|
Sayın Bakanlar, Anayasa Mahkemesi Başkanı, Değerli Meslektaşlarım, aziz
sanatçılar; hepinizi gönülden selamlarım.
Ben Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda (FSEK) tespit ettiğim ve bugünkü gelişmelerin dışında kalmış anlayış ve hükümlere değineceğim. Bunu yaparken de bana verilen süreye uymaya gayret sarf edeceğim. Bu sebepten konuşmam, kısa açıklamalara rağmen ardında bazı sorular bırakan konuşma olacaktır. I - Yapılmayan Değişiklikler
1- Kanun Koyucu, kuralları koyarken öncelikle hareket noktasını teşkil
eden temel düşüncenin başka bir deyimle teorinin mahiyetinin ne olduğunu
tespit eder. Buna göre konuya yaklaşım tarzı belirginleşir.
Oysa dualist teori çoktan terk edilmiştir. Zamanımızda hakim teori monist (tekçi) teoridir. Tekçi teoriye Ulmer'in benzetmesi yüzünden ağaç teorisi de (Baumtheorie) denilmektedir. Tekçi teori fikri hakların manevi ve mali yanını unutmamaktadır. Fakat bunların tamamının birbirinden ayrı olduğunu reddederek bir ağacın kökünden fışkıran dallarına benzetmektedir. Dalları ayrı olsa da kök aynıdır. Nitelik itibariyle aynı olan hakların kaynağı aynen dualist teoride görüldüğü üzere eser sahiplidir (Werkherr Schaft) O halde ilk önce, her şeyden önce FSEK'de değişiklik yapılırken bu hususun göz önünde tutulması gerekiyordu. Bu ihmal edilmiştir. Fikren eskiyen kanun, çağdaşlaşmamıştır. 2- FSEK madde 13'de şöyle bir hüküm yer almaktadır. "Fikir ve Sanat Eserleri üzerinde sahiplerinin mali ve manevi menfaatleri bu kanun dairesinde himaye görür" Benzer hükme FSEK.madde 20'de de rastlanmaktadır. " Ademileşmiş bir eserden eser sahibine münhasıran tamamına faydalanma hakkı, bu Kanunda mali hak olarak gösterilenlerden ibarettir." Her ikisini de çok fazla değil, biraz dikkatle incelersek, fikri hakların kanun koyucunun eser sahibine bahşettiği hak alacak telakki edildiği sonucuna ulaşabiliriz. Geçmişte savunulan bu görüş çoktan terk edilmiştir. Yeni tarihli kanunlarda mesela, Alman Kanununda (s 11) "Telif hukuku, eser sahibini, eser ile fikri ve şahsi ilişkilerinde ve eserin intifaında korur." hükmü öngörülmekle, fikri hakların eser sahipliğinden kaynaklandığını kabul etmiş; hukukun, kanunun değil bunu korumakla yükümlü bulunduğunu belirlemiştir. Bundan başka çağımızda çok çabuk değişen ve gelişen teknik eserler üzerindeki haklardan yararlanma imkanlarını insanlığa sunmaktadır. Kanunumuzdaki yukarıda sözünü ettiğimiz hükümler dolayısiyle eser sahibi, bu imkansızlıktan yararlanamamıyacaktır.
3- FSEK madde 48'e göre "Eser sahibi .......... kendilerine tanınan
mali hakları ..... başkalarına devredebilir." Bu gün bu görüş de fikri
hakların maliyeti dolayısıyla itibar edilmemektedir. Doktrinde savunulan
bu düşünce pozitif hukuk kuralı haline dönüştürülmüş ve fikri hakların
bütün olarak devredilemeyeceği görüşü çekişmesiz kabul görmüştür. Eser
sahibi, ancak bir başkasına eserden yararlanması için intifa haklarını
bahşedebilir. (Alman Kanunu s31)
FSEK, 1 Ocak 1952' de yürürlüğe girdikten sonra bir 1983, diğer 1995 olmak
üzere iki değişikliğe uğradı. Hiç şüphesiz beklentimiz, daha isabetli hükümler
ihtiva eden bir kanuna kavuşmaktı. Çünkü değişikliğe uğrayan madde sayısı
42'yi bulmuştu. Sadece son değişiklikten 27 madde etkilenmiştir. Bazı yeni
hükümlerin getirilmesine karşılık kanunumuz allak bullak olmuştur.
Karanlığın resmi yapılmaz. Nitekim karanlıkta da resim yapılmaz. bunun için sizler, beyni, kalbi, eli ışıkta olan insanlarsınız. Işıksız ve renksiz resin olmaz. Başka bir deyişle siyasi düşüncelerle sizlerin ışığını karartacak insanları lanetliyorum. Kruçev, bir gün Moskova'da son figüratif ressamların sergisine gitmiş. Sergi çıkışında ona saf saf sormuşlar "Resimlerimizi nasıl buldunuz efendim" Cevabı "tuval üzerinde sanki bir eşek kuyruğunu gezdirmiş gibi. Böyle resim olmaz" Çünkü Kruçev, sanatını ideolojinin emrine vermiş insan aramıştı. Siyasi düşünceler, ideolojiler, dini inançlar eser sahibinin serbestçe yaratılmasının karşısına tarihte her zaman çıkar. Artık 21. yüzyılın eşiğinde buna müsaade etmeyin.
III - Tekliflerimiz
Konuşmama çok beğendiğim küçük bir şiir ile nokta koymak istiyorum. Prof. Dr. Naci KINACIOĞLU |