır. Bu durumda aradaki fark hesaplanırken, söz konusu yükleme bedelinin Valilikçe belirlenen fiyattan düşülmesi zorunludur. Bunun yapılmaması halinde kum-çakıla ait yükleme-boşaltma pozundan yükleme bedelinin (yükleme-boşaltma bedelinin yarısı olarak) düşülmesi de yeterli olacaktır. 

            Diğer taraftan yapıda hazır beton kullanılması halinde, hazır beton muhteviyatındaki kum-çakılın yüklenici tarafından BİGŞ kapsamında temin edilmesi söz konusu olmadığından, fiyat farkı ödenmesi mümkün değildir. 

            Görüleceği gibi kum-çakıl fiyatının idarece karşılanan kısmı esas itibarıyla malzeme fiyat farkı değildir. Çünkü her şeyden önce BİGŞ’deki hüküm idare açısından bağlayıcı niteliktedir; oysa sözleşme ve şartnamelere malzeme fiyat farkı verilmesi yönünde hükümler konulması tamamen idarelerin takdirine bağlı bir husustur. İkinci olarak burada diğer malzemelerde olduğu gibi baz fiyat karşısında zamlı fiyat söz konusu olmayıp yine yetkili bir heyet tarafından tespit edilmiş bir başka yılbaşı rayici bulunmaktadır. Ancak her halükarda bir farkın karşılanması söz konusu olduğundan, verilecek farka Kararname kapsamındaki malzeme fiyat farkı uygulamasında olduğu gibi yüklenici karı ve genel gider karşılığı ilave edilmeyeceği gibi bu farklar ihale indirimine de tabi tutulmayacaktır. BİGŞ, kum-çakıl fiyatları konusunda idareye ait olan kısmı sadece “....... arasındaki fark” olarak belirlemiştir. 

            Yukarıdaki açıklamalarımız kuşkusuz kum-çakıl dışındaki kırmataş ve taş için de geçerlidir. Çünkü BİGŞ’nin 6. maddesi münhasıran kum-çakılı değil; başlığından da anlaşılacağı gibi ocaklardan elde edilen tüm malzemeleri kapsamaktadır. 
  

Muhsin ALTUN
Sayıştay Denetçisi